Makedonya ve Osmanlı Öncesi Türkler

2 2024 - 13:20

Makedonya ve Osmanlı Öncesi Türkler

(Last Updated On: 20/05/2020)

Makedonya, hiçbir kuşku götürmeyecek şekilde Türk tarihi, kültürü ve uygarlığı için son derece önemli bir toprak parçası olması gerçeğine vurgu yaparak, bu hiç küçümsenmeyecek olgunun önemini kavrayacak yeni alimlerin bu yoldaki yeni ciddi eserlerine ihtiyaç var diyoruz. İnşallah olsun maşallah!

Tüm Türk dünyasının kültürü ile bilimi ve genelde Türklük açısından olduğu gibi, özellikle Balkan Türklüğü açısından Makedonya Türk tarihinin yüce milletimizin nezdinde ne denli ağırlık taşıdığının hakkıyla farkında olarak sadce bu şekilde Makedonya’da ve dolayısıyla Balkanlardaki Türk varlığı hakkında daha verimli ve doğru tespitler, bilimsel iddialar ve muhakemelere ulaşma başarısını elde edebiliriz. Bunu yapabilmek için balkonoloji uzmanları yetiştirmekte geç kalmamalıyız. Balkonoloji derken, balkan dillerini, ayrıca da eski slavca ve eski grekçeyi iyi bilen akademisyenler zuhur etmeli ki bir tek bu yolla gerçek Balkan Türk tarihini ve kültürünü aydınlatmış olabiliriz. Eski Slavcayı (yani kilise Slavcasını) bilen uzmanlarımız çoğalmalı, bu elzem bir ihtiyaçtır.

Kanımca Makedonya konulu ve bu toprağa bağlı kültürel akademik ilmi çalışmalara yeltenenleri yeni keşifler bekliyor. İlk adımlar atılmaya başlandı, mütevazi seviyede olsa bile. Her başlangıç zordur, “başlamak yarı bitirmektir”demişti “Tefeyyüz” ilkokulundaki Türkçe öğretmenimiz Recep Bugariç. Bundan olsa gerek bu yoldaki, mütevazi olsa dahi, çalışmaların fecrini görmek, küçümsemeye değil, milli gururumuzun böbürlenmesine yol vermeli.

Makedonya’nın Türklük için azami seviyedeki önem ve değeri birçok farklı açıdan ele alınabilir. Bendeniz sadece bir yönüne dokunacağım. Yazımda, Makedonya’da Osmanlı Öncesi Türkler mevzusuna değinmeye çalışacağım. Ancak hemen itirafımı unutmayayım: bu muazzam tarihi ve kültürolojik konunun derinliklerine girmeden, bir-iki mütevazi ipucu vererek bu sahada bazı önemli bulduğum noktalara sadece işaret etmeye çalışma gayretinde bulunmakla yetineceğim.

Makedonya’nın tarihimiz ve kültürümüz için ne demek olduğunu hala anlamış değiliz, ne biz Makedonya’da yaşayan Türkler, ne de diğer dünya Türkleri. Biz burada en az 1500 yıl varız, yani bir nevi vatanımız sayabileceğimiz bir memlekettir Makedonya.

Osmanlı devletinin Makedonya’da oturtulmasından asırlarca çok daha öneceleri Türkler bu toprakları yurt edinmiş olduğunu kaç Türk layıkıyla biliyor? Pek azımız desem bu acı gerçeği açığa vurmaktan üzüntü duymadığımı söyleyemem. Ancak bu bilinci yaygınlaştırmakta yavaş ve sağlam adımlar da atılmıyor değil, Makedonya’nın Türk tarihine ve kültürüne yakın ilgi gitgide daha yoğun bir şekilde duyulmaya başlanıyor. (Gördüğünüz gibi iç açıcı olmayan tespitlerim yanısıra karamsarlığı da aniden aşabilmek gibi bir yanım var. Şaka bir yana, konumuza dönelim).

