DOLAR 35,2068 0.3%
EURO 36,7672 0.92%
ALTIN 2.968,331,32
BITCOIN 34546755.12609%
İzmir
16°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

281 okunma

Mümin Efendi’nin Kırmızı Karanfili

ABONE OL
03/09/2020 00:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL

karanfil“Dal Mümün” derledi ona. 1860’ların sonlarında, Karamanlı ismindeki tütüncü bir dağ köyünde doğmuştu. Çiçek bezeli Rodop Dağlarının Ege’ye bakan yamaçlarındaydı köyleri. Anası, babası, bacısı ve agasıyla birlikte, tenekeleri güneşin altında şalayan kireç badanalı bir evde geçmişti çocukluğu. Büyüyüp serpilince uzun boylu, esmer bir delikanlı olmuş; onun bu ince uzun simasına pek yakışan “dal” lakabı, henüz bıyığı terlememişken yapışıp kalmıştı üzerine…

 

 

 

 

 

Komşu Nedirli köyünde oturan, gül yüzlü bir kızı sevmişti Dal Mümün.  Sarı saçlı, boncuk gözlü, al yanaklı bir kızcağızdı sevdiceği. Bir köy düğününde cüguş oynarken seçmişti onu gözleri. Davulla zurnanın dağlara çarpan namelerini bastırmaya çalışarak “mari, kimdir bu cihan güzeli?” diye sormuştu bir akranına. Aldığı cevap, adeta bir mıh gibi kazınacaktı ruhuna: “Fetye…”  

Dal Mümün, bacısını aracı koşup gönlünü çaldı Fetye kızın. Öylesine büyük bir aşkla bağlandılar ki birbirlerine, adlarına maniler söylendi, türküler yakıldı. Çal Dağı’ndaki bütün bülbüller onlar için şakımaya, allı morlu bütün goncalar onlar için açmaya başladı.

Henüz yirmisine varmamıştı “düşman Tuna’dan kopmuş geliyor” dediklerinde. “Padişah Efendimizin fermanı var, askere yazıldım gidiyorum” diye söyleyince gözleri buğulanmıştı kırmızı yanaklı Fetye’nin. Karasu Irmağı gibi gibi deli akan gözyaşları içinde vermişti cevabını güzel kız: “Bekleyeceğim seni Mümün, eğer varamazsam sana, bil ki kefenim, gelinliğim olacak.”   

Delikanlı harp bitip askerden döndüğü vakit, tez zamanda düğünleri olmuştu. Muratlı’dan, Koçoğulları’ndan, Çayleyik’ten, Baraklı’dan, Mustafaoğulları’ndan, Ahmetli’den, Sepetçiler’den, Gaziler’den misafirler gelmişti Dal Mümün’le Fetye kızın düğünlerine. Rodop Dağları, yıllar vardı ki böyle şanlı bir düğün görmemişti. Beylerden kuzu hediye edenler olmuş, kazanlarca pilav ikram edilmiş, davullar adeta yerinden oynatmıştı koskoca Urumelini… Sevdaları dillere düşen iki gencin kavuşması, bayram niyetine kutlanmıştı adeta.

Dal Mümün, evlenince daha bir sevdi Fetye’yi. Onu yere göğe sığdıramadı. Gözü gibi baktı ona. Nazarlardan, kem gözlerden sakındı sevdiğini. Ne zaman çarşıdan dönse, lokumlar, basma entariler, yep yeni feraceler ile sevindirdi hanımını. Kırmızı yanaklarından aldığı ilhamla “karanfilim” diye seslendi her defasında hayat arkadaşına.

Ömürlerince hiç birbirlerini kırmadılar beraber kocadılar Fetye ile Mümün. Allah, onlara aslan parçası gibi bir kızancıkla, anası gibi boncuk gözlü bir kızçe nasip etti. Sevgiyle büyüttüler çocuklarını. Kızlarını Çayleyik’e gelin ettiler, oğullarına Mincinos’tan akça bir gelin aldılar. Boy boy torunları oldu.

1924’ün son aylarında bir hazan yaprağı misali soldu Fetye. Salası okunduğunda dondu kaldı herkes. “Mümün Efendi ne yapacak şimdi?” diye sordular birbirlerine. “Tam da Muhacir gidecekken nasıl katlanacak buna şimdi Dal Mümüncük?” dediler.

Karanfilini soğuk bir kış günü toprağa verdi Dal Mümün. Mezarının üzerine lapa lapa kar yağarken, bir maşrapa su döktü üzerine. “A be kırmızı karanfilim” dedi, “dökerim te bu can suyunu sana, lakin bilmez misin ki tutmaz çiçecikler bu kış kıyamette?”

Dal Mümün, bir ay sonra Nedirli köyündeki bütün komşularıyla beraber veda etti Urumeli topraklarına. Mübadele, onları hiç bilmedikleri topraklara savurup attı. Samsun’un Karadenize bakan yamaçlarındaki Ökse’ye yerleştirdiler onları.

Tıpkı, kış kıyamette toprağına tutunamayan kırmızı karanfili gibi yabancı topraklarda tutunamadı Mümün Efendi. Karanfilinin mezarından çok uzaklarda, ezeli bir özlemle kavrularak dokuz tahtanın altına girdi Dal Mümün…

Allah, Mümün Efendi’ye de onun çok uzaklarda bir kör mezarlıkta bıraktığı kırmızı karanfili Fetye Tete’ye de rahmet eylesin.

Samsun’un dört köşesindeki mezarlıklarda bu öyküdekine benzer acılarla toprağın altına girmiş büyüklerimiz yatıyor. Çarşamba’dan Alaçam’a, Bafra’dan Vezirköprü’ye kadar her mübadil mezarlığında mübadelenin acısıyla uyuyan onbinlerce hüzünlü ruh istirahat ediyor.

Gelin, onların torunları olarak onlar için birşey yapalım:   

30 Ocak 2010 Cumartesi günü saat 13:30’da deniz kenarında toplanan mübadiller, İstanbul’da ve Samsun’da aynı anda mübadelenin acılarını yaşayanların anısına denize karanfil bırakacaklar.

İstanbul’da, Tuzla Tahaffuzhanesi İskelesi ve Mimarsinan ( Kalikratya) İskelesinde yapılacak törenler, Samsun’da ise Mübadele Derneğinin organizasyonu ile Atatürk’ün Kurtuluş Mücadelesinin ilk adımını attığı tarihi tütün iskelesinde olacak. Bilmeyenler için, tütün iskelesinin Büyükşehir Belediyesi tarafından “kurtuluş yolu” adıyla düzenlediği, yabancılar pazarı yanındaki sahile açılan yol olduğunu söylemekte yarar var.

Aile tarihinde mübadele olayının izleri bulunan herkese çağrıda bulunuyorum:

30 Ocak Cumartesi saat 13:30’da, sahil yolunda Tütün iskelesinde buluşalım. Yağmur olabilir, kar olabilir, fırtına olabilir. Ancak, Rahmetli Mümün Efendi’nin, onun “kırmızı karanfili” Fetye Tete’nin ve birçoğunu çoktan toprağa verdiğimiz büyüklerimizin gül hatırları için orada olalım.

Onlar, dayanılmaz yürek ağrıları çekerek denizleri aşıp Samsun’a gelmişlerdi. Denize onlar için atılacak bir “kırmızı karanfili” çoktan hak ettiler, öyle değil mi?

 

 

 

 

 

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP