Cumhurbaşkanımız Derviş Bey ve Rum lider Dimitris Hiristofyas’ın, Birleşmiş Milletler gözetiminde sürdürmekte oldukları görüşmeler, önünde sonunda bir çıkmaza girecektir. Neden acaba? Bunun iki cevabı vardır:
1- Rumların 1964’de gasb ettikleri ”Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti’ni” bizlerle yani Kıbrıs Türk Halkı ile paylaşmak istememektedirler” istemiş olsalardı, aralık, 1963 olayları zaten çıkmazdı. Daha önce de yazdığım gibi, niyetleri adanın tümünü Yunanistan’a Enosis yolu ile bağlamaktır.
2- 2004’de, AB Kıbrıs Rum Yönetimi’ni, Güney Kıbrıs’ı bölünmüş olarak üyeliğine aldı. AB’nin almış olduğu bu ahlaksız karardan sonra, Rumlar hiçbir surette anlaşma yoluna gelmezler ve gelmeyeceklerdir. Birleşmiş Milletler çerçevesinde sürdürülen görüşmelere, Rumlar şeklen katılmaktadırlar. Yani dostlar alış verişte görsün misali. Sonunda işte ey dünya bakınız, bizler bu Türklerle sürdürmekte olduğumuz görüşmelerde, Türklerin uzlaşmazcı tutumları yüzünden hiçbir yere varamadık” deyip, görüşmeleri Birleşmiş Milletler çerçevesinden alıp, içinde oldukları AB eksenine oturtmak isteyeceklerdir.
Zaten 2012 yılının 2’inci dönem başkanı da kendileri olacaktır ya. Kıbrıs Rumları, uzayıp giden bu zaman dilimi içerisinde, Kıbrıs Türkleri’ni sosyal, ekonomik ve siyasal açıdan yok etmeyi planlamaktalar. Ne acıdır ki bu çirkin emellerine içimizden de bazı işbirlikçiler ve beşinci kolcular katılmaktadırlar. Gün geçmiyor ki sendikalar eylem ve miting yapmasınlar. Bize, Kıbrıs Türkleri’ne ne oluyor? Bu asil Kıbrıs Türk Halkı’na ne oluyor?
SİLKİN VE KÜKRE
Bu kadar badireler atlatan bu asil Halk, ne zaman silkinip kükreyecek, üzerindeki bu ölü toprağı atacaktır? 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı öncesi, Kıbrıs Türkleri’nin yaşadığı ızdırap, maruz kaldığı katliamlar ve soykırım girişimlerinin, gerek uluslararası kamuoyunda gerekse KKTC’de mutlak anlatılması ve yaşanan sıkıntıların oluşan güvensizlik ortamının Rum’lardan ve Rumların ”Enosis” idealinden kaynaklandığı temasının, her fırsatta, yazılı ve görsel medyanın etkin kullanımı ile vurgulanmalıdır. Kıbrıs Türk Halkı artık bu gaflet uykusundan uyanmalıdır, uyanacağına da inanıyorum. TMT’nin ikincisi kurucusu İsmail Tansu’nun Kıbrıs’la ilgili kitabının ismi ”Aslında hiç kimse uyumuyordu”dur. Kitaptaki büyüklerimiz, babalarımız, ağabeylerimiz gibi uyanık olmalıyız. Kitap ”Aslında hiç kimse uyumuyordu” Kıbrıs Türk Kurtuluş Tarihi’nin aynasıdır. Kitaptaki 50 küsur yıl öncesindeki ile Kıbrıs Türkleri’nin bugünkü durumu gerek sosyal, gerek askeri, gerek ekonomik yönden kıyas kabul etmeyecek ölçüdedir. Yani Kıbrıs Türkü hiçbir dönemde böyle bir ekonomik bolluğu ve güveni, tarihinin hiçbir döneminde görmemiştir. Şimdi Kıbrıs Türkü’nün ekonomik gücü Allaha şükür Anavatan Türkiye’nin de yardımları ile çok çok iyidir. 1974’den sonra öyle bir güven içerisinde yaşıyoruz ki, günün veya gecenin herhangi bir vaktinde tek başınıza dahi Karpaz’ın Zafer Burnu’ndan, Yeşilırmak’a, Yeşilırmak’tan, Akdoğan’a, Akdoğan’dan, Magosa’ya hiç korkusuzca seyahat edebilirsiniz. Güvenlik kuvvetleri kendi güçlerimiz, Polis kendi polisimiz. Bunları 1974 Mutlu Barış Harekâtı’ndan önce tahayyül etmek bile imkânsızdı. Peki kitaptaki elli kusur yıl öncesinden, neyimiz eksiktir biliyor musunuz? Her şeyimiz var, ama o mücadele günlerinin, o mücadele yıllarının ruhu yok. ”Kıbrıs Türk Kültür Derneği” olarak o ruhun, kitabın içerisinde olduğunu bildiğimizden dolayı, ”Aslında hiç kimse uyumuyordu”yu ilk etapta 5 bin adet basarak liselerde okuyan tüm gençlerimize dağıtmaya karar verdik. Ey asil Kıbrıs Türk Halkı uyuyacaksan bile nöbetleşerek uyumalısın, çünkü su uyur ama düşman uyumaz, Rum asla uyumaz.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
24 saat önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce