DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 34142350.81719%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

06:24

SABAHA KALAN SÜRE

281 okunma

Mel Gibson

ABONE OL
17/06/2013 18:49
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Değil midir ki “Güzel bakan güzel görür, güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayattan lezzet alır.” Eğer yüzümüzü güneşe doğru tutarsak, gölgeleri görmeyiz. Nereye gidersek gidelim, hava nasıl olursa olsun, her zaman güneşi beraberimizde getirelim. Kendimizi ya mutsuz ederiz, ya da mutlu! Harcanan emek ikisinde de aynıdır. Bakın bütün dertlerinizi unutmak isterseniz ayağınıza vuran bir ayakkabı giyin! İstedikleri hiçbir şeye kavuşamamaktan şikayet edenler gerçekte ne kadar talihli olduklarını fark edemeyenlerdir. Şükretmeyi öğrenmeliyiz! Olayların sonuçlarından iyi şeyler çıkaranlar için olaylar daha iyi sonuçlanır. Olayların iyi tarafından bakmaktan kimse zarar görmemiştir. Bundan dolayı hayata karşı tavrımız sahip olduklarımızdan ve olamadıklarımızdan önemlidir. Sahip olduğumuz her şeyi kaybedip, sonra tekrar kazansak ne hissederiz?. Pencereyi kendin açarsan temiz hava alırsın, bir başkası açarsa rüzgar… ”Kalbinde yeşil bir ağaç tut, kimbilir bir gün şarkı söyleyen bir kuş konuverir.”

AMACI AKTÖR OLMAKTI

Yıllar önce bir adam ailesiyle daha iyi koşullarda yaşamak için Avustralya’ya gitti. Bu adamın aktör olmak, eğer olmazsa sirke trapez artisti olmak isteyen genç yakışıklı bir oğlu vardı. Tersanede çalışan bu genç bir akşam işten eve gelirken onu soymak isteyen 5 haydut tarafından saldırıya uğradı. Genç adam karşı koydu, ama feci şekilde dayak yedi. Öyle ki botlarıyla yüzünü parçaladılar, tekmelediler, vücuduna sopalarla acımasızca vurdular ve onu ölüme terkettiler. Polisler onu bulduklarında ölü sandılar. Morga götürürken nefes aldığını fark edip, acilen hastaneye götürdüler. Göz yuvaları parçalanan, kafatası, bacakları, kolları ve dişleri kırılan, çenesi hemen hemen kafatasından ayrılan bu gencin yaşama imkanı azdı. Bir yıla yakın hastanede kaldıktan sonra iyileşerek çıktı. Ama yüzü bakılamayacak kadar biçimsiz ve dehşet vericiydi. Bu durumundan dolayı iş için gittiği her kapıdan boş döndü. Hiç kimse onunla görünmek istemiyordu. Genç adam intiharı düşünmüştü. Birgün kiliseye uğradı ve teselli aradı. Kilisede hıçkıra hıçkıra diz çökmüş ağlarken bir rahip gördü, acıdı ve yanına geldi. Uzun uzadıya konuştuktan sonra, genç etkilendi. Şahsiyetini tekrar kazanabilmek için elinden geleni yapacağına söz verdi. Genç adam Allah’a hayatını bağışladığı için dua ettikten sonra beyin huzurunu sağlaması ve iyi bir insan olması için de bol bol dua ediyordu. Rahip şahsi ilişkileri sayesinde Avustralya’daki en iyi plastik cerrahla görüştü. Yakın arkadaşı olan doktor hiçbir ücret almayacaktı. Onun hayata bakış açısı muhteşemdi. Doktorda genç adamdan çok etkilenmişti. Cerrah harika bir şey başardı. En iyi ameliyatını onun için yaptı. Genç adam; Allaha verdiği sözleri tuttuğunu, Allah’ın da kendisine harika ve çok güzel bir eş, 7 çocuk ve iş hayatındaki başarılarıyla ödüllendirdiğini söylüyor. Bu genç adam Mel Gibson’du. 3 Ocak 1956 doğumlu Mel Gibson. 1980’den beri Robyn Moore’la evli. 7 çocuğu var. Hayatı“Yüzsüz Adam” filminin prodüksiyonuna ilham oldu. Bu hikâyenin hepimize güzellikler vermesi temennisiyle, davranışlarımızı yüzyıllar öncesinden analiz eden ama kabile diye küçümsenen Kızılderili Kitabesindeki müthiş tespitlerle bitiriyorum:

Yalan bir tohumdur. Bire kırk verir. Verdiği her biri bir tohumdur ki bire kırk verir. Bilgi de tohumdur. Bire yüz verir. Verdiği yüzün her biri bir tohumdur ki; sana bilgelik torunlarına ilham verir. Zeka sudur. Tohumları yeşertir. Yalanı da bilgiyi de. Yetenek topraktır. Ne ekersen onu biçersin. Ekmezsen üzerinde ayrık otları biter. Emek güneştir. Tohuma da, suya da, toprağa da hayat verir. Kader çadırındaki kilim gibidir. İpliğini Allah verir sen dokursun. Nasip doğal gübredir. Ne zaman nereye düşeceği belli olmaz. Kilimine düşerse kirletir, desenini değiştirir. Toprağına düşerse besler.

HEPSİ HİKAYE

GEÇ BUNLARI DEMEYİN!

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP