Geçtiğimiz günlerde, önce İngiltere Dışişleri Bakanı’nın, sonra da ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan üst üste açıklamalar yapıldı. Şöyle ki: BM’nin yeniden düzenlemeye çalıştığı taraflar arası görüşmelere, İngiltere’nin de MÜDAHİL olarak katılacağı BM yetkililerine bildirilmiş. İngiltere Dış İşleri Bakanı’nın bu açıklamasının hemen ardından ABD Dış İşleri Bakanlığı da aynı mealde bir açıklama yapmıştır.
Önce MÜDAHİL kelimesinin sözlük anlamına bir bakalım.
MÜDAHİL nedir?
1. Dahil olan, karışan.
2. Davaya müdahale eden.
MÜDAHİL OLMAK nedir?
1. Karışmak, işin içine girmek.
2. III. Taraf olmak.
Evvela ve özellikle İngiltere’ye sonra da Amerika’ya şunu sormak gerekir, sizlerin MÜDAHİLLİĞİNİZ hiç bitmeyecek mi?..
1968’den beri düzenlediğiniz, düzmece, uyduruk görüşmelerden bir şey çıkmış mıdır? Hayır, çünkü bu görüşmelerin esas amacı bir punduna getirip adadaki Türk halkının ve Türkiye’nin haklarını Rum – Yunan tarafına peşkeş çekmekti.
Sizler özellikle İngiltere BM-GK üyesi aynı zamanda müdahildiniz.
Kıbrıs Türklerine soykırımın başladığı 21 Aralık 1963’ten bugüne kadar gerek BM’den gerekse BM – GK’den Kıbrıs Türkleri’ne Türkiye ve KKTC aleyhine bir sürü karar çıkarttınız. Siz ey Müdahiller! Hiç mi utanmıyorsunuz?
O halde, Kıbrıs sorununa nasıl bir çare bulunacak diyorsanız bunun cevabı iki türlüdür. Ya direnecek, devletimizi yaşatacağız, ya da ver kurtul diyeceksiniz. İkinci şık asla olmayacağına göre daha değişik politikalar üretmemiz gerekmektedir. Kaypak bir zemin üzerinde, kaypak Rum – Yunan ve müdahillerle yapılan görüşmelerden ne murat edilmektedir? Bu soruyu kendi kendimize iyice sormalıyız. Her zaman olduğu gibi müdahil kılığına girmiş olan kurtlar öyle görünüyor ki ikinci bir Annan Planı’nın hazırlığı içindedirler. Kıbrıs’ın etrafındaki hidro-karbon rezervleri bu kurtların, taşeronları tarafından şimdiden pay pay edilmektedirler. Netice olarak Kıbrıs Sorunu görüşmeleri bu hidro-karbon konusuyla zaten mecrasından çıkıp başka bir bilinmezlere girmiştir de.
Doğu Akdeniz’de en uzun sahili olan Türkiye ve KKTC neden Müktesap Ekonomik Bölgelerini (MEB) kestin-kes ilan edip aramalara başlamıyoruz? Allah, Doğu Akdeniz’in tapusunu Rum ve Yunanlılara vermiş değildir. Ulusal hak ve çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa onu bir an önce ilan edip yapmalıyız. Yoksa yarın çok geç olabilir. Müdahil kılığına girmiş bu içten pazarlıklı, önyargılı, kaypak, ileriye dönük amaca varmak için her aracı mubah sayan bu iblislerden kurtulmanın tek yolu uyanık olmaktan ve proaktif politikalardan geçer.
KÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
22 gün önceKÖŞE YAZARLARI
23 gün önce