NEREDEYİM, NEREDEYİZ?
Bazen hayat alt üst olur aslında alt üst olmaz sadece bizim “ideal” dediğimizin dışına çıkar her şey biz de çok bilmiş faniler olarak hayatı alt üst olmakla suçlarız. Oysa her şeyin bir sebebi vardır ve ilahi düzen hep yukarıya taşımak üzere hareket eder. Şems belki de bu nedenle “Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” diye sorar…
İster ışık elçisi ister ışık işçisi deyin eğer görünenin bir alt tabakasını görmeye niyet ediyorsanız her şerde bir hayır olduğuna inanıyor ve bunu arıyorsanız belli bir noktadan sonra isyankar tutumları, kurban rolünü üstlenmeyi şımarıklık olarak adlediyor ve olabildiğince dengede kalmaya çalışıyorsunuz demektir. Dengede kalmak durağan bir hayatınız olduğu, ilişkilerinizin tekdüzeleştiği anlamına gelmez. Sizin daha sakin, daha sade, daha tutarlı olabilmek için çaba sarfettiğiniz anlamına gelir sadece…
Dengede kalabilmek ruhen, zihnen ve bedenen ne yaşadığınızın bilincinde olmak tepkilerinizi kendi süzgecinizden geçirip verebilmektir. En azından fevri davransanız bile sonrasında muhakeme edip verdiğiniz tepkilerin size anlatmaya çalıştıklarını fark edebilmektir.
Kimsenin hayatı kolay değil, her birimizin senaryosu ince ince oyalanmışken yaşadıklarını dört işlem kolaylığında beklemek sahici olmaz zaten. Şükürler olsun ki zihnimizin çok ötesinde bir düzen var ve sürprizlerle dolu senaryolar bizi her seferinde şaşırtmayı başarıyor. Böylece görmenin, fark etmenin ve var olmanın farklı boyutlarını yaşayabiliyoruz, bazen benzer bazen aynı durumlarda, duyumlarda, olaylarda, insanlarda…
Karşılaştırmayı bırakıp kendi hayatımıza yöneldikçe anlıyoruz aslında karşılaştırmanın çok da mümkün olmadığını. Aynı kişi kimi için “melek” kimi için “şeytan” ise salt bir gerçekten söz edemeyiz ki zaten. Her birimizin ve her bir şeyin rengi yanar dönerli, bazen kırmızı, bazen mor, bazen sarı…
Bize görünen renklerin arkasında beyaz olduğunu kendimize hatırlatmak yaşadıkça ince ince işlenmiş, bize özel dikilmiş bu yaşamı onurlandırmak, yaşama sahip çıkmak mümkün oluyor.
Dekorlar, senaryolar tepetaklak olduğunda, yerini yurdunu hatırlayamadığında buranın da beyaz buranın da ışık olduğunu hatırla. Hayatın yeni bir aromasını sana tattırmaya çalıştığını hatırla. Gözlerin kapansın, gönül gözün açılsın. Senaryoların ardından sonsuz ışık parlasın. Sen kendini ışığın kollarına ve yalnızlığa bırak.
HABERLER
1 gün önceHABERLER
1 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce