Keşke olsa da, biz de yalancı çıksak. Neden mi! Kıbrıs’ta çözümün olması için, her iki tarafın da iyi niyetle masaya oturması gerekir. Kıbrıs Türk tarafı her zaman bu iyi niyeti göstermiştir. Ancak Rum tarafı, geçen yazımda da belirttiğim gibi, masaya şeklen oturmaktadır. Yani dünyaya karşı dostlar alış verişte görsün misali. Durum böyle olunca, bu görüşmelerden bir şey çıkacağını beklemek abesle iştigaldir. Kıbrıslı Rumlara kendi atasözleri ile cevap vermek istiyorum., ”Eğinede metozori bandiriya” yani zoraki evlilik olmaz.
Kıbrıs Rum tarafı 1963’de Kıbrıs Türkleri’nin de kurucu ortak olduğu ”Kıbrıs Hükümeti ve Devletini” gasp ettiler. Kıbrıs Türkleri’ni, Akritas Planı (İmha Planı) çerçevesinde, imha etmek için ellerinden ne geldi ise yaptılar. Yapılan katliamlar nerede ise soykırım noktasına gelmişti. 1963’den 1974’e kadar 11 yıl, Kıbrıs Türkü Anavatan ile inanılmaz bir mücadele vererek bu günlere gelmiştir. Kıbrıs Türkleri 37 yıldan bu yana, kendi devletlerini, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurmuşlar, kendi idareleri altında özgürce yaşamaktadırlar. Bu özgürlüğün temelinde şehitlerimizin canları, gazilerimizin kanları, Kıbrıs Türk Halkı’nın gözyaşları ve acıları vardır. Bu kutsal değerlerimizin karşılığı, üzerinde yaşadığımız özgür KKTC’dir. Gelelim görüşmelere, 1968’den beri süregelen ve artık bir kördüğüm halini almış olan bu maskaralıktan kurtulmalıyız.
ENOSİS VE MEGALİ İDEA
Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan, Kıbrıs’ı yutmadıktan sonra, hiçbir surette bir antlaşmaya yanaşmayacaklardır. Birisi Enosis, diğeri ise Megali İdea hülyası peşinde oldukça, bunlarla nasıl bir antlaşma olacaktır?
19’uncu asrın başlarından sonra, İngiliz’in, Fransız’ın ve Rusya’nın desteği ile, Osmanlı’dan kotarılan Balkanlar ve öteki Osmanlı topraklarında, ekilip yetiştirilen devletçikleri hep Türk düşmanlığı suyu ile sulayıp büyütmüşlerdir. Bunlardan Özellikle Yunanistan, ilk kurulduğu yıllardan sonra, Osmanlı’dan çalarak, topraklarını 90 yıl içerisinde 7–8 kat büyültmüştür. Özellikle Girit,
60 yıllık hileli hülleli, kalleşçe bir mücadeleden sonra, 20’inci yüzyılın başlarında adeta Yunanistan’a hediye edilmiştir. Kıbrıs’ta da oynanan oyun, Girit’tekinin aynısıdır. Girit tarihini biraz okuduğunuzda, göreceksiniz ki aktörler aynı (İngiliz, Fransız, Rus, Avrupa + Amerika) önümüze konan planlar Avrupa’nın yazdığı senaryolar, neticede karşımızda bir sürü milletler değil de sanki illetler oluşturmuşlar. Bunlarla nasıl bir antlaşma yapılabilir diye zaman zaman oturup arkadaşlarla enine boyuna tartıştığımız oluyor. İnanın ki hiçbirimizde zerre kadar bir ümit tezahürü olmuyor. Görüşmelerde, Rumlar tarafından önümüze konan her önerinin altında muhakkak bir kurt kapanı bulunmaktadır. Şu an Kıbrıs’ta, yukarda belirttiğim 1974’den beri özgür, mutlu, güvende yaşıyorsak, bu, Türk Ordusu’nun gölgesinde olmamızdandır. Rumların hiçbir surette istemediği, olmazsa olmazlarımız yani kırmızı çizgilerimiz şunlardır;
1- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bekası.
2- Egemenliğimiz
3-Anavatan Türkiye’nin etkin, fiili,(Askeri) garantörlüğü.
4- 2 devletlilik.
Yukarıdaki 4 şart’ın birisi gittiğinde halimiz, Bosna’dakinden beş beter olur. Onun için yaşlıların dediği gibi ”Domuzdan post, Rum’dan dost olmaz” olamaz.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce