Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış ya olsun, kovsunlar; biz de artık şehre taşınırız.!
Yazılarımda pek çok kez dilim döndüğünce yazdım, haykırdım, tabiri caizse avazım çıktığı kadar bağırdım. Bu yazımda son bir kez bazı önemli hakikatleri yazmak istiyorum.
Ben Mart ayında yapılacak yerel seçimlere “Siyasi Kıyamet Seçimleri “ adını koydum. Muhalefet ki bunun içinde CHP, HDP, Feto, Daeş, ABD, İsrail… Velhasıl Tayyip Erdoğan ve AK Parti’ye düşman olan her kesim var, işte bu seçimler, hepsinin var olma yâda yok olması söz konusu olan bir seçimdir. Diğer yandan da Allah korusun Cumhur ittifakının da toplamda %49,9 oy alması durumunda Muhalefetin Cumhurbaşkanlığının meşrutiyetini sorgulayacağı ve pek muhtemel erken seçim isteyeceği bir durum olacaktır. Bu durumu MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli de Cumhur ittifakı olarak 24 Haziran seçimlerde aldığımız toplam oydan aşağı oy almamalıyız diyerek, teyit etmiştir.
Anketler iyi ise bu yazıyı çöpe at, okuma
Değerli büyüğüm, kıymetli dava arkadaşım, sevgili kardeşim,
Elindeki son anketler ve beklentilerin iyi ise lütfen bu yazıyı hiç okuma ve derhal çöpe at. Ama eğer yazıyı okumaya devam ediyorsan lütfen o halde zaman varken gereğini yap.
Bazı yazarlar önümüzdeki yerel seçimlerin önemini vurgularken bir takım korku ve endişelerini de dile getiriyorlar.
İşte bazı örnekler:
Linklerini verdiğim bütün bu yazıların mutlaka okunmasını öneriyorum.
Örneğin Süleyman Özışık, AK Parti içinde bir oy kaybını görmüş olacak ki haklı olarak uyarıyor:
“Bizim mahallenin kızgın kesimi oluşturulmak istenen bu tabloyu, oluşturulmak istenen bu kıyamet çatlağını görmesine rağmen “Ben bu seçimde AK Parti’yi cezalandıracağım” diye intikam yeminleri ediyor.
Sebep? Emeklilikte yaşa takılanlardanmış, ekonomik durumu bozulmuşmuş, çarşı pazar ateş pahasıymış, AK Parti’nin adaylarını beğenmiyormuş falan…
“Bak birader. Aylardır AK Parti’nin aday gösterdiği bazı isimleri eleştiriyorum. Ama karşındaki partinin gösterdiği en iyi aday, benim kıyasıya eleştirdiğim adayların dahi tırnağı etmez. Sen kendi bindiğin dalı kesmekle yetinmiyor, âdeta kendi kafana sıkmak istiyorsun” diyorum.”
Yanlış anladıysam hakları helal etsinler. Başta Süleyman Özışık ve bazı yazarlar, evet AK Parti’deki bazı hataları kabul ediyorlar ama CHP’nin HDP ile birlikte hareket ederek çok daha büyük ve affedilmez hatalar yaptığını söyleyerek AK Partinin desteklenmesini istiyorlar.
Evet, CHP çok büyük hatalar yaptı. İyi ki de yaptı. Gerçek yüzlerini gördük. Mesela AK Parti için zor bir bölge olan İzmir’de bile paramparça oldular. Bu yüzden pek çok CHP’li partisine oy vermeyecek ya da oy kullanmaya gitmeyecek. Ben AK Parti içinde de bazı küskünlerin oy kullanmayarak tepki gösterebileceklerini düşünüyorum. Bu seçimlerde oy kullanma oranı genel olarak çok düşük olabilir.
Liyakat ve Bereket seçim öncesi, sadakat ise seçimi kazandıktan sonra çok daha fazla işe yarar
Bu seçimlerde CHP’nin kabul edilemez hatası olan HDP ve dolayısıyla PKK ile ittifak yapması onlara çok zarar verebilir. Bu tabiri caizse adeta bir çuvaldızdır. Ama keşke içimizdeki küskünlerimize neden olan şeyler olmasaydı, mesela bazı adaylarda sadece sadakat yerine liyakat ve artı katma değerli şahsi oy potansiyelleri olsaydı, ahde vefa olup partinin eski dava ortakları dediğimiz insanlar kazanılsaydı. Bakın size ilginç bir tespit yapayım. Sadakat çok önemli ve aranan bir özelliktir. Ancak sadakate seçimi kazandıktan sonra daha çok ihtiyacınız olur. Yani önce seçimi kazanmak gerekir. Onun için de liyakatli ve oy getirecek doğru adaylara ihtiyaç duyarsınız. Sadakatli bir aday seçimi kaybedince ne anlamı olabilir ki? Keşke bazı yerