DOLAR 32,8826 -0.25%
EURO 35,1821 -0.54%
ALTIN 2.449,68-0,30
BITCOIN 1997863-1.15202%
İzmir
33°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

173 okunma

İncirin çekirdeksizi

ABONE OL
03/09/2020 00:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“Grev, demokrasi ile beraber doğmuş, beraber yaşayacaktır. Yalnız bu silahı ellerine alanların onu kullanmasını çok iyi bilmesi, hesaplaması gerekir. Aksi halde iki tarafı keskin olan bu ‘niyet’ elinde bulunanı da yaralayabilir”.

Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

BM Genel Sekreteri, Güvenlik Konseyi’ne Kıbrıs uyuşmazlığına ilişkin olarak bir rapor sunacaktır. Bu nedenle önemsiyoruz. Son dönemde adada yaşamakta olduğumuz olumsuzluklardan kaygı duyduğumuzu da kaydetmek istiyoruz. Kendi içimizde yaşamakta olduğumuz bu sıkıntıları yine bizlerin görüşmelerle çözebilmemiz olanaklıdır. Buna karşın Kıbrıs Türkleri ile uzlaşmamak için masaya oturanlar bizim sıkıntılarımızı AB ve Avrupa Parlamentosu ile benzer kuruluşlara taşıyorlar. “Kıbrıs’ta Stratejik Çıkarlarımız vardır” diye tavrını ortalık yere koymuş olan siyasetçiyi bile şikayet ettiler. Akel’in Avrupa Parlamentosu üyesi Kiriakos Triandefillisdis, Türkiye’yi yeniden işgalcilikle suçluyor. Rum Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı, Erato Kozaku Markulli ondan aşağı kalmıyor. Türkiye’nin Güney Kıbrıs’ın özellikle Denizcilik alanında yaşadığı sorunları oralara taşıdı. Kıbrıs Havayollarının (Rum) “Türk hava sahasını” kullanamamaları nedeniyle zarara uğradığını bildiriyor. 2004 – 2010 yılları arasında 20 milyon Euro zarar ettiklerini ve bu miktarın da devlet tazminatı olarak verilmesini istiyorlar. Bu isteğin Rum Temsilciler Meclisinde görüşülmesi bekleniyor.

 

ÜÇ EKSENLİ ÇÖZÜM

 

Uluslararası Taşımacılık Konferansı’nda konuşan Bayan Markulli, Kıbrıs ve AB üyesi devletlere ait 2 bin 800 yüz geminin Türk limanlarına girmesinin yasak olduğunu söylüyordu. Bu nedenle zararlarının 138 milyon 500 bin Euro olduğunu ve bu rakamın, ulusal gelirdeki payının da yüzde 1,3 olduğunu kaydediyordu. Kendi zararlarını açıklama gereğini duyan Bayan Markulli, aynı ülkelerin Kıbrıs Türkleri’ne uygulamakta ısrar ettikleri ambargoların maliyetini de hesaplamak durumundadır. Adada gerçekten barışı ve çözümü istiyorlarsa, Kıbrıs Türklerinin haklarını teslim etmek gibi bir yükümlülüklerinin olduğunu bir kez daha anımsatmak istiyoruz. Mendil büyüklüğündeki ülke ile Yunanistan hükümetinin önde gidenleri, BM Genel Sekreteri’nin Şubat ayı sonunda açıklanacak olan Kıbrıs Raporu öncesinde yoğun çalışmalar yapıyorlar. Kendileri için en küçük olumsuz bir söylemin olmaması için diplomatik seferberlik ilan ettiler. Lefkoşa doğumlu olan Yunanistan Dışişleri Bakanı Dimitris Drutsas, İngiltere ve Nevyork’a giderek objektif bir raporun hazırlanması konusunda yoğun diplomatik çalışmalarını sürdürüyor. Diplomatik seferberlik için Londra ve Nevyork’taki yetkililere “Üç Eksenli Çözüm” önerilerinin sunulduğu biliniyor. Adı geçen raporun geçtiğimiz yaz aylarında yazıldığını anımsatmak istiyoruz. Bu raporda Rum tarafının yapıcı tavrı öne çıkarılırken Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti uzlaşmaz taraf olarak sunuluyor. Üç Eksenli Çözüm önerileri paketinde Maraş’ın yasal sakinlerine geri verilmesi birincil öncelikleri oluyor. Bu konuda alınmış olan mahkeme kararlarında Maraş’ın yasal sahiplerinin kim veya kimler olduğu kayıt altına alınmıştır. Mağusa Limanının BM tarafından işletilmesi de isteniyor. BM Barış Gücü’nün 1964 yılından bu yana geçen zaman diliminde yaptığı uygulamalar örnek alındığında, Mağusa limanının Rumlara teslim edileceği tuzağını da beraberinde getirmektedir. Diplomatik seferberlik çerçevesinde Rumlar, 1977 – 1979 zirvelerinde ortalık yere çıkan kararlarla BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararların uygulanmasında ısrar ediyorlar. Müzakere zemininin de bu ilkeler doğrultusunda olması gerektiğine vurgu yapıyorlar. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı ekonomik diplomasiden sorunlu müsteşarı Spiros Kuvelis, konuyu gündemde tutmak için özel çaba harcayanlardan birisidir. Bay Kuvelis, “Kıbrıs sorununun Türkiye – Yunanistan arasındaki ilişkilerin gelişmesinde anahtar sorunu teşkil ettiğini” söylüyordu. Mendil büyüklüğündeki ülke ile Yunanistan, Kıbrıs konusunda sıkıntı yaşamamak için sözcüğün tam karşılığı ile dört koldan çalışıyorlar. Bizler ise çekirdeksiz inciri nasıl üreteceğimizin tartışmasını yapıyoruz. Gelinen bu noktada çekirdeksiz incirin üretiminden vazgeçmemiz gerekiyor mu ne…

 

 

    En az 10 karakter gerekli