Geçen hafta zihnimizi hizaya getiren az fakat kıymetli eserler veren Cenab Şahabettin’in Tiryaki Sözleri isimli kitabından güzel vecizeler paylaşmıştık. Okuyucularımızdan gelen mailler benzeri konularda biraz daha devam etmem gerektiği konusunda beni yönlendirdi. Gerçekten bir güzel söz, bir güzel resim veya şiir ufkumuzu açıp bizi güzelliklerle buluşturabiliyor. Bakın kelimelerin gücünü hiç böyle yorumlamamışsınızdır… Buyurun bakalım;
TERMOMETRE
Ana sıcağını, kalorifer sıcağından ayırt edemeyen zavallı alet!
KISMET
Kucağıma düşen kısmeti kenara atmayı, denizden öğrendim.
İHTİSAS
İhtisas, küçük zekâları da işe yarar hale getirdi… Asrın yeniliği bundan ibarettir.
KÜREK
Yelkenine pek güvenme… Sandalında kürek bulundur.
SABUN
Biz acı su sabunuyuz… Her suda köpürürüz.
KOŞU
Sen bu koşuyu kaybeder miydin yiğidim, gölgen ayağına çelme takmasaydı.
DELİ
Küçük bir deliydi… Büyüdü, büyük bir deli oldu.
SEVİNMEK
-Ekildiğin, yeşerdiğin, çiçeklendiğin zaman, kim bilir, ne kadar sevinirsin toprak!
-Seccade olduğum zamanki kadar değil.
ELMAS
Elmas gibi ol ki, yandığın zaman ne yerde külün, ne gökte dumanın kalmasın.
KANATLAR
Biz kanatlarımızı nereye kadar taşıyabilirsek, kanatlarımız bizi oraya kadar yükseltir.
OYUNCAKÇI DÜKKÂNI
Analar, babalar, ablalar aralanın: biraz da küçükler seyretsin.
YAZI- TURA
Silik parayla, yazı tura atılmaz.
BEN
“Bir kara koyun” dediler.
Sürünün beniydi o.
YEMİŞ
Hiçbir ağaçtan, yaprağından çok yemiş istemeye hakkımız yoktur.
DEDİKODU
Ey dedikodunu yapan ağızlar, bekleyin beni; bir avuç kırmızı biberle geliyorum.
ÇIRA
Bir çıra gibiydiler: isleri ışıklarından çoktu.
REKOR
Suda hız rekorunu ergeç biz kazanacağız. Mukavemet rekoru balıklarda kalacak.
ÇOCUK
“Mama, cici, atta” deyişimiz görülecek şey, biz sana dilimizi öğretmeye çalışırken sen bize dilini öğrettin çocuk.
SECDE
Secdede alnına bir diken batarsa, bu toprağın secdeni kabul ettiğinden şüphe etmelisin.
TAŞ
Pirincinde siyah taştan korkma… Beyaz taştan kork!
NİŞANLILAR
Duyduk ki ayrılmışlar, neylesinler: kuyumcu, yüzüklerini gevşek yapmıştı
ODUN
İnsanlar Allah’ın yarattığı odundan ancak tahta, tahtadan sandalye, masa gibi şeyler yapabilmektedir. O ise odundan meyve yapıyor, yaprak ve çiçek çıkarıyor. Demek ki iş odunda değil, ustadadır…
ARAŞTIRMA-İNCELEME
5 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
8 gün önceHABERLER
10 gün önceHABERLER
21 gün önce