Bilimsel, akademik ve en ciddi açıdan bu yönde ne yapıldı, ne yapılmadı? Makedonya’da Osmanlı’dan önce yerleşen Türk kavim, boy, aşiret, kabile ve toplulukların buralara yerleşme kronolojisi mesela yapılsa ne güzel olur, ancak bundan yoksun kalmakla yetineceğiz bir süre. Bilgi eksikliklerimiz yanısıra bazı verilere sahip olduğumuzu da belirtelim. Makedonya’ya, ve daha geniş Balkan coğrafyasına Osmanlı’dan önce yerleşen Türk milletlerinin isimlerinin çoğunu sayabiliriz: Peçenekler, Kumanlar (yani Kıpçaklar), Vardar Türkleri (Vardariotlar), Gagauzlar (Gökoğuzlar), Kalaçlar, Kaçarlar, Çakarlar, Başkurtlar, Hazarlar, Oğuzlar, Avarlar, Hunlar, Proto-Bulgarlar, v.s. Tüm bunlar farklı inançlarla gelip (çoğunlukta Tengricilik olmak üzere), yeni inançlar kabul etmişlerdir.Tabi ki Bizans tarafından Hıristiyanlaşma en yoğun olmuştur, ama Katolikleştirme çabaları da küçümsenmemeli. Tengrici, Şaman, Hıristiyan, Yahudi, Budist, İslam, yani hangi inançlara sahip oldularsa olsunlar, ben burada sadece etnik açıdan konuyu irdeliyorum.

En kadim zamanlardan atayurdumuz Kuzeydoğu Asya’dan başlayarak Türk milletinden kalan en tipik izler şüphesiz ki damgalarımızdır. Damgalar Makedonya dağ ve kayalıklarında oyulmuş veya çizilmiş şekilde rastlandığı az bilinir. Makedonya’nın akademik bilim zirve otoritelerinden sayılan Blaga Aleksova, Makedonya’da Hıristiyanlığın başlangıcını konu eden bilim araştırması olan “Bregalniça Piskoposluğu” („Епископијата на Брегалница“) adlı bilim eserinde şunları yazmaktadır: “Artamonov’a göre, bu epigrafik anıtların alfabesi Yünanca değil, 7.-8. yüzyıldan kalan Orhun-Türk yazıtlarına yakın”; “Yünan yazısının kullanımı yanısıra aynı zamanda türlü “tamgalar” ve bir çeşit runik yazısı kullanılıyordu, ki İ.Goşev bunun 6.-8. yüzyıldaki Orhun-Yenisey Türk yazıtlarıyla ortak birşeyleri var mıydı diye kendine sormaktadır”. Blaga Aleksova bu kitabında “Türkmenler”, “gizemli işaretler” diye adlandırdığı “tamgalar”, “Türkçe runikler” ve buna benzer ibareler ve tabirler kullanmadan geçemiyor. (Blaga Aleksova: “Bregalniça Piskoposluğu: Makedonya’da ilk Islav kilise ve kültür-eğitim merkezi”, sayfa 112, Makedonca, Pirlepe, 1989, Eskislav Kültürünü Araştırma Enstitüsünün özel yayını).

Osmanlı öncesi Balkanlarda en yaygın ve en güçlü Türklerden olan Peçeneklerin İstanbulu bile kuşatma altına aldığı bilinmekte (bu kuşatma sırasında aynı zamanda doğudan Selçuklular Peçeneklere destek oluyor ancak kuşatma başarısızlıkla sonuçlanıyor). Bizans Peçenekleri en büyük tehlike olarak görüyor. Ortak Peçenek-Kuman devleti olan Deşt-i Kıpçak orduları güneye inmeye başlayınca ve Konstantiniyye’nin düşmesine sebep olabileceklerini anlayan Bizanslılar bu ilerlemeyi durdurmak amacıyla pek kurnazca bir yola başvuruyorlar. Kumanlar’a “Peçenekler sizi yok etmek istiyor” haberini gönderip aralarına fitne ve iftira sokarak ilişkilerini bozuyor ve Kumanlar bir gecede Peçeneklere baskın yaparak çoğunu yok ediyor, ve nihayetinde çok büyük ve çok güçlü olan Deşt-i Kıpçak devleti tarihe karışıyor.

Bir misal daha: Makedonya’nın Katlanova yerindeki eski Makedon mezarlıklarında mezarların bir kısmında Haç dikilmiş, ancak diğerlerinde haç yok. Bunlar acaba Hıristiyanlığı kabul etmeyen ve Tengri inancında kalan eski Makedonya Türkleri değil miydi?

Çok geniş, kapsamlı ve mühim bir konudur bu. Ben şu yazımda bu kadar becerebildim. Osmanlı öncesi Makedonya’daki Türklük bilincinin önemini öne çıkaran bir sanat tarihçisi olarak yazımı şu sözlerle sonlandırıyorum:
Ben tarihçi değilim, sadece karşılaştığım belge ve delilleri, öznel fikirlerimi, olasılıkları ve varsayımları paylaştım. Hata ettiysem af ola!

YeniBalkan

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.