Kadına bakışın sorunlu olduğu ülkemizde, Cumhuriyetimizin kurucusu ve Türk milletinin kurtarıcısı Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “EY KAHRAMAN TÜRK KADINI, SEN YERDE SÜRÜKLENMEYE DEĞİL, OMUZLAR ÜZERİNDE GÖKLERE YÜKSELMEYE LAYIKSIN” sözünün siyasetçilerimize, bürokratlarımıza ve halkımıza rehber olmasını temenni ediyorum. Sosyal ve ekonomik gelişmelere bağlı olarak aile içi ve ev dışındaki kadın ve erkeğin rolüyle, kadının statüsündeki değişmeler, toplumun kültürel kodlarına yerleşmiş kalıplar nedeniyle çatışma ve kırılmalara sebep olmaktadır. Erken evlilikler, cinsiyetler arasındaki farklar, kız ve erkek çocukların eğitiminde farklı düşünceler nedeniyle, Kadının ezilmişliği devam etmekte, kadına yönelik taciz-tecavüz-şiddet ve cinayetler, demokrasimiz ilerledikçe(!) azalacağına, artmaktadır.
Erkekler tarafından işlenen binbir türlü suç ve günaha rağmen, günümüzde Kadına giydirilen “Namus” kavramı üzerinden “İnsan hak ve özgürlüklerine aykırı” bir şekilde üretilen baskılar, hayatı cehenneme çeviren erkek egemen çarpık zihniyetten kaynaklanmaktadır. Her alanda karar alma mekanizmalarında kadın temsiliyetinin yetersizliği, kadınlar ve erkeklere yüklenen roller ve beklentiler, erkeklerin kadınlar üzerinde söz hakkı olduğu inancı, erkeklerin şiddet uygulamasının “normal” olduğu görüşü, evlilik gelenekleri, gibi sebeplerle toplumdaki eşitsizliklerin mağduru olan kadınlar, sosyal, ekonomik ve siyasal alanda geri bırakılmıştır.
“Cennet annelerin ayağı altındadır” ve “Erkeğin en hayırlısı kadına en iyi davranandır” inancımıza rağmen, anne, kardeş, eş, evlat ve en önemlisi bir insan olan kadınlarımız, ne yazık ki, taciz-tecavüz, şiddet, namus cinayetleri, erken evlilik, aile baskısı, ekonomik bağımsızlığın olmaması, işsizlik, eğitimsizlik gibi önemli sorunlar yaşamaktadır.
Kadına yönelik şiddetin insan hakları ihlali olduğu bilincinin toplumda yerleşmemiş olmasından dolayı, yasalar yetersiz kalmakta ve her gün yeni bir dram medyada yer almaktadır. Ne yazık ki ekonomik gelişmişlik düzeyine, yüksek sosyal ve siyasi statüsüne rağmen kadın için sonuç değişmemekte ve milletvekili olmuş bir kadın bile kocasının şiddetine maruz kalabilmektedir…
Meksika’dan sonra en genç nüfusa sahip ikinci ülke olan Türkiye’de, gençlerin yüzde 4’ü okuma yazma bilmiyor, bilse de herhangi bir diplomaya sahip değil. Her 100 gençten 23’ü ilkokul, 18’i ortaokul, 55’i ise meslek okulu, lise veya üniversite mezunu. Eğitimin amacı, üretime, sanayi, turizm, tarım, kültür, sanat ve kalkınma amaçlı olmaktan uzaklaşmıştır.
BALKAN YEMEKLERİ
17 saat önceHABERLER
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024