KDV BORCU NEDEN TECİL VE TAKSİTLENDİRİLMEZ?

5 2024 - 19:49

KDV BORCU NEDEN TECİL VE TAKSİTLENDİRİLMEZ?

(Last Updated On: 03/09/2020)

6183 sayılı yasanın 48. maddesine göre uygulamada vergi daireleri KDV borcunun aslının “tecil ve taksitlendirme” yapmamakta fakat katma değer vergisinin gecikme zammını tecil ve taksitlendirme yapabilmektedirler.

Bilindiği gibi, 6183 sayılı yasanın 48. maddesine göre, mükellef veya alacak türü ayrıma tabi tutulmaksızın salt vergi borçlusunun durumu nazari itibara alınarak bu borcu ödemesi halinde çok zor duruma düşmesi söz konusu olacak ise bu borç teminatı mukabilinde tecil edilebilecektir. Yasaya göre amme borcunun vadesinde ödenmesi durumunda veya borçlu hakkında cebri icra ve haciz işlemleri tatbiki halinde borçlunun çok zor duruma düşmesi ihtimali dikkate alınarak idarece bu borcun teminata alınma koşulu ile tecili yapılabilmektedir. Tartışma konusu olay ise; burada katma değer vergisinin salt ana kısmının 6183 sayılı yasaya göre tecil ve taksitlendirilmesinin mümkün olup olmayacağı tartışmaya açılmaktadır.

II-GELİR İDARESİ, KDV GECİKME ZAMMINI TAKSİTLENDİRMEKTEDİR. ANA PARAYI İSE TECİL VE TAKSİTLENDİRME KAPSAMINA ALMAMAKTADIR

Vergi idaresi kendi inisiyatifi dahilinde, bir iç genelgeye dayalı olarak KDV borcunun aslını taksitlendirmemektedir(1). İdare, tecil başvurusunda genelgeye göre amme alacaklarında bir sınırlama getirmektedir. Buna göre; KDV, geçici vergi, zirai stopaj, ÖTV, BSMV, harçlar, ecrimisil, motorlu taşıtlar vergisi dahil olmak üzere öteki bazı amme alacaklarının da tecil kapsamı haricinde olmasının gerektiğini ve uygulamaya da bu şekilde yön vermiştir(2). Konuyla ilgili olarak bir mükellefin açmış olduğu dava nedeniyle Danıştay 4. Dairesinin vermiş olduğu 04/04/2006 gün ve E:2005/1776-K:2006/724 sayılı kararında yüksek mahkeme mükellefin başvurusunu kabul etmiş ve vergi idaresinin 19/02/2002 gün ve 2003/1 sayılı tahsilat iç genelgesini iptal ettirmiştir. Bu durumda, katma değer vergisi asıl miktarının taksitlendirilmesinin yolu açılmış bulunmaktadır. Danıştay kararından sonra idare hemen 2007/3 sayılı tahsilat iç genelgesini yürürlüğe sokmuştur. Bize göre bu iç genelge de hukuka aykırı görülmektedir. Şöyle ki, tecilde sınırlama getirici nitelikte olan bu iç genelge idareye bir hukuk üstü yetki kullanımı getirmektedir.

III-TAKSİTLENDİRMEDE SINIRLANDIRMA GETİRİLMESİ İLE KOBİLER İÇİN GETİRİLEN TAKSİTLENDİRME ÇELİŞMEKTEDİR. GELİR İDARESİ ÇEŞİTLİ ZAMANLARDA ÇIKAN VERGİ AFLARI İLE KDV ASLINI DA TAKSİTLENDİRMİŞTİR

27/12/2006 gün ve 5569 sayılı yasa bilindiği gibi,  küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin mali sektör olan borçlarının yeniden yapılandırılmasını düzenlemiştir. Bu yasaya göre belirtilen bankalara olan kredi borçlarının yeniden yapılandırılması durumunda borçlu şirketlerin vergi dairesine olan bütün borçları da (KDV borcu dahil) tecil ve taksitlendirme kapsamına alınmıştır. Böylece borçlu şirketler, bankalarda yapacağı sözleşmenin bir nüshasını ilgili vergi dairesine yollamaları halinde tecil faizi alınarak azami 24 ay KDV borcuda taksitlendirilebilmektedir(3). Özetle, tecil ve taksitlendirmede, sınırlama getirilmesi, bir kısım vergi dairesi müdürlerinin 8 ay, bir kısım vergi dairesi müdürlerinin 12 ay, bir kısım vergi dairesi müdürlerinin 4 ay gibi taksitlendirme yoluna gitmesi mükellefler açısından uygulamada sıkıntılara neden olabilmektedir. Bu uygulama nitekim 5766 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile beraber 6183 sayılı yasada önemli düzenlemeler yapılmış olup, 50.000,00 YTL’ye kadar olan borçlarda teminatsız tecil yapılması ve bu miktarı aşan borç miktarlarında nispi bir teminat alınması yoluna gidilmesi önemli düzenlemelerdir. Ayrıca tecil ve taksitlendirme süresinin 36 aya çıkarılması önemli bir taksit kolaylığı olup, bu kolaylık sayesinde borçların ödenmesi mümkün hale gelmiş olacaktır.

