2008 yılında ABD de başlayan daha sonra Avrupayı, ardından da tüm gelişmiş ekonomileri sarsan krizin bugün geldiğimiz noktada artçı sarsıntılarnı hala görmekteyiz. Hala diyorum çünkü yanı başımızda yaşanan ve bir domino etkisi ile ülkeden ülkeye sıçrayan,etkili olduğu ülkelerde yönetimleri değiştiren bu süreç dünyada etkilerini bugün de sürdürmektedir. Küreselleşme dediğimiz kavramın kültürel, ekonomik ve siyasal etkileri toplumdan topluma ülkeden ülkeye ticari ilişkiler ve iletişim kanalları ile hızlı bir şekilde taşınarak sonuçlarını bugün karşımıza çıkarmaya devam etmektedir . Bir ekmek bıçağını ekmek kesmek için kullandığımızda nasıl işimize yarar bir araç oluyorken aynı zamanda bir şuç aracı olarak ta kullanılabileceği gibi küreselleşme de son iki yıl içerisinde maalesef zararlı yüzünü de bizlere göstermiştir.
Peki 2008 yılında ne oldu ? Ne oldu da sermayenin sınır tanımaz oyun alanı olarak isimlendirilen küresel ekonomi bugün siyasi sonuçları ile birlikte dünyanın en zengin ve güçlü ekonomilerinin bile gözünü korkutan tehlikeli bir silah haline geldi?
Bunun cevabı küresel ekonominin en büyük aktörü ABD nin ekonomik yapısında aranmalıdır. Liberal ekonomik sistemi yegane yaşatan ülke olan ABD, ekonomik yapısının yanında sosyal ve toplumsal yapısını da bu yaklaşıma göre dizayn edip uygulamıştır.Bu bağlamda tüketim toplumu olmanın yapısal özelliklerini de en üst düzeyde yaşayan ABD li vatandaşlar tüketecek ve ekonomik sistem de kredilerle, kredi kartlarıyla, yüksek ücretlerle gerekli kaynağı, yani likiditeyi bireylerin kullanımına sunacak;. bireyler tükettikçe de düzen tıkır tıkır işleyecekti.. Devletin böyle bir yapı içerisinde rolü ise ; sadece vatandaşların sosyal güvencelerini ve ekonomik yapının işleyişini temin eden kuralları ve yasaları hazırlamak, denetimini ve sağlıklı işleyişini temin etmekle sınırlı kalmaktaydı. Zaten liberal ekonomide de devletin rolü bundan öteye geçmez
. Bu sistem içerisinde para çok düşük faiz oranları ile bankalar kanalıyla vatandaşlara sunulunca yüksek katma değerli sanayive teknoloji ürünlerinin üretildiği sektörler üzerine kurulan ABD ekonomisi tüketimin de verdiği rüzgar ile çok dinamik bir ekonomik yapı ortaya çıkarmış oluyordu.
İşte tanımlamaya çalıştığım sistem bu kavramlarla işlese sorunlar daha basit ve aşılabilir olacaktı. Ancak sermayenin sınır tanımayan iştahı ve büyüme isteği fiyat mekanizmasının çalışmasında farklı etkenleri de işin içine dahil ettiği bir durum ortaya çıkmakta. Fiyat, arz ve talep dışında bir takım türev mekanizmaları da sistemin içine katılarak oluşuyor bu da paranın veya emtia nın gerçek değerinden uzak bir denge noktası ile algılanmasına neden olmaktadır. ABD konut piyasasında görülen emlak fiyatlarındaki balonlar sistemden gelen ilk çatırtılar olmuştu.
