GÜNAYDIN
Sabahın erken saatlerinde Edirne istasyonunda ilk göçmen kafilesi trenden iner. Yıllardır hasretini çektiği Ay-yıldızlı Türk Bayrağı’nın dalgalandığını gören Kumali çok heyecanlanır. Hele yan tarafta; Günaydınnn, Günaydınnn, Günaydınn.. diye coşkuyla bağıran adamın sesini işitince iyice hislenir.
Ne güzel, günaydın sedalarıyla karşılanmak! Lakin şaşılacak şey kimse karşılık vermiyor diye düşünür Kumali. Yanından geçerken adam bağırmasına devam eder. Kumali dayanamayıp:
-Günaydın ağabey, diyerek cevap verir. Adam birden sinirlenir ve:
-Defol, git yoluna lan..! diye haykırarak Kumali’nin suratına bir gazete fırlatır.
Böylece Kumali Türkiye’ye adım atar atmaz ilk gazete başlığını da okumuş olur!
REİS
Bulgaristan’da otobüse Bulgar’ı da Türk’ü de “REİS” der. Aslında Reis sefer anlamına gelir. Herhalde otobüslerin yaptığı seferler göz önünde tutularak halk dilinde Reis demişler. Neyse günlerden bir gün turistlerden biri İstanbullunun birine sorar:
—Affedersiniz kardeş. Şu sizin İstanbul’un reisi nerede acaba?
—Nerede olacak kardeşim. Yerindedir.
—Onun yerini bana tarif eder misiniz?
İstanbullu adamı dikkatle süzerek ” Kalıbına kıyafetine bakılırsa bir köylüye benziyor. Ancak koskoca İstanbul’un Reis’ini nereden tanıyor acaba? Belki de akrabasıdır. En iyisi ben onu Reis beye götüreyim, onun sayesinde hem Reis bey ile tanışır, hem de bazı işlerimi hallederim ” düşüncesi ile adama sorar:
—Kardeş, sen bizim İstanbul’un reis’ini ne yapacaksın?
—Ne yapacayim, Bineceyim be…
—Hay, hay! Koskoca İstanbul’un Reis’ine bilir mi hiç kardeş?
—Biz bineriz ağabey. Hem sen nasıl İstanbullusun böyle? Reislere binildiğini bilmiyor musun?
Bizimki, adamı deli zanneder ve biraz da gırgır olsun diye;
—Peki, ama Reis’e binip te ne yapacaksın? diye sorar. Cevabını alır.
-Bursa’ya gideceğim kardeşim Bursa’ya..!
KAKSİ?
Kumali Topkapı’da ağır ağır yürüyordu. Birden kulaklarına Bulgarca sesler geldi.
“KAKSİ KAKSİ( Nasılsın Nasılsın?)
Kumali sesin geldiği tarafa döndü. Biri ona bakıyor ve;
-Kaksi Kaksi diyordu!
-Allah Allah, hiç gördüğüm adam değil. Beni nereden tanıyor acaba? diyerek adama dikkatle baktı. Bu defa adam Kumaliye doğru geliyor ve ” Kaksi Kaksi” diye daha yüksek ses ile bağırıyordu.
Kumali de ” Dobre sım. Ti kakusi bre? ( Ben iyiyim sen nasılsın) dedi.
Adamcağız sanki bunu bekliyormuş gibi, Kumaliyi kolundan tuttuğu gibi yakalar ve “Atla ağabey” diyerek taksiye bindirmek ister.
Kumali iyice şaşırmıştır.
-Nereye atlıyayım kardeş?
-Taksiye atla Taksiye!
-Niçin atlıyayım Taksiye be kardeş?
-Hadi be sende dalga geçme. ” Doğru sür Haseki’ye” diyen sen değil miydin? diyerek yaka paça Kumali’yi taksiye bindirir.
Kumali durumu taksiye binince kavramıştı! Meğer adam şoförmüş ve ” Taksi “diye bağırıyormuş. Kumali de ” Kaksi ” anlamış! ve ” Dobresim ti Kaksi ” diye verince de şoför de ” doğrusür- haseki” anlamış ve bu yüzden bizim Kumali’yi Haseki’ye götürmeye çalışmış!
Not: Bu sayfada yayımlanan fıkra ve hikâyeler Yazar Nihat Altınok’un Rumeli Mizahı adlı kitabından izin alınarak yayınlanmaktadır.
BALKAN YEMEKLERİ
18 saat önceHABERLER
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024