IV-5766 SAYILI YASA İLE YAPILAN DÜZENLEMELER SONUCUNDA TECİL VE TAKSİTLENDİRMENİN İÇERİĞİ GENİŞLETİLMİŞTİR

5766 sayılı yasanın 6. maddesi ile 1.7.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak kaydı ile 6183 sayılı yasanın 48. maddesinde önemli düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler sonucunda tecil ve taksitlendirmede maksimum tecil süresi 36 aya çıkartılmıştır. Ayrıca yine bu düzenlemeler sonucunda kamu borçlularının sahip oldukları motorlu taşıtlara ilişkin fenni muayene yaptırabilmeleri için, denize veya uçuşa elverişlilik belgesi alabilmeleri için motorlu taşıtlar vergisi, motorlu taşıtlar vergisine ait gecikme zamları, 2918 sayılı yasaya göre kesilen trafik para cezaları, 4925 sayılı yasaya göre verilen idari para cezaları ve 5539 sayılı yasaya göre tahsili gereken kara yolu geçiş ücreti ve idari para cezalarından olan alacakların ve bunlara ait fer’ilerinin tecil ve taksitlendirilmesi artık Maliye Bakanlığı tarafından uygun görülerek bunların taksitlendirilmesi mümkün hale gelmiştir(4). Diğer taraftan, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Yasasının 13/c. Mad. hükmü uyarınca motorlu taşıtların kat’i satış ve devirleri sırasında ise tecil edilen söz konusu borçların tümünün ödenmesi zorunludur(5).

5766 sayılı yasa ile amme alacakları tahsili usulü hakkında kanunun 9. maddesi ile 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Yasası’nın 13/d madde hükmünde yapılan düzenlemeler bize göre önemli ve gerekli düzenlemeler olup, piyasa koşulları gereğince ihtiyaç duyulan düzenlemelerdir. Böylece uygulamada vize problemi olan araç sahipleri borçlarını taksitlendirerek bu işlemlerini sürdürmeleri ve tamamlamaları mümkün hale gelmiştir. Aynı zamanda gelir idaresi de bu sayede tahsilatını önemli ölçüde arttırır duruma gelmiştir. Aynı uygulamaların KDV gecikme zamları yönünden yapılması yani tecili mümkün iken, KDV aslının tecil edilmeyişi üzerinde durulması gereken bir tahsilat konusudur.  Gelir idaresi gelecek dönemde KDV tahsilatlarını arttırmak istemesi halinde bu uygulamayı vergi aslı yönünden de ele almalıdır.

V-ÖZET VE SONUÇ

Uygulamada bir kısım amme alacaklarında taksitlendirme hakkının borçlu mükelleflere kullandırılmaması özellikle üretim yapan işletmelerde ciddi finanssal yükler oluşturabilmektedir. Katma değer vergisinin tecili yine teminatı alınarak yapılması durumunda borçlu mükellefler açısından üretimin idamesi ve kredi kullanımının daha azalacağı yönünde bir kolaylık getirecektir. KDV borcunun taksitlendirilmeyişi işletmelere ciddi finanssal yükler oluşturabilir. Yüksek mahkeme vermiş olduğu kararında idareye KDV’nin de tecil edilmesinin gerekeceğini ve bu suretle böyle bir sınırlama konulamayacağını karara bağlamıştır. Diğer taraftan özel bir yasa olan 5569 sayılı yasada da KDV’nin taksitlendirileceği açıkça belirtilmiştir. 5766 sayılı yasa ile yapılan düzenlemeler tecil ve taksitlendirme alanında yerel vergi idarelerine ciddi kolaylıklar getirmiş olup, bu düzenleme ile borçlu mükelleflere de çok önemli ödeme kolaylıkları imkanları getirmiştir.  Kamu alacaklarının tahsil edilebilirliği açısından KDV, ÖTV, BSMV gibi vergilerin de tecil faizi yürütülmesi koşulu ile artık bu vergilerinde tecil ve taksitlendirilmesinin gündeme taşınarak tartışılması zorunlu hale gelmiştir.

  • 19/02/2003 gün ve 2003/1 sayılı tahsilat iç genelgesi.
  • 11/05/2007 gün ve 2007/3 “ “         “   “
  • RG. 30/12/2006 gün ve 26392 yayımlanan 5569 sayılı yasa md.3 bu konuda tarafımızdan yazılan, “Kobilere Maliye ve Sigorta Borçlarına Teminatsız Taksitlendirme Uygulaması Neler Getiriyor?”, Dr.Mustafa ALPASLAN, Ankara SMMMO Bülteni, Ocak, Şubat 2007, sayfa 18  çalışmanın incelenmesinde yarar vardır.
  • RG, 6.6.2008 gün ve mük. sayı 26898 yayınlanan 5766 sayılı kanun. Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 2008/1 sayılı Tahsilat iç Genelgesi.
  • iç genelge 13.6.2008 günlü tahsilat genelgesi 2008/1.

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.