Şöyle ki! Mortgage dediğimiz ve konut piyasasının finansmanını yönlendiren bu sistemde, konut ihtiyacı olan ABD vatandaşına 30- 35 yıl vadeyle konut satın almasını sağlayan kredi kuruluşu, kredi borcu karşılığı aldığı konut ipoteğini ikincil piyasada satarak nakte çevirmekte. Buradan elde ettiği kaynağı da tekrar başka konut kredilerini fonlamak maksadıyla kullanmaktadır. Kendisinden bu ipotekleri ikincil pazarda satın alarak yatırım yapanlar da dolaylı olarak ABD konut piyasasında yatırım yapmış olmaktadır. İşte küresel ekonominin etkileri burada kendini göstermekte ve dünyadaki diğer ülkelerdeki sermayelerden de bu piyasalarda işlem yapan bankalar ABD gayrimenkul piyasalarının büyüme hızından nemalanmak için mudilerinden topladıkları mevduatları ve fon kaynaklarını bu piyasalara yatırım adı altında kanalize etmektedir.
Başta sadece bir banka ve ona konut satın almak için gelen kişi arasındaki borç ilişkisi olarak kurulan yapı, dünyanın herhangi bir yerindeki bir bankanın ABD konut sektöründeki hareketlilikten yararlanmak istemesi ile okyanus ötesi bir sermaye hareketine dönüşmektedir. Bu alışverişe ortamı hazırlayan ise , bir konut alışverişindeki ipoteğin yeni bir değermiş gibi başka bir piyasada fiyatlanmasını sağlayarak adına mortgage dediğimiz bir sistemi kuran ABD sermaye piyasalarıdır.Amaç ise likiditeyi daha da bollaştırmak. Yani ilk yazdıklarımda değindiğim noktayı hatırlatmam gerekirse bir konutun fiyatı onu almak isteyen ve satmak isteyenin dışında dolaylı bir çok mekanizmanın dahil olduğu bir sistemle belirlenmektedir.Bu da ilk örneği konutta görülen ve günümüzde emtia fiyatlarında etkilerini gösteren (petrol Altın Buğday Bakır vs. ) fiyat balonlarının oluşmasına neden olmaktadır.
İşte ABD konut piyasasında ikincil pazarlarda oluşan fiyatlamaların gerçek fiyatlar olmadığı, konut kredisi borcu olan bireyin gün gelip te “ben bu borcu ödeyemiyorum” demesi ile anlaşılmıştır. Ardından da konutu gerçek piyasada gerçek değeri ile satamayan bankanın ikincil piyasada oluşan konut fiyatlaması balonunu patlatması ile de dünya ekonomisinde sonuçlarını hala yaşadığımız yıkımları ortaya çıkarmıştır.Bu ikincil piyasalardaki yatırımları birden pula dönüşen birçok sektör oyuncusu başta örneğini verdiğimiz diğer ülke bankaları gibi ABD gayrımenkul piyasasında batan parasını kurtarmanın derdine düşmüştür. Bu piyasalardaki yatırımların teminat gösterildiği diğer kredi ilişkileri ise ülkeden ülkeye kurumdan kuruma farklı tahribatları da beraberinde getirmiştir.Bu tahribatın ilk somut örneği de ABD nin en köklü finans kuruluşu Lehman Brother’s ın iflası olmuştur. Bu kurumun batışı sembolik olsada ABD nin eknomik sisteminin ne kadar kırılgan ve diğer unsurlarında da büyük sorunların olduğunu ortaya çıkarması bakımından anlamlıdır. Bu sayede ABD merkez bankası FED ve bizdeki Sermaye Piyasaları Kurumu na tekabül eden SEC aldığı tedbirlerle sistemin her yanda patlayan borularını onarma telaşına düştü. Hatta Bankalara el koymak , bazı köklü banka ve sigorta şirketlerine sermaye aktarımı yaparak destek olma çabaları bunlardan bazılarıdır. Bu depremin artçıları bankacılık, sigorta,otomotiv ve enerji sektörlerinde etkisini gösterince ABD ekonomi yorumcuları konut kredi borcunu ödeyemeyen vatandaşın asıl derdinin ne olduğu ve neden artık tüketmekten sakındığını araştırır oldu. Ancak bu durum Perestroyka ile yıkılan sosyalizm ve onun ekonomik sisteminin benzerinin ABD de yaşanan bu devlet müdahaleleriyle müdahalesiz yapı olarak bilinen liberal sistemin de tarihe karışmış olması durumunu tartışmaya açık hale getirdi.
