Komşu ülke Bulgaristan’da son günlerde tansiyon hayli yükseldi.
Filibe’nin Katunitsa köyünde Bulgarlarla Romanlar arasında başlayan kavga, ülke geneline yayılan etnik bir krize dönüştü. Roman asıllı Çar Kiro’nun adamları 19 yaşında bir Bulgar gence minibüsle çarparak öldürmesinin ardından, duruma isyan eden Bulgar köylüler, Çar Kiro’ya ait olan 5 evi ateşe verdiler. Olaylar kısa sürede büyürken; köye yüzlerce kolluk kuvveti sevk edildi.
Olayın hemen akabinde Filibe’de protesto gösterileri yapılırken; sanal alemde sosyal paylaşım sitelerinde yapılan duyurularla gösteriler diğer büyük şehirlere de sıçradı. Ancak yapılan gösteriler, Çar Kiro’nun kanun tanımazlığından çok; Türk, Pomak ve Roman karşıtlığı üzerine kurulu, ülkeyi kısır bir etnik kaosa sürükleyecek profile büründü. Gösteriler esnasında nefret içerikli sloganlardan tutalım, camilere atılan taşlara ve HÖH’e parti binalarına saldırılara kadar protesto gösterilerinin ana hedefi Bulgaristan’da 600 yıllık Türk-İslam varlığıydı.
Protesto gösterilerinin giderek devasal bir boyut kazanması üzerine, 1 Ekim’de iç güvenlik konularını görüşmek için Pırvanov başkanlığında Ulusal Güvenlik İstişare Kurulu toplanması kararı alınırken; son yaşanan gelişmelerin masaya yatırılması bekleniyor. Ne var ki, Çar Kiro’nun gözaltına alınması dahi tansiyonu düşürmüşe benzemiyor. Bulgaristan etnik meseleleriyle yeniden yüzleşme(me)ye çalışıyor.
Kriz esnasında dikkati çeken bir husus ise, başta Türk azınlık olmak üzere, diğer etnik azınlık grupların da Türklere paralel doğrultuda kimilerine göre derin bir uykuda olması, kimilerine göre ise itidal içinde hareket etmeleri. Dolayısıyla, yine sineye çeken ve çoğunluğu tolere eden taraf azınlık grupları olması sıradanlığın somut bir ifadesi gibi gözüküyor.
GERB yönetiminin 2009’da iktidara gelmesiyle birlikte, geçen süre zarfında etnik tansiyonun sıkça artması olağan bir durum haline geldi. Ülkedeki aşırı milliyetçi grupların uç noktadaki azınlık karşıtı talepleri, provokasyonlarla birleşince zaman zaman kışkırtıcı nitelikli eylemlere, zaman zaman da fiili şiddet uygulanmasına neden oldu. Bulgaristan’ın 1984-1989 yıllarındaki asimilasyon faaliyetleri ve 1989 göçü sonrasında ilk defa azınlık meseleleriyle bu ölçekte meşgul olması, akla ister istemez geçmişteki acı günleri getirirken; uluslar arası ilişkiler literatürüne yerleşen “Bulgaristan Etnik Modeli” kavramının da çatırdamasına neden olmakta.
Son yaşanan olaylarda Bulgarlar Çar Kiro ve yasadışı eylemlerine yönelik eylemlerinde başlangıçta haklıyken, birkaç gün içerisinde yaşananlarla birlikte haksız duruma düşmüştür. Adalet ve asayişle ilgili bir mesele, sisteme isyan etme boyutundan çıkıp; ülkeyi etnik anlamda kaotikleştirdi. Azınlık karşıtı propagandanın hâkim hale gelmesi, Türk azınlığın hali hazırda göz ardı edilen azınlık haklarının iade edilmesi bir tarafa, geleceğe ilişkin karamsar tablolar çizilmesine neden oluyor. Umarız, etnik barış ve güvenlik komşuda kısa zamanda yeniden tesis edilmiş olur.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
4 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
6 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
6 gün önceHABERLER
8 gün önceHABERLER
13 gün önce