“Rumların karşılarına hangi tekliflerle çıkarsak çıkalım, hatta tarihi ve coğrafi bütün haklarımızdan feragat edelim, yanlarına uşak olarak ‘bir lokma bir hırka’ya razı olalım, yine anlaşmaya hiçbir zaman ne imzalarını atarlar, atsalar bile, kökümüze kibrit suyu dökmeye devam edeceklerdir. Rum’un dünkü kafasını değiştirmesi ancak güneşin aksi istikamette doğduğu gün mümkün olabilir” 28 Nisan 1978
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Yunanistan’da ortalık yere çıkan ekonomik açmazın diğer üye ülkelerde domino etkisi yapmasından korkuluyor. Lahana tarlalarında gezinmekten yorgun düştükleri anlaşılan AB ülkeleri, Bay Yorgo’yu köşeye sıkıştırdılar. Bay Yorgo, ülkesindeki ekonomik durumun kötülüğünü anlatamadığı veya karşılarındakiler anlamakta zorluk çektiklerinden sıkıntılar boyut kazanarak sürüyor. Karşısındakiler her zaman yaptıkları gibi tehditlerle sonuç almaya çalıştılar. Bay Yorgo, “inanmanız için ne yapmam gerekiyor? Ne istiyorsunuz Mora Yarımadası’nı mı satayım” diyerek isyan ediyordu. Bay Yorgo’nun isyanını anlayışla karşılamak durumundayız. Çünkü o günün emperyalistlerinin marifetleri ile ülkesi kurulmuştur. 24 Nisan 1830 tarihinde Londra Protokolü ile kurulan Yunanistan, Mora Yarımada’sı çevresinde 47 bin 516 kilometre karelik alanı işgal ediyordu. AB üyelerine isyan ederken Mora’ Yarımadası’nı öne çıkarmasındaki amacı duygulara hitap etmek olarak okumamız gerekiyor. “Sizlerin marifetleri ile kurduğumuz devletimizi yıllarca bizleri besleyerek hizmetlerinizde kullandınız. Bizi bu durumda sokağa terk etme hakkınız yoktur” demek istiyordu. Yunanistan, hiç savaş yapmadan bir takım anlaşmalarla günümüzdeki sınırlarına İngilizlerin marifetleri ulaşmıştır. İngilizlerin bu yakın ilgillerinin temelinde yakın akrabalık ilişkileri yatmaktadır. İngiliz Kraliçesi’nin eşinin eski Yunanistan kralının kardeşi olduğunu kaydetmek istiyoruz. Anadolu coğrafyasına Birinci Paylaşım Savaşı’nın bitiminden hemen sonra saldırarak Ankara yakınlarına kadar ulaştılar. Sonrasında Yüce Atatürk’ün önderliğinde birleşen Anadolu insanı işgalci Yunan Ordusunu Ege’nin derin sularına gömdü. Masa başı oyunları ve haksızlıklarla hızla büyüyen bu ülke, kendilerini koruyanların çıkarlarına sürekli olarak hizmet etmekten geri durmadı.
EKONOMİK AÇMAZI AŞABİLMEK
Ekonomik açmazı aşabilmek için de benzer beklenti içine girdiklerinden olacak şımarıklık yaparak Mora Yarımadası’nı satmayı öne çıkardılar. Şımarıklıklarını iyice pekiştirebilmek adına Kıbrıs’ın da kendilerine verilmesini istiyorlar. 24 Nisan 2004 gününde yapılan referandum sonrasında o dönemin Yunanistan Başbakanı Bay Simitis,”Referandum sonrası ENOSİS’in gerçekleştiğini” söylüyordu. Biz Türkler ise sadece sempati toplamakla yetinmek durumunda kalmıştık. Önümüzdeki yıl yapılması düşünülen referandum koşullarının sağlam temeller üzerine oturtularak yapılması kaçınılmazdır. 2004 referandumunun sonuçlarından ders veya derslerin alınarak gerekli hazırlığın yapılması birincil koşul olmuştur. Aksi halde istasyondan kalkan trenin arkasından bakarak dövünürüz. Bize verdikleri sözlerin arkasında durmadılar diyerek dizlerimizi ellerimizle dövmeye devam ederiz. Yunanistan’ın çiçeği burnundan düşmeden gezinen Dışişleri Bakanı Bay Stavros Lambrinidis, Kıbrıs uyuşmazlığını Yunanistan için en önemli konularından birisi olduğunu söylüyordu. Atina’da düzenlenen bir toplantıda ülkesinin işgüderlerine konuşurken, “gerçekten de şimdi Kıbrıs uyuşmazlığında ve Türkiye’nin AB müzakere sürecinde ilerleme sağlanamamasının sorumluluğunu kimin taşıdığı ortadadır” diyerek Türkiye’yi suçluyordu. Bay Lambrinidis, Kıbrıs konusunda ise kritik bir sürece girildiğini belirterek işgüderlerden uyum içinde hareket etmelerini istiyordu. Kıbrıslı meslektaşlarıyla da sürekli işbirliği halinde olmaları gerektiğini kaydediyordu. Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin tamamıyla normale dönmesinin ön koşulunun Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü olduğunu ortalık yere koyuyor. İki ülke arasında “yeniden yakınlaşma” sürecinin ise başladığı 1999 yılından bu yana başarılarla geçtiğine de dikkat çekiyordu. Yunanistan, ekonomik açmazlarla boğuşurken bile Kıbrıs uyuşmazlığını birincil öncelik olarak ortalık yere koyuyor. Kıbrıs uyuşmazlığı için adil ve yaşayabilir bir çözümün bulunması amacı ile yapılan çalışmaları destekliyor. Bizler ne mi yapıyoruz? Yaptıklarımız ortalık yerlerde sürünüyor. Yunanistan, Kıbrıs’ı ele geçirmek için çırpınırken, kendi genişlemesinde olduğu gibi masa başında başarı elde etmeye çalışıyor. Bu çabaları ortalık yerlerden kaldırabilmek için Ulusal Konsey’in fazla zaman yitirmeden kurulması gerekiyor mu ne…
Sevgi ile kalınız…
KÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
22 gün önceKÖŞE YAZARLARI
23 gün önce