İşte bu durum yazımın da konusu olan küreselleşmenin zararlarını bir bir, gün yüzüne çıkardı.; Krizin Avrupa ekonomik topluluğu ülkelerine de sıçraması ve dünyanın büyük ekonomilerinden İngiltere’de tarihi bütçe açıkları, İzlanda ,Yunanistan ,Portekiz ,İspanya gibi ülkelerde bankacılık sektörü ile birlikte mali yapılarının iflası gündeme geldi Hatta bazı kesimlerde Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Birliğinin ekonomik koruyucu şemsiye rolünün içinin boş olduğu söylemleri yükseldi
Bu nedenle bugün, sermayenin küreselleşmesinin bu kez de zararlarını hissetdiğimiz bir dünya ekonomisini yaşıyoruz. Petrolün,altının ve diğer emtiaların fiyatlarındaki artışlar aynı konut piyasasında olduğu gibi yeni fiyatlama balonlarının oluşmasına neden oldu.
Artık dünyadaki ülkeler ihtiyaç duydukları ve kendilerinde var olmayan üretim kaynakları ve girdi fiyatlarınıdaki değişimleri öngörmekte zorlanır hale gelmiş bu sebeple de bu piyasalar daha yakından izlemeye başlamışlardır Fiyat istikrarı ile birlikte enflasyonu kontrol etmek bunu yaparken de bürçe de açıklar vermemek hatta ve hatta mümkünse ekonomide büyümeyi sürdürmek … Bugünün dünyasında başta gelişmiş ülkeler olmak üzere diğer ülkelerin en büyük sorunu artık bunlar olmuştur.
Bu sorunla mücadele ederken ülkelerin karar veren birimleri özellikle de merkez bankaları şimdiye kadar hazinelerinde tuttukları başta dolar ve euro olmak üzere farklı döviz stoklarını azaltma kararı almaya başladılar. Gerekçe olarak ta bu paraların gerçek değerini ve gücünü yitirmiş olmasını gösterdiler. Bunların yerine ise alternatif yeni rezerv para arayışı başladı.. İhtiyaç duyulan bu rezerv para arayışı bir dönem Çin önderliğinde çin para birimi olan Yuan’ı ön plana çıkarsa da Amerikan Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) nın tepkisi ile gündemden çıkarılmıştır. Ancak bu defa da bu ülkeler Altın stoklarını artıracak hamlelerde bulunmuşlardır. Altın, petrol ,buğday vb ürünlerde son dönemlerdeki aşırı değerlenme de bunun etkisiyle olmuştur.
Sonuç olarak başta yaptığım benzetme ışığında gibi küreselleşme dediğimiz mekanizma, ekmek kesmek için kullandığımız bıçağın bir suç aletine de dönüşebilmesi gibi, amacından saptırıldığında yaşadığımız bugünkü dünyada olduğu gibi siyasi kültürel ekonomik bir enkazların oluşmasında baş aktör de olabilmektedir..Bu tehditi somut kılan bir başka faktör de iç tüketimi azalan küresel ekonominin büyük oyuncularının kendilerine yeni pazarlar meydana getirmek adıan ülke yönetimlerini değiştirecek senaryoları hayata geçirme girişimleridir. Kuzey Afrika ve arap ülkelerinde yaşanan siyasi çalkantılar girişimlerin sonucu da olabilir.
Bundan böyle dünya ülkelerinin ekonomilerini yönetenler bu küresel tehditleri de gözönüne almak zorunda kalacaklardır. Ülkemizin de gelişen ekonomilerden biri olarak nasıl bir yol izleyeceğini ve İMF yardımı olmadan cari açık problemi ile birlikte neler yapmaya muktedir olduğunu diğer yazılarımda ifade etmek ümidindeyim.
Murat ÇİÇEK
murat.cicek74@hotmail.com
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce