Ekonomik krizle mücadele eden ve bazı yabancı kişi ile siyasilerce “İnsanları Tembel ve Verimsiz” diye tanımladıkları bir ülke var. Bazen de ara sıra kısık sesle de olsa “Sırtımızda asalak bunlar” diyenler de bulunuyor. Ülkenin başbakanı ve zaman zaman da diğer bakanlar, sadece ekonomik krizle değil aynı zamanda Mecliste, hükümetin uyguladığı ekonomik programlara itiraz eden muhalefet partileri ile de mücadele ediyor. Sendikalar da cabası. Tatlı hayatın, çok az çalışarak veya da çalışıyor gibi görünerek hiç çalışmadan, emek vermeden, üretmeden para kazanmanın ve başkalarının sırtından geçinmenin son bulmasını istemeyen sendikalar her fırsatta grev yapıyorlar ve her önleme karşı çıkmak için de eylemler düzenliyorlar. Muhalefetteki siyasi parti liderleri, ülkeyi düzlüğe çıkarmak için çalışmak yerine hükümetin ekonomik iyileştirme için gerekli olan yasaları sunduğu vakit “Hayır” diyeceklerini dile getiriyorlar.
Bu ülkenin hamisi konumunda olanlar yardım sözü veriyor ama karşılığında da kemer sıkma paketlerinin kabulü konusunda sendikaları ve sivil toplum örgütlerini kapsayan daha geniş bir uzlaşma topluluğunun oluşturulmasını ve özelleştirmenin de ivedilikle başlatılmasını istiyor.
STATÜKO
Buna karşın bu ülkedeki muhalefet de sendikalar ile işbirliği içinde, tatlı hayat kökenli “statüko” bozulmasın diye her öneriye karşı çıkıp, bitmeyen eylemler tertip ediyorlar. Hükümet, hamilerinin tavsiyesi ve de baskısı doğrultusunda özelleştirmeye hız vermek çabalarını başlattı. Özelleştirilecek kurumlar arasında enerji sektöründe faaliyet gösteren Kamu İktisadi Teşebbüsü, Telekomünikasyon Dairesi ve zarar ederek devlet hazinesine yük olan diğer sektörlerdeki kurumlar var. Hükümet bu önlemlere paralel olarak “Maaşların düşürülmesi ve çalışma saatlerinin arttırılmasından, personel sayısının ve giderlerinin kısılmasına kadar” bir dizi tedbiri yeniden gündeme getirmek arzusunda. Bu tedbirler dizisinin içinde, kamuda görev saatlerinin haftalık 37.5 saatten 40 saate çıkarılması, fazla mesailerin kaldırılarak vardiya usulü çalışmanın getirilmesi, 13.cü ve 14.cü maaşların kaldırılması, 12 maaşın dışındaki her tür ayni veya nakdi menfaatlerin iptal edilmesi ve yıllık izin süresinin de çalışılan yıllarla orantılı olması ve bunlara benzer diğer daha az önemdeki uygulamalar yer alıyor.
KELLE VERGİSİ
Bu alınacak önlemlere devamla;
Kıdem tazminatlarının tümden kaldırılması veya okkalı bir kesinti yapılması,
3,750 TL’den yüksek maaş alan 60 yaşından küçük emeklilerden yüzde 8 ekstra vergi alınması, devlet sektöründe çalışan sözleşmeli personel sayısının her yıl yüzde 10 azaltılarak, 5. yılın sonunda yarıya indirilmesi ve emekli olanların da yerlerine yeni istihdamların yapılmaması, orta çağda İngiltere’de İngiliz Kralı’nın ekonomik bataktan kurtulmak için icat ettiği ve günümüzde halen İngiltere’de uygulanmakta olan “Kelle Vergisi”nin de uygulamaya konması,
Düşünülen ilk vergi diliminin 2,200 TL’den başlaması ve bu uygulamaya göre aylık geliri 2 bin 200 TL’nin üzerinde olan tüm çalışanların 4-5 yıl müddetle yüzde 3’e kadar ‘kelle vergisi’ ödemesi, gıda maddelerindeki tek haneli KDV’nin iki haneliye yüzdeliğe çıkarılması ile sigaraya, alkole, taşıt vergisine yeni ilave vergiler konması gündemde. Tüm bunlara ilaveten her tür vergi muafiyetlerinin de kaldırılması planlanıyor. Bu ülke hızla batağa doğru gitmekte ve hazinenin iflası da kaçınılmaz konumda. Buna kapının eşiğinde dense daha doğru olacak. İşte ancak bu tedbirler alınabildiği ve uygulanabildiği takdirde söz konu ülke bataktan kurtulabilecekmiş. Hayalinizde bu ülkenin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, kısaltılmış adıyla da KKTC’nin olduğunu düşünüyorsunuz ama yanıldınız. Bu ülke Yunanistan. Bu önlemleri açıklayan Başbakan Papandreu, halka ulaştıran da Kathimerini Gazetesi. Ama Yunanistan’daki durumun bize çok benzediği de su götürmez bir gerçek. Ya biz de düzlüğe çıkabilmek için buna benzer mali tedbirleri almak zorunda kalacağız, ya da alınacak önlemlere karşı çıkmak ve statükoyu korumak amacı ile KTHY’de aylar önce yaşandığı gibi yapılan her iyileştirme önerisine ve girişimine karşı çıkıp önce ayakta kalmayı başarabilmiş diğer kurumlarımızı da batıracağız sonra da hep birlikte batacağız.
HABERLER
2 gün önceHABERLER
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
6 gün önceKÖŞE YAZARLARI
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
17 gün önce