Beşiktaş enteresan bir takım. Sivas deplasmanından galibiyetle döndü. Aslında çok net bir şey var. Kim ne derse desin, Beşiktaş’ın ilk yarının Beşiktaş’ı  olmadığını görüyoruz. İsteksiz, hevessiz ve görsellikten eser yok bana göre…

Merak ediyorum sakatlananlar nerden bir türlü ayağa kalkamıyor?

Oğuzhan başta gece âlemlerinde Fernandes’in koluna takılıp eğlenceden kendini alamıyor. Hızlı kaptan İbrahim Toraman’ın ise, futbol sahalarında ki çapkınlığını bilmeyen yok. Böyle olunca kendine bakmayan futbolcu tabi sakatlanacak ve sakatlığı uzun sürecek… Gezsinler lafımız yok… Bizim isyanımız, sahada gezmelerine, gezinmelerine… Bu nasıl bir iştir ki, giden bir türlü gelmiyor? Tabi yanlış yine futbolcularda… Sakatlık sonrası yeteri kadar çalışmıyorlar. Eeee gece maçlarından da fırsat kalmıyor… O zaman iyileşme süreci doğal olarak uzuyor. Ki iki haftada takınma dönmesi gereken, doğal olarak birkaç hafta daha rötar yapıyor. Herkes her fırsatta kaleci Mc Gregor’u suçluyor ama Sivas’ta iyi işler yaptı. Lig yarışında şu önemli. Kötü oynadığınız bir maçı kazanıyorsanız bu çok şeye bedel demektir. Beşiktaş bunu başardı ve zirve yarışında çok önemli bir ivme kazandı bana göre. Herkes her fırsatta kaleci McGregor’u suçluyor. Ama Sivas’ta alınan maça imzasını attı. McGregor asıl  dersi hafta içinde  forumsuzluğuna sebep olan saha dışı hatalarını düzelterek  almış. Hatta ders almakla kalmamış İskoçyalı, kritik kurtarışlarla kalecilik dersi de verdi. Yoksa eldivenlerin el değiştirmesi ve Cenk Gönen’e eldivenleri kaptırması an meselesi olmuştu. Bence McGregor seriye bile bağlar gibime geliyor.  Bu arada Samet Aybaba, “Yurtdışında çalışmak istiyorum” demişti. Herhalde hedefindeki lig İngiltere Premier Lig ki, İngiltere’de çalışan teknik adamlar tarzı taktığı kaşkolü güzeldi. Ama “FEDA” sezonunda, Kartal Yuvası’nda satılan kaşkollardan takarak çıkması güzel olmaz mıydı?