DOLAR 32,8826 -0.25%
EURO 35,1821 -0.54%
ALTIN 2.449,68-0,30
BITCOIN 1987073-2.19863%
İzmir
30°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

177 okunma

Ömer Naci

ABONE OL
09/07/2012 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Size bu yazımda bir Türk yiğidini tanıtacağım. Biraz ilgili olanların, inkılâp tarihi kitaplarında Atatürk’e edebiyatı sevdiren lise arkadaşı olarak tanıdığı; Ömer Naci. Bazı gençlerimizin tanımadan idolleştirdiği, tişörtler de, kolye ve portrelerde adına dizeler döktürdüğü Che Guevara’nın, Ömer Naci yanında ne kadar devrimci olduğunu tanıdıktan sonra tekrar düşünün lütfen. Künyesinde 1878 Beylerbeyi yazan bu Türk yiğidi, Kafkas göçmeni bir ailenin, Defterdar Cemal Bey tarafından evlatlık olarak alınıp büyütülen yetim çocuğudur. Küçük yaşta Arapça, Farsça ve Fransızca öğrenen, Manastır Askeri İdadisi’nde liseyi tamamlayan ve Atatürk’e Namık Kemal ve Tevfik Fikret gibi isimleri sevdiren ve tanıtan arkadaşıydı. Devletinin en zor ve uzun yüzyılında büyümenin verdiği korkusuz ve vatansever karakteri, onu tarihin unuttuğu ama değerini eskitemediği bir Türk kahramanı yapacaktı. İttihat Terakki’nin temeli olarak bilinen Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin kuruluşunda bulunan bu genç fişek, fikirleri yüzünden birkaç kez hapse girmiş ve 1907’de Paris’e kaçarak buradaki İttihatçı Grup içinde yer almıştır. Osmanlı’yı ve son dönem gelişmeleri yakından izleyen Ömer, Mehmet Ali Şah’ın İran’da meclisi kapatması üzerine İran’a gitmiş ve burada Sırat-i Müstakim adıyla bir dergi çıkartmıştır. Elli kişilik çetesiyle İran’da meclis ve demokrasi getirme inancıyla mücadele vermiş, elinde tüfeği ve başındaki kalpağıyla İran Türkleri’nden farklı olmayan bir silahşör oluvermiştir. Yakalanıp esir alınan ve Osmanlı’da İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla İttihatçı arkadaşları tarafından, diplomatik yollarla kurtarılan Ömer’in mücadelesi İran’la bitmemiştir. İran dönüşünde kendisini karşılayan Vehip Bey, genç Ömer’den geri kalmayan ve 1935’de İtalyanlara karşı bağımsızlık savaşı veren Habeşistan’a gönüllü giden bir diğer serdengeçtiydi.

 

GÖNÜLLÜ ÇÖLLERE DÜŞTÜ

 

Ömer, Anadolu’nun birçok şehrini gezerek derviş edasıyla halka meclisi ve meşrutiyeti anlatan sohbetler vermiştir. 1911 de İtalya Traplusgarp’a ( Libya) saldırınca gönüllü çöllere düşen Ömer Naci, Mustafa Kemal’le, Enver Paşa’yla, Yakup Cemil’le ve daha nice isimsiz kahramanla dünyaya meydan okumuş ve ölümle alay ederek Libya çöllerinde vuruşmuştur. I. Dünya Savaşı’nda Mezopotamya’da görevlendirilen, Teşkilat-ı Mahsusa’nın bir neferi olarak İran’a giden Ömer, burada Azeri Türklerini ayaklandırmak, Rus ve İran güçlerine Osmanlı’nın daha ölmediğini göstermek için mücadele vermiştir. Savaş sırasında, Urumiye’de Ruslara kan kusturmuş Bahtiyar aşiretini İngilizlere karşı ayaklandırmıştır. Zaman zaman canından çok sevdiği devleti tarafından dışlanan, özgürlük sevdalısı bu genç yiğit, 1916 yazında yakalandığı tifüsten dolayı hayata gözlerini yummuş ve Kerkük Türk şehitliğine defnedilmiştir. Hala Kerkük’te o toprakların Türk vatanı olduğunu ispatlayan  mezarında yatmaktadır. Türk gençleri özgürlüğü, meclisi, demokrasiyi ve hepsi  için ölümü göze alma inancını, milyonlarca Türk’ün sürgününden ve yüz binlercesinin ölümünden sorumlu olan Lenin, Stalin ya da Mao öğretilerinden değil, Mustafa Kemal, İsmail Enver ve Ömer Naci gibi yiğitlerin yüreğinden almalıdır. Türk solunun, Türk sağının ya da siyasi çizgisi ne olursa olsun, Türk siyasetinin en büyük eksiği, örneklerinin ve kahramanlarının gayri milli olması ve bu nedenle, istenilen değerleri içselleştirememesi değil midir?.. Selam ve dua ile…

 

    En az 10 karakter gerekli