Bir önceki makalemde Makedonya’nın özellikle batısında yaşayan, Torbeşler’in kim olduklarını anlatmaya çalıştım. Siz değerli okurlarımın gösterdiğiniz olumlu tepkiler ve şahsıma göndermiş olduğunuz e-mailleriniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Bu makalemde de Torbeşlerin neden Türkçe dilini konuşmadıklarını, sizlere anlatmaya çalıştım. Zira bu konuda bana katıldığım tüm etkinliklerde sorular sorulmaktadır. Bu konularda sizleri aydınlatmaya gayret edeceğimi bilmenizi istiyorum. Cenab-ı Allah, ömür verdiği sürece bilgilerimi, belgeleriyle gerek bu şekilde gerekse göç öyküleri şeklinde sizlerle paylaşacağımı bilmenizi istiyorum.
TC HÜKÜMETİ VE TİKA SAYESİNDE
Bu konu bizleri yıllardan beri meşgul etmiştir. Gerek Makedonya’da ve gerekse Türkiye’ de yaşayan bu yörenin insanları, neden Türkçe dili konuşmak yerine, Makedonca dilini konuşmaktadırlar. Rekalar bölgesinin yanı başında, Kocacık bölgesinde Türkçe konuşulmasına rağmen, yöredeki Torbeş köylerinde Türkçe konuşulmamaktadır. Günümüzde T.C Hükümeti ve T.İ.K.A. Kuruluşu sayesinde Mavrovo-Rostuşa sınırları içinde, Türkçe Dil Kursları açılmıştır. Bu kadarı bile yöre insanı için sevindirici bir gelişmedir. Öncelikle şu husus iyice bilinmelidir ki, hiç kimseyi, Türkçe’yi konuşamadığından dolayı kınamak bence doğru bir yaklaşım değildir. Günümüzde bile Türk oldukları halde, Türkçe konuşamayan insanlar ve topluluklar mevcuttur. Asıl önemli olan husus, 500 yıldan beri Türk- İslam şuuru içinde yaşamış, gelenek – görenek ve kültürleri ile Türk insanı ile aynı yaşam değerlerini paylaşan bu insanları, dışlayarak kaybetmek yerine, neden Türkçe konuşamadıklarını doğru tespit ederek, bölge insanı ile yakınlaşmak ve en azından onlara geçmişlerini hatırlatmamız lazımdır. Ben sizlere naçizane durumu özetlemeye çalışayım.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRKÇE DİL SORUNU
Manastır Vilayeti’nin Debre-i Bala Sancağı’na bağlı Osmanlı’nın en eski nahiye merkezlerinden olan, Reka-i Bala (Yukarı -Reka) ve Reka-i Zir (Aşağı Reka ) isimli iki nahiye, İstanbul’daki Padişah fermanı ile birleştirilerek o zamanki ismiyle Zarnanisa, bugünkü ismiyle Jirovnisa Köyünde, Miladi 13 Kasım 1887 tarihinde Rekalar Kazası kurulur ve Arnavutluk MAT kazası kaymakamı Cemal Paşa Kaymakam olarak atanır ve 1912 yılına kadar bu görevde kalır. İlk olarak, 1887 yılında Jirovnisa’da 4 yıllık eğitim veren ”İPTİDA” Mektebi açılmış ve bu mektep, I. Meşrutiyet’in ilanı olan 1908 yılına kadar hizmet vermiştir. Bu mektep 1908 yılında kapatılıp Kuran Kursu olarak hizmet vermiştir. Kapatılan İptida Mektebi yerine 1947 yılına kadar eğitim ve öğrenim hizmeti verecek olan ”RÜŞTİYE MEKTEBİ ” açılmıştır. Rüştiye mektebi 6 yıllık eğitim vermiştir. 1912 yılına kadar Türkçe ( Arap harfleri ) ile eğitim verilmiştir. Bu yörede şayet Türkçe konuşulmuyor olsaydı RÜŞTİYE MEKTEBİ neden açılmış idi? 1912 den 1915 yılına kadar bazı derslerde Makedonca ders verilmiş. 1912 -1929 yılları arasında hiç bir kız öğrenci eğitim görmemiştir. Kız çocukları 1929 yılından sonra tekrar okulda öğrenim görmeye başlamışlardır. 1927 yılında Sırp Krallığı’nın Jirovnisa Köyü’nü askeri güç ile istila edip, teslimiyet anlaşmasını imzalatmasının ardından okulda Türkçe eğitime son verilmiştir. Sadece 1941 -1944 yılları arasında Arnavutça dil dersi verilmiştir. Sadece 1941- 1944 yılları arasında Arnavutça dil dersi verilmiştir. Kısaca; 1912 yılından sonra İsimleri ve etnik kimlikleri tam 5 kez değiştirilen bu yöre insanlarının asimile edilerek nasıl dillerinden kopartılıp Makedonca öğrendiklerini ve Makedoncayı ana dilleri olarak neden kabul ettiklerini bilmemiz gerekir. Bizim büyük annelerimiz ve büyük babalarımız ve onlardan önceki nesiller Türkçe biliyorlardı. Bu gerçekler bölgede uygulanan Slavlaştırma politikalarının ne kadar başarılı olduğunu göstermektedir. Yaşlılarımız bizlere şöyle derlerdi; ”Bizler Osmanlı gittikten sonra dilimizi kaybettik fakat dinimizi vermedik.!! ” Makedonya Türkleri’nin değerli aydınları, buraları bilmeden, buralarda yaşamadan, bu insanlara karşı olumsuz düşünceler içinde olmak yerine, biraz da yolunuz buralara düşsün. Gidin, tanışın. Yöre insanları ile sohbetler yapın. Onları Türkleştirmeye çalışmadan onlara kaybettiklerini hatırlatmaya çalışın. İnanın kazanan sizler ve Türklük olacaktır..
Ben inanıyorum ki; Vakit henüz geçmiş değil…
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce