Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti acayip bir ülke oldu.. Ne KKTC’de yaşayanlar, ne de dışardan izleyenler KKTC’yi tanımlayacak doğru dürüst bir fikir üretemiyorlar. Herkesin mutabık olduğu tek şey ise, bir kaosa doğru sürüklenişimizdir. Bir yandan dış güçler, AB’si, Amerikası, İngilizi, Yunan’ı, Kıbrıs Rum’u, diğer yandan beşinci kolcular (bunların içerisinde özellikle başı çeken Slovak Büyükelçisi ve diğerleri). Bunlar içerde ve dışarıda Anavatan Türkiye’ye ve KKTC’ye oyun içinde oyunlar tezgâhlamaktadırlar. Bütün, müşterek hedef ve gayeleri, son kale Kıbrıs’taki Türk varlığını yok etmektir. Aşağıda görünenler son 7-8 aydır sahneye konulan oyunlardır.
1- Kamudaki maaş vergi kesintileri bahane edilerek başlıyan ve KTHY’deki (Kıbrıs Türk Hava Yolları) iflas durumu ile devam eden sendikal hareketler, hiç de duracağa benzemiyor. Hâlbuki kamudaki maaş vergi kesintileri, Yüksek Mahkeme’ce red edilerek, tekrar eski düzeylerine getirilmiştir. KTH Yollarına gelince, Hükümet onlar için de, KKTC Meclisi’nden önemli kararlar çıkartmış olup, yakın bir gelecekte KTHY çalışanlarına sosyal sigortalar kanalı ile işsizlik ödeneği verilecektir. Ama bazı öğretmen sendikaları çizmeyi aşarak, Anavatan Türkiye’yi ve maaşlarını aldıkları KKTC’yi, AB’ye, Brüksel’e şikayet etmişler ve etmeye devam ediyorlar. Bu tür hareketler asla ve asla kabul edilemez. Bunların yaptıkları düşmanın eline, silah ve cephane vermeye bezer.
2- 1974’den sonra, Anavatan Türkiye’den çalışmak ve yerleşmek üzere gelen kardeşlerimizle ilgili olarak, bazı siyasi parti, sendika, dernek ve STÖ’lerince ortaya atılan iddia ve istekler, çok yanlış bir mecra’ya çekilmektedir.
SIKI DENETİM VE YASAL ZORUNLULUKLAR
İstekleri nelerdir: KKTC’de kaçak işçi ve o durumda olanların derhal adadan çıkarılması. KKTC’ye TC kimliği ile girişin yasaklanması. KKTC’de yaşayan buraya yerleşmiş olan öteki TC vatandaşlarına da KKTC Kimliği verilmesinin zorlaştırılması. Bundan sonra da adaya sırf yerleşmek ve/veya çalışmak için gelecek olanlara da sıkı bir denetim ve yasal zorunluluklar getirilmesi gibi.
Yukarıdaki isteklerine bir diyeceğimiz yok. Bütün bu istek ve sorunlar, Anavatan Türkiye ile oturulur, görüşülür ve olumlu bir karara muhakkak varılır. Ancak bu istek ve sorunları dile getirirken, durmadan Anavatan Türkiye’ye sövmekle bir yere varılamaz. Kuşkusuz bütün bu menfi hareketlerden, tüm Kıbrıs Türkü’nü sorumlu tutamayız. Ama tencereye de kimsenin sinek atmasına da müsaade etmeyiz ve etmeyeceğiz. Dile getirmeye çalıştığımız bu EKSANTİRİK hareketler yalnızca, Kıbrıs Rum’una ve Yunan’a fayda getirir, bizler için ise ayağımıza kurşun sıkmaktan beterdir. Özellikle 5. kolcuların salyaları akarak, ellerini ovuşturarak bekledikleri ve destekledikleri misyon, Kıbrıs Türk Halkı ile Anavatan Türkiye’nin arasını açıp, kaleyi içeriden feth edip yıkmaktır. Halkın güven duygusunun hızla tükenmekte olduğu bu dönemde, güvensizliğin ve inançsızlığın sadece siyasi kayıplar doğurmayacağı açıktır. Bu gerginliğin siyasi ve toplumsal dengelerin yanı sıra, yatırım ve ticaret gibi ekonominin temellerini de yerinden oynatması an meselesidir. Küresel krizin etkilerinin ve geçmişteki savurganlıkların hala yoğun biçimde hissedildiği bir ortamda, KKTC’nin ihtiyacı olan tek şey kamu maliyesinin israftan kaçınıp denk bütçeye gitmesidir. Halk olarak da sırf tüketim toplumu olmaktan çıkıp üretime yönelmeliyiz. Lale ve saltanat devrinin çoktan geçtiğini bilip, ayağımızı yorganımıza göre atmalıyız. Tozu dumana katarak gelmekte olan Kaos’tan kurtulmanın yolu, birlik ve beraberliğimizi tekrardan pekiştirip TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı) ruhuna dönmemizden geçer. Aksi takdirde aklımızı başımıza almazsak, ne KKTC’nin bekası, ne EGEMENLİĞİMİZ, ne de Anavatan Türkiye’nin etkin GARANTİSİ kalır. 1878’den beri yapmakta olduğumuz bu mücadele, Allah göstermesin ansızın elimizden bir kuş gibi uçar gider ve GİRİT gibi oluruz.
HABERLER
1 gün önceHABERLER
1 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce