0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Türkiye’nin hızlı değişen gündemine aralıklarla giren ve maalesef her gündeme gelişinde Türk insanına, değerlerine ve birliğine kast eden terör sorunu, bilinçli bir sürece doğru sürüklenmektedir. Herhangi bir gün istediğiniz bir kanalı ya da herhangi bir gazeteyi açın, göreceğiniz şey bebek katilinin, süslü sözlerle durumunun görüşülebileceği, önünün açılması gerektiği, terörün bitmesi için  neredeyse serbest kalmalıya varan yorumlar olacaktır. Yani binlerce insanı öldüreceksin, okullar yakacak, öğretmenler katledecek, doktor kurşunlayacak, mühendis ve asker şehit edecek, yolları mayınla dolduracak ve bir gün kalkıp, açlık grevi kılıfında tüm bunları unutturup bedenlerinizi Türk milletine şantaj olarak sunacaksınız. Türk ülkesi daha önce bu denli gaflet içerisinde bulundu mu, inanın bir tarihçi olarak derecelendiremiyorum. Kelli felli insanlar, ahlak kabızı ruhlarına ve kan akan kalemlerine yakışacak tarzda söylemlerle, sanki mağdur olan terör üyeleriymişe getiren, sanki yaşam ve hak alanı bulamayanların son çare olarak dağa çıkıp Mehmetçik öldürdüğünü korkusuzca ve ahlaksızca söylemektedirler. Oynanan plan aslında gayet açıktır. Topluma kusturana kadar aynı konuyu birçok kanalda sunacaksınız, dozajını zamana yayarak arttıracak ve terör  sorununu sanki tüm Kürt kardeşlerimizin sorunuymuşçasına birleştirecek, tepki ve algı  hassasiyetimizi azaltacaksınız. Nasıl bir demokrasi açlığı ve arayışıdır ki, eli silahlı terör örgütünü bile insani değerlerle yan yana getirecek ve devletin verdiği haklı mücadele ve savunmayı zaafa uğratacak yorumlar yapacaksınız.

AZİZ ŞEHİTLERİN HATIRASINA YAKIŞIR ŞEKİLDE

Türk Devleti’nin bu konuda yapması gereken; tarihine, değerlerine ve varoluşuna sebep şehitlerinin aziz hatırasına yakışacak şekilde, teröre ve sözcülerine boyun eğmemesi, sergilediği dik ve sert duruşu  devam ettirmesidir. Bu konuda  hükümet ve muhalefetin bu konuyu siyasi malzeme yapmadan, samimiyetle milli çıkar çizgisinde sonlandırması gerekmektedir. Ortada bir terör sorunu vardır. Türkiye’nin uzun vadede bölünmesinin ilk adımları olarak dikte edilmeye çalışılan ana dilde eğitim, savunma ve Öcalan’ın muhatap kabul edilip terör isteklerinin sanki ülkemizde fiiliyatta bunlar yokmuş gibi bir algı oluşturulmasına izin verilmemelidir. Bu milleti tekrar bütün olamayacak kadar parçalara ayırma planı olan bu “Kürt Sorunu” süreci, insan ayırmadan katleden “Terör Sorunu” olarak algılanmalı ve buna göre çözüm aranmalıdır. Son yıllarda artan özgürlük havası, bazı arsızlara daha çok silah kullanma cesareti vermemelidir. Var olan terörle mücadele, hiçbir zaman eli kanlı teröristin vicdanına ve kararına bırakılamaz. Demokratik adımlar, başına etnik bir isim koymadan herkese yönelik verilen “insan” haklarıdır. Bu süreci siyasiler iyi yönetmeli ve dıştan ve zoraki beslendiği çok açık olan bu canilerin iç ( KCK) ve dış ( Suriye, İrak, İran, Amerika, İsrail…) destekçileri siyasi ve askeri  caydırıcılıkla durdurulmalı ve kısa vadede, tarihimizde zaten var olan kardeşlik yapısı zedelenmeden koruma altına alınmalıdır.