Güzel atlar ülkesi… Persçe’deki anlamı buymuş Kapadokya’nın. Çok eski çağlara kadar uzanan köklü bir geçmişe sahip olan yörenin tarihinde en önemli merhalelerden birisinin de mübadele olayı olduğunu sanıyorum pek az kimse biliyordur.
Bu nedenle Samsun Mübadele Derneği tarafından geçen hafta gerçekleştirilen “mübadele temalı Kapadokya gezisi” birçok kişiyi şaşırttı. Mübadil ailelerden gelen birçok kişi bile, “Kapadokya gezisinin dernekle ne alakası olduğunu” önceleri anlayamadı. Ancak sonradan Samsun Mübadele Derneği’nin yine ilginç bir etkinlik düzenlediği anlaşılınca 40 kişilik seçkin bir gurup seyahate katıldı.
Seyahate katılanlar, gezip gördüler. Bize de geziye katılma imkânı bulamayan okuyucularımız için, Kapadokya’nın mübadele ile değişen kaderini anlatmak düştü.
Etnik meselelere kafayı takanlardan değiliz. Hiç kimse doğarken ait olduğu milleti seçme hakkına sahip olamıyor. Ancak, mübadele meselesinden bahsederken, dini ve etnik aidiyet kavramlarından çok da kaçamıyorsunuz.
Mübadele ile gönderdiğimiz Kapadokyalı Ortodokslar, ekseriyetle Türkçe dışında başka bir dil bilmeyen, kilisede İncili Türkçe okuyan, mezar taşlarında Helen Harfleriyle Türkçe yazıtlar bulunan insanlardı. “Karamanlıca” diye adlandırılan özgün bir Anadolu Türkçesi konuşurlardı.
Birinci Dünya Harbi sırasında çevredeki Ortodoks Ermeniler, Osmanlı’ya karşı ihanet içindeyken, Karamanlı Ortodokslar asla hainlik yapmamışlardı. Kurtuluş Savaşı süresince Ege ve Karadeniz’deki Ortodoks Rumlar, Büyük Helen İmparatorluğu rüyasıyla işgalci Yunan Ordusu’na destek olmak için silaha sarılmışlarken, Karamanlıca konuşan Ortodokslar aralarında para toplayıp Ankara hükümetine yardım etmişler, gönüllü olarak Kuvva-i Milliye kuvvetlerine yazılmışlardı.
Lozan Barış Görüşmeleri sırasında mübadele düşüncesi gündeme geldiğinde Türk Hükümeti’nin aklının köşesinden bile geçmiyordu Karamanlılar’ı göndermek. Karamanlılar’ın hiçbirisinde de “gitmek” fikri yoktu.
Ancak görüşmeler öyle bir noktaya geldi ki, mübadelenin kapsamı, “Batı Trakya Türkleri ile İstanbullu Rumlar hariç” biçiminde belirlendi. Böylece, Türklükleri konusunda en küçük tereddüt olmayan Karamanlılar mübadele ile gönderildiler. Hatta mübadele sonrası İsmet Paşa’nın Yunanistan’a yaptığı bir resmi ziyarette Karamanlılar’ın anavatana geri dönme arzularını ilettikleri bile söylenir. Lakin bu asla mümkün olamayacaktır. Orta Anadolu’nun Ortodoks Türkleri, Yunan vatandaşlığına terkedilmişlerdir.
Mübadele sonrası Kapadokya Bölgesine, Yunanistan’ın çeşitli bölgelerinden gelen Müslüman mübadiller iskân edildiler. Kapadokya’ya yerleşen mübadillerden çok önemli bir bölümü, bugünkü adı Mustafapaşa olan, Sinasos kasabası ve civarındaki köylerde yaşıyorlar. Ürgüp’ün beş kilometre kadar güneyindeki bu şirin kasaba, aynı zamanda ünlü Asmalı Konak dizisinin çekildiği bölgede yer alıyor.
Sinasos’a yerleşen mübadillerin çoğu, Jerveni denilen bir bölgeden gelmişler. Florina ile Kesriye arasında kalan dağlık bir bölge imiş burası. Tam üç ay süren bir yolculukla buraya gelmişler: Yürüyerek tren istasyonuna, oradan trenle Selanik’e, sonra gemilerle Mersin limanına, oradan da bin bir güçlükle Sinasos’a… Tam 120 kişi bu yolculuğa dayanamayarak yolda vefat etmiş. Belki de ilginç olan bir ayrıntı, giden Ortodokslar ana dil olarak Türkçe konuşurlarken, gelen Müslümanların önemli bir bölümü ana dil olarak Makedonca konuşuyorlarmış.
Sinasos’un şimdiki adı olan Mustafapaşa’nın belediye başkanı Levent AK da, mübadil bir aileden geliyor. Samsun’dan gelen kafileyi hüsniyetle karşılayıp kasaba meydanında ağırladı. Karşılıklı hediyeler verildi, çok hoş sohbetler edildi. Mustafapaşalılar, Avrupalı olgunluğuna sahip insanlar olduğunu hemen kanıtlayıverdiler. Daha birkaç ay evvel belediye başkanlığı koltuğunu devreden bir önceki başkan, yenisi ile birlikte Samsunlu mübadillere “hoş geldiniz” dedi.
Mustafapaşa, mübadelenin acısını yaşamış ama mübadeleden kalan eserleri turizme kazandırmayı da başarmış. Mübadele öncesi yıllardan kalan tarihi mekânlar ile mübadeleyle kasabaya taşınan kültür birlikte harmanlanmış. Bugün, Kapadokya bölgesinin en güzel turizm merkezlerinden birisi olmuş bu güzel mübadil kasabası.
Samsun’da, Kapadokya’dan çok daha fazla sayıda mübadil kökenli insanımız yaşıyor. Ama itiraf etmek gerekir ki 85 sene sonra, biz Samsunlu mübadiller olarak Kapadokyalı hemşerilerimiz kadar geçmişimizi yaşatamamışız. Kelkaya’daki ve Andirya’daki kilise, Çırakman’daki yel değirmeni ve çeşme, Alaçam’daki konaklar, Çinik’teki cumhuriyet evleri ve kent merkezindeki eski Rum evleri… Sinasostakilerden ne farkları var sizce?
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
6 gün önceHABERLER
10 gün önce