DOLAR 32,5591 -0.32%
EURO 35,0728 -0.17%
ALTIN 2.435,16-0,50
BITCOIN 2022526-2.4255%
İzmir
35°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

276 okunma

Kara Kedi mi ,Kunta Kinte mi ?

ABONE OL
03/09/2020 00:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Drama Köprüsü köşemizin televizyon versiyonu, Cuma akşamları Yerel Klas TV’de yayınlanıyor. Her ne kadar uydudan izlenebilme olanağı olmasa da bir hayli izleyicisi olduğunu sevinerek görüyoruz. Hatta İlyasköylü bir dostumuz, “Sizi izlemek için Cuma akşamı uydu anteninin fişini çekip normal anteni takıyoruz” bile dedi. Haliyle mutlu oluyoruz bunları duydukça…

Yılbaşından önceki son Drama Köprüsü’nün konuğu Samsun’un Tekkeköy İlçesine bağlı Çinik Beldesine iskan edilmiş bir mübadil aileden gelen Refika Dural Hanımefendi idi. Atalarından duyduğu masal tadındaki öyküleri kendi hayal gücü ile yoğurarak gerçekten ilginç kitaplar kaleme alan bir yazar Refika Hanım… “Zübeyde Hanım ve Dudu Ninem” isimli kitabında, Atatürk’ün annesi ile kendi koca ninesinin çocukluk arkadaşı olduklarını anlatan Refika Dural’ın yeni kitabı “Karakedi” yakında okuyucuyla buluşacak.

 

DEBRELİ HASAN

 

Refika Hanım, Çinikli Karakedi sülalesinden geliyor. Bu aile lakabının ise Debreli Hasan türküsünde sözü geçen Kara Kedi’den geldiğini söylüyor.

 

“At martiniyi bre Debreli Hasan, dağlar inlesin… Drama Mapusunda Kara Kedi dinlesin” diyor ya meşhur türkümüz… İşte o Kara Kedi, büyük dedemmiş diyor. Öykünün buraya kadar olan kısmını inandırıcı bulduğumu söylemeliyim. Çünkü Kara Kedi sülalesinin kökleri Kavala ili, Sarışaban kazasının Çayleyik köyüne kadar iniyor. Çal Dağları’nın zirvelerindeki bu eski Türk köyünün insanları mücadeleci ruhları ve mertlikleriyle bilinir. Gözlerini budakdan esirgemezler, doğru bildiklerini sonuna kadar savunurlar. Bu özellikleri, dördüncü kuşak gençlerde bile aynen görünüyor. Genetik demek ki!

Gerek Türk mübadiller, gerekse mübadele ile Sarışaban civarına giden Rum mübadiller ile yapılan sözlü tarih çalışmaları da ismi Hasan olan bir çete liderinden (çete ya da bizimkilerin deyimiyle kaçaklar) söz ediliyor. İhtimal ki Debreli Hasan türküsü çok daha eski ve türküde sözü geçen Debreli Hasan, bu Hasan değil. Ama şurası açık ki Çayleyik dağlarında kaçaklık yapan Hasan ve çetesi, bu türkünün en yeni varyantlarından birisine kaynaklık etmiş gibi görünüyor.

Refika Dural’dan dinlediğimiz türkü varyantında, diğer bölgelerde pek bilinmeyen bir dörtlük göze çarpıyor:

 

Balton’un mağazaları bre Hasan, doksan direkli…

Doksan kişinin içinde yine sen yürekli.

At martiniyi Debreli Hasan, dağlar inlesin,

Drama mapusunda Hasan, dostlar dinlesin.

 

Balton, muhtemelen Kavala’da tütün tüccarı olan bir levanten olsa gerek… Kimbilir, Hasan ve çetesinin Balton’un mağazalarıyla ne alıp veremediği vardı?

Refika Hanım’ın bu noktaya kadaki iddialarına benim diyeceğim yok, ama bundan sonra söyledikleri bir hayli tartışmalı görünüyor. Refika Hanım’a bakılırsa, Karakedi ile Debreli Hasan aynı kişilermiş çünkü.

 

Diyor ki:

 

“Benim büyük dedemin adı da Hasan imiş. Türküyü Debreli Hasan diye değil, de bre hasan diye okumak lazım. At martinini de bre Hasan, dağlar inlesin. Drama Mapusunda dostlar dinlesin diyor. Yani, aslında söyle bre Hasan demek isteniyor türküde. Hasan, Debreli filan değil, yukarı Çayleyik Mahallesinden Karakedi Hasan’la aynı kişidir.”

Refika Hanım, Karakedi Hasan’la ilgili çok net bilgiler veriyor: Annesinin adı Hasiye imiş. Emine isimli bir kadınla evliymiş. Karısının annesi Cemne (Cemile olsa gerek) ve karısının babasının adı Adem’miş. Ona Kara Kedi lakabını veren kişinin sonradan Melek ismini alan bir Rum kızı olduğunu da söylüyor. Bu Rum kızın desteği ile bir sandığın içinde mübadele gemilerine gizlice binmiş. Hamile olan eşi de sandığın üzerine yatakta gidiyormuş gibi yerleştirilmiş. Böylece Yunan adli takibinden kurtularak Samsun’a mübadele edilmiş. Ancak Samsun’da “zehirli ishal” tabir edilen bir hastalığa yakalanmış ve çok yaşayamadan vefat etmiş. Mezarı bugün 100. Yıl Bulvarı’ndaki hamamın arkasında kalan tarihi mezarlıktaymış. Ancak kuvvetli bir sel sonrası kayma olmuş, daha sonra yol ve hamam yapılırken diğer mezarlarla beraber onun mezarı da kaybolup gitmiş. Kara Kedilerin şimdiki Sümerbank’ın karşısında kalan ve bir zamanlar Yağma Bakkalı’nın olduğu yerdeki bir Rum konağına iskan edildiği, ancak bildikleri meslek olan tütüncülüğü yapabilmek adına Çinik taraflarına gittiklerini öğreniyoruz. Bu tercihlerinde evin içinde gördükleri ve öldürülemeden kaçıp kaybolan bir yılanın da etkisi olmuş.

 

***

 

Kara Kedinin hikayesi budur diye noktayı koyduğumu sanıyordum ki televizyon programından sonra Belediyeevlerinden iki vatandaş beni Samsun Mübadele Derneği’nde buldular. Onların Kara Kedi hikayesi bambaşka!

Kendilerinden izin almadığım için isimlerini buraya yazmayacağım; ancak bu dostlar mübadele ile geldikleri halde esasen zenci kökenli, Afrikalı bir soydan geliyorlar. Osmanlı’nın doğu Afrika’da hakimiyetinin olduğu dönemde bir biçimde Türkiye’ye getirilmişler. Sonra da Kavala civarına yerleşmişler.

Onların hikayesine bakılırsa, Kara Kedi aslında bir zenci imiş. Kara sıfatı da teninin renginden geliyormuş. Kedi gibi çevik, iri yarı ve güçlü kuvvetli bir adammış. Debreli Hasan’ın da sağ koluymuş…Refika Hanım’la Zenci kökenli mübadil kardeşlerimizin birbiriyle çok farklı iki Kara Kedi hikayesinin bir tek ortak noktası var: Kara Kedi mübadele ile Samsun’a gelmiş ve çok az yaşadıktan sonra ölmüş. Mezar yeri olarak da aynı yer tarif ediliyor…

Ah, ah… Şu Mübadele Derneği 20 sene önce kurulsaydı da şu hikâyeleri o zaman kayda alsaydık ne iyi olurdu değil mi?

 

Gel de hayıflanma birader!

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli