Türkiye epeydir paranoya haline dönüşen dinleme kabusunda yeni bir aşamaya geldi. Öyle ki bazı uzmanlar basında yer alanların aslında buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu ifade ediyorlar. Her ne olursa olsun görünenin bu kadarı bile fırtınaya yeter de artar bile. İstanbul Başsavcısı ve Yargıtayı dinleme olayı geçen yıl Mehmet Ali Şahin’in Bakanlığı döneminde başlamıştı. Basından edindiğimiz bilgiye göre amaç yargıda bir açık yakalamak ve baskı altına almaktı.(1)
Dinleme skandalları iki düzlemde gidiyor. Birincisinde, yasadışı yollardan yapılan ve açıkça suç olan telefon dinleme olayları yer alıyor. İkinci grupta ise mahkeme izniyle yapılan yasal dinlemelere ilişkin sorunlar karşımıza çıkıyor. Bu gruptaki dinlemelerin önemli bir bölümü ilk bakışta mevzuata uygun bir şekilde yapılıyor; sorunlar bazı durumlarda yasal sınırların esnetilerek yorumlanması ya da sınırların ihlal edildiği durumlarda yaşanıyor.(2)
Tartışmalı gözüken uygulamalardan şu son örneklere dikkat çekebiliriz:(3)
– Bunlardan birincisi; eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in 2008 yılında Ergenekon iddiaları çerçevesinde bir grup birinci sınıf hakim ve savcının telefonlarının dinlenebileceğine ilişkin ucu açık ve çok genel nitelikli bir onay vermiş olmasıdır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in de dahil olduğu bir grup hâkim ve savcının dinleme izinlerinin Ergenekon’a bakan ağır ceza mahkemesi tarafından onay görmüş olması, bu genel yetkilendirmenin bir türevi olarak ortaya çıkmıştır.
Sadece hukuk değil, pek çok alanda ucu açık, genel nitelikli yetkilendirmeler her zaman istismara açıktır. Bu ölçüde geniş bir yetkilendirmenin yargı bağımsızlığı tartışmalarını alevlendirmemesi düşünülemez.
-İkincisi, bizzat İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın aslında sicil amiri konumunda olduğu savcılar tarafından takibe alınmış olduğu gerçeğidir. Kamuoyunda Susurluk iddianamesini hazırlayarak temayüz etmiş saygın bir hukuk adamının hangi makul şüpheye dayanılarak dinlemeye ve görüntülü izlemeye alındığı konusunda Türk kamuoyunun ikna edilmesi gerekmektedir.
-Bir diğer sıkıntılı durum eğer teknik takip bittiyse ve bir suç unsuruna rastlanmadıysa, yasa hükmü gereği (CMK/135) keyfiyetin İstanbul Başsavcısı’na bildirilmesi gerekiyor. Bu yapılmamışsa bu da suçtur.
Olay sıradan insanların bile kapıldığı dinleniyorum paranoyası olmaktan çıkmış rejim meselesi haline gelmiştir. Yargı illegal bir suç örgütümüdür ki yürütmenin emriyle topluca koskoca Yargıtay santrali dinlemeye alınıyor. Demek ki generallerin bile dinleniyoruz kuşkusu haklıymış. Hatta bu konuda endişe duyan bir taksi şöförü ve bir pazarcıyla karşılaşmış ve gülmüştüm. Eh savcı , hakim, Genelkurmay dinleniyorsa esnafın bu kuşkuya kapılması son derece doğal değil mi?
Mesele rejim meselesidir. İdarenin yargıyı denetim altına almak istemesidir. Kuvvetler ayrılığının ortadan kalkmasıdır.(4)
Adalet Bakanlığı’nda teftiş kurulu var. Kurul doğrudan bakana bağlı çalışıyor. Müfettişler bakan adına soruşturma yapıyor. 2007 yılında yapılan değişiklikle müfettişlere daha fazla yetki verildi.. Savcı gibi davranıp mahkemeden karar çıkartıyorlar.
Bakan emir veriyor, müfettiş bir yargı mensubu için soruşturma başlatıyor. Dinletmesi, izletmesi lazım. Mahkemeden karar çıkartıyor, işlem başlıyor. Dikkat! Bütün bunlar siyasi otoritenin kararıyla oluyor. Soruşturmayı sürdüren müfettiş idarenin adamı. Dinleyen, izleyen polis de idarenin adamı. Biri Adalet öteki İçişleri Bakanlığı’na bağlı. Diyecekler ki arada hâkim kararı var. Bağımsız yargı ‘by pass’ edilmemiş. Bunun cevabını HSYK Başkan Vekili Özbek verdi. Dedi ki; “Hâkimlerin, müfettişlerin taleplerini geri çevirmede birtakım sıkıntılar yarattığı izlenimini her zaman duyuyoruz”
Bu sözün tercümesi şu:
Bakan adına hareket eden müfettişin talebini hangi hâkim geri çevirir. Hangi hâkim dinleme kararını imzalamaz. Hangi hâkim müfettişe direnir.
Bu manzaraya bakınca siyasi otorite müfettişler kanalıyla yargıyı kontrol altında tutmak istiyor dersek ileri bir yorum yapmış olmayız değil mi?(4)
Kocakulaklar ülkesinde yaşadığımızın bilinci içindeyiz. Ola ki zaman zaman telefonda edep dışı kelimeler kullanırsak dinleyici görevliler kusura bakmasınlar.
KAYNAKÇA……………..:
(1) Sözcü Gazetesi ……………Haber
(2) Hürriyet Gazetesi………….Sedat Ergin
(3 Hürriyet Gazetesi………….Sedat Ergin
(4) Milliyet Gazetesi ………….. Mehmet Tezkan
ARAŞTIRMA-İNCELEME
23 saat önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce