FED Başkanı Bernanke’nin Haziran’da söylediği “parasal genişlemede sona gelmiş olabiliriz” sözü adeta macun tüpünden çıkmış oldu. Söylenen sözün geriye dönüşü yok ve piyasalarda bu sözden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Olmadı da. Sözün, piyasalarda ortaya çıkardığı dalgalanmaların boyutu görülünce “Sonuna gelmiş olabiliriz ve gelmedik ama gelmişsek gereği yapılır şeklinde farklı ifadelerle birkaç kez düzeltilmek zorunda kalınsa da, konuşmanın yapıldığı Haziran ayından bu yana piyasalar istim üstünde FED’ in atacağı adımları takip eder oldu. Türkiye gibi gelişmekte olan ülke para birimlerinde son aylarda görülen değer kayıpları hep varlık alımlarının sonlandırılacağına dönük ifade edilen bu iradenin sonucu. FED in ortaya koyduğu bu iradenin uygulaması ve sonuçları belki de uzun soluklu bir süreci de beraberinde getirdi ve biz bu sürecin henüz başındayız. Ama gelişmekte olan ülke para birimlerindeki hareketliliğe bakılırsa etkileri epey kalıcı olacak gibi. Hatta boyutunu kestirmek de güç olacak. Baksanıza daha ikinci ayında ABD Doları karşısında Türk Lirasında 1,80 ler seviyesinden başlayan hareketlenme pariteyi 2,00 TL seviyelerine getirdi. Daha nerelere gideceği nerede duracağı belli değil.
ŞAHİN VE GÜVERCİN YAKLAŞIMI
Son açıklanan toplantı tutanakları gösteriyor ki FED içinde Şahin ve Güvercin yaklaşımının mutabık olduğu tek husus ekonominin iyi yolda olduğu ve parasal genişlemenin sonlandırılması gerektiği. İki tarafın uzlaşamadığı husus; aylık 20 milyar doları bulan varlık alım programının sonlandırılması işlemine ne zaman başlanacağı ve bu miktarın ne olacağı? Güvercin veya Şahin, FED içinde hangi kesimin ağırlığı daha çok olacak? Bu sorunun yanıtı için bugünden bir şey söylemek güç. Ancak, Türk Lirası örneğinden durumu anlamaya çalışmaya devam edersek, öncelikli olarak bizim gibi ülkelerin merkez bankalarının bu süreçte işlerinin epey zor olacağını belirtmek gerekir. Zira Aylık 20 milyar dolarlık varlık alıp programına son vermek isteyen FED in piyasalardan çekmeyi düşündüğü bu fon miktarının benzer ülkelerdeki menkul kıymet yatırımlarının kısıtlanmasına neden olacağı da aşikâr. Bugün Türkiye dışında Brezilya Hindistan, Güney Kore, Endonezya, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi sıcak para çeken gelişmekte olan ülkelerin hepsi bizdekine benzer sorunları fazlasıyla yaşamaya başladı. Hepsinin para birimleri ABD doları karşısında hızla değer yitiriyor. Türkiye gerçeğinde mevcut yabancı yatırımların (gerek tahvil gerek hisse senedi) ne kadarının FED in bu kararı ile kaynağı olan ABD’ye dönmek üzere nakde geçeceği bilinmese de BIST100 de ve gösterge faizde gelinen seviyeler bu aşamada gözlerin Merkez Bankası’na çevrilmesine neden oluyor. Kurda yukarı hareketin başladığından bu yana satış ihaleleri ile dolar talebini karşılamaya çalışsa da kurun 2,00 TL seviyesine engel olamadı. Yine faiz tarafında da yaptığı hamlelere sınırlı etkilere neden oldu. Şimdi herkes Merkez Bankası Para Piyasası Kurulu’ndan daha somut uygulamaları devreye koymasını bekliyor. Yoksa doların ateşinin düşeceği yok.
BALKAN YEMEKLERİ
18 saat önceHABERLER
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024