Müzakereler çıkmaza mı sokulacak ?

5 2024 - 09:21
Balkan Günlüğü gazetesi SR Basın Yayın Ltd. Şti’ine ait olup, Başbakanlık Enformasyon Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık Basın İlan kurumuna kayıtlı bir gazetedir. Anadolu Ajansı’nın abonesi olan gazetemizin Balkan Haber Ajansı (BHA) isminde bir ajansı vardır.23 Aralık 2007 yılında yayın hayatına başlayan Balkan Günlüğü gazetesi, hedef kitlesi ve konsepti itibariyle Türkiye’de ilk gazetedir. Hedef okuyucu kitlesi, İzmir’deki 1,5 Milyon Türkiye genelindeki 17 Milyon civarındaki Balkan-Rumeli göçmeni yurttaşıdır. Ulusal ve Uluslararası yayın yapan gazetemizin düzenli haftalık basım adeti; 20 bin’dir.Gazetemiz,Türkiye’de 52 şehir,yurt dışında 12 ülkede ( Yunanistan,Bulgaristan,Makedonya,Kosova,Arnavutluk,Bosna-Hersek, Romanya,Hırvatistan,Sırbistan, Karadağ,Moldova,Slovenya ) okuyucusu ile buluşmakta.

Müzakereler çıkmaza mı sokulacak ?

(Last Updated On: 31/01/2011)

Kıbrıs Sorunu’na barışçıl bir çözüm getirmek için özellikle de Türk tarafı büyük bir çaba içindeyken ve yapıcı öneriler sunarken, müzakere sürecinin çıkmaza girmesinden fayda uman birilerinin olduğu kesin. Bu birileri Rumları devamlı olarak “Kıbrıs Müzakerelerini” uzatmaya ve kabul edilemez isteklerle müzakerelerin yıllarca sürdürülmesini sağlamaya teşvik ediyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer’in Avrupa Birliği’nin Genişlemeden Sorumlu üyesi Stefan Fule ile evvelki gün Brüksel’de bir araya gelip baş başa görüşmeleri boşuna değil. Downer ısrarla Fule’den arka planda bir ara anlaşmayla Kıbrıs sorununda çözüm ortamı yaratılması için Avrupa’nın nüfuzunu kullanmasını istedi. Sonra da Avrupa Parlamentosu’nun Kıbrıslı Türklerle Yüksek Seviyede Temas Grubu’nun ileri gelenleriyle bir araya geldi. Belli ki Downer, Cenevre Zirvesi’nden birkaç gün önce, AB’den kendi rolünü oynaması ve Mart ayına kadar esaslı bir ilerleme çabasına destek için Brüksel’i ziyaret etmek gereğini duydu. AB içinden birileri ki, başta Almanya, Fransa ve Avusturya gelmekte, Kıbrıs Sorunu’nun uzamasından medet umuyor.

RUMLARA VERİLEN GÜÇ

Kıbrıs Sorunu’nun çözümüne ilişkin müzakere sürecinin AB’nin içindeki bu kişilerin Rumlara verdikleri güçle çıkmaza girdiği artık gizlenemiyor da.

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in 11 Ocak 2011 tarihinde Lefkoşa ziyareti ve ziyaret sonrasında söylediği sözler ve yaptığı açıklama, zaten bunun işaretlerini daha onbeş gün öncesinden vermişti. Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’la günün sonunda düzenledikleri ortak basın toplantısında Merkel’in “Rum tarafı onurlu bir anlaşmaya hazırken Türk tarafının bu adımlara karşılık vermediği” sözleri hiçte boşuna değil. BM Genel Sekreteri’nin ikişer aylık sürelerle müzakere sürecini çok sıkı bir şekilde yakın takibe aldığı bu günlerde Merkel’in bu açıklaması, müzakere sürecini olumsuz etkileyecek güçte. Bu sözlerin gerçek olmadığını sağır sultanlar bile biliyor ama belli ki Sarkozy ile Merkel’in pek bir haberi yok. Merkel’in çözümsüzlük nedeniyle Türk tarafını ve özellikle de Türkiye’yi suçlamasına rağmen BM Genel Sekreteri, açıklama ve raporlarında Rum Yönetimi’ni sorumlu gören bir yaklaşım sergiliyor. Anlaşılan Merkel ile Ban Ki Moon farklı gözlüklerle Kıbrıs’a bakıyorlar. Merkel’in Rum tarafını destekleyen açıklaması gerçekte BM Genel Sekreteri’nin süreci farklı bir rotaya yönlendirme olasılığına engel koymak amacını taşıyor. BM Genel Sekreteri, bu gün Cenevre’de Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum liderleri ile buluşacak. Müzakerelerde herhangi bir ilerleme olmadığının kaydedilmesi durumunda BM’nin farklı bir müzakere süreci planı olduğu iddiası var. Bu nedenle de oldukça kritik olarak tanımlanan bu görüşme öncesinde Merkel, Rum tarafına açık destek vermekle kalmıyor ve Kıbrıs Sorunu’nu BM zemininden çıkarıp AB zeminine doğru kaydırmaya çalışıyor.

 

ZAMAN KAZANMAK

Rum Yönetimi’nin müzakere stratejisi masada mümkün olduğunca uzun kalmak üzerine kurulu olduğundan AB’den gelen böylesi bir destek aslında Rumların daha işine geliyor. Rumların hedefi yavaş ilerleyen görüşmelerle zaman kazanmak ve Kıbrıslı Türklerin zaman kaybı haline gelen müzakerelerden sonuç beklemek yerine uluslararası tanınmışlığı bulunan Rum devletinin sunduğu vatandaşlıktan bireysel olarak yararlanmayı tercih etmesini sağlamak. Buna ilaveten Kıbrıslı Türklerin Türkiye’ye olan güveninin zedelenmesi için de elden gelen her şeyi yaparak bu süreci hızlandırmaya çalışmakta Rum tarafı. Rum tarafında 22 Mayıs’da, Türkiye’de de 12 Haziran da yapılacak seçimler nedeni ile müzakereler Mart görüşmesinden sonra temmuza kadar askıya alınacak.

1 Temmuz 2011 ile 1 Temmuz 2012 arası görüşmelerin sürdürülebileceği yegane zaman dilim. Şubat 2013’de Rum tarafında Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Daha şimdiden Hristofyas’ın ipi çekilmiş durumda. Belli ki bir başkası Cumhurbaşkanı seçilecek. Bu seferki seçimde Kilise ağırlığını iyice ortaya koyacağından seçim sonrası müzakereler daha da çıkmaza girecek.

 

 

 

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.