Kıbrıs’ta yaşlıların söylediği bir kaç tekerleme ile yazıma başlamak istiyorum.
Kıbrıs Rum yönetimi uzun bir zamandan beri planladığı, tehlikeli bir oyunu sahneye koyuyor. Bilindiği üzere Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin sözde “Münhasır ekonomik bölgesi” içerisinde, İsrail – Amerikan Noble Energy şirketice 12. parselde ilk sondaj deliğini 1 Ekim tarihinde açılacağı haber verildi. Sondajın başladıktan 60 gün sonra da, var olan rezervlerle ilgili ilk sonuçların alınacağı söyleniliyor. Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığı, Doğu Akdeniz’de petrol arama kararı alan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni, hafiften uyarmaya çalışıyor. Ancak, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ne Türkiye’nin, ne de KKTC’nin uyarılarına kulak asmıyor. Yalnızca şunu diyor: tüm Kıbrıs’ın tek egemeni benim. Bu cüreti nereden alıyor? Sondajı yapacak olan şirketin İsrail – Amerikan menşeli olmasına güveniyor. Yani, sondaj aramalarına dokunursan, İsrail ve Amerika’ya dokunmuş olursun haa, karışmam demek istiyor. İşin diğer yanı ise İsrail ile başka şekilde, Fransa ile üs konusu ile Almanya ile bir başka türlü flört etmeye çalışıyor. Bu flörtlerdeki daleveraları, dünyadaki gelmiş geçmiş en büyük yosmalar bile yapamaz. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi başkanı Sayın Hristofyas, sakın ola keçi tekesi gibi kaşınan başını Türkiye’nin topuzuna sürteyim deme!
ŞİMDİDEN BİZDEN SÖYLEMESİ
Eğer bizleri (Türkiye’yi) mecbur bırakırsan, topuzu başına indirmekten çekinmeyeceğiz. Yakın geçmişte Tansu Çiller’in Başbakanlığı döneminde Kardak kayalıklarında gösterilen kararlı dik tutum unutulmamalıdır. O zaman da Yunanistan’ın başı kaşınıyordu, Türkiye’nin topuzuna başını sürtmeye kalktı, kıl payı topuzu yemekten rücu etmekle kurtuldu. Geçtiğimiz günlerde her zaman gerçekleri görüp konuşan, eski Rum Dış İşleri Bakanı Nikos Rolandis “Ankara’nın petrol konusunda uyarılarının” dikkate alınmasını istedi. “Türkiye, tehditlerini bugüne kadar maalesef hayata geçirmiş bir ülkedir” diyen Rolandis, 1974 Barış Harekâtı’yla KKTC’nin kuruluşu ve tanınması sürecini hatırlattı. Kısacası eski Dışişleri Bakanı Rolandis şunu demek istiyor, Türkiye ile oynamak ateşle oynamaya benzer.
1. Sayın Hristofyas’a şunu tekrar soruyoruz. Kıbrıs babanızın çiftliğimidir ki her önünüze gelen petrol şirketine sondaj yapma ruhsatı veriyorsunuz? Bu konuda Kıbrıs Türk tarafının iznini alıyor musunuz?
2. Sayın Hristofyas, sürdürmekte olduğunuz Kıbrıs görüşmelerinde, Kıbrıs Türk tarafının hakkına hukukuna saygı göstermeyi, gerçekleri görmeyi ne zaman öğreneceksiniz?
3. Sayın Hristofyas, biliyoruz ki siz Rum tarafı olarak hiçbir zaman biz Kıbrıslı Türklerle antlaşma niyetinde değilsiniz. Çünkü zamana oynamaktasınız. O beklediğiniz uygun zaman, yani Kıbrıs Türkleri’nin tümünü bir gecede yok etme rüyasının tekrar olacağını mı sanıyorsunuz?
4. Kıbrıs adasının tapusunun hisseli olduğunu bilmiyor musunuz? Size tekrardan hatırlatıyoruz adanın yüzde 13’ü yalnız Osmanlı Türk vakıf mallarına aittir. Maraş konusuna gelince, kapalı Maraş kentinin yüzde 95’inin de Muzaffer Paşa Vakfı’na ait olduğunu tekrardan belirtiriz. Bu konuda alınmış mahkeme kararları vardır. Ada üzerindeki toplam toprak hakkımız, güneyde bıraktıklarımızla şimdi elimizde tuttuğumuz toprağın yüz ölçümüne tekabül etmektedir.
Sayın okuyucularım görüyorsunuz ki 43 yıldır devam eden bu görüşmelerden, Rumların hileli, hülleli tutumları ile bir yere varamayacağımız aşikârdır. İyisi mi bu anlamsız görüşmelere bir an önce nokta koymalı ve KKTC’yi tanıtmaya önem vermeliyiz. Sayın Hristofyas, iflah olmaz tutumunuz sürdüğü sürece topuzun gölgesi Demoklesin Kılıcı gibi başınızdan eksik olmayacaktır.
Hoşça kalın.
HABERLER
20 saat önceHABERLER
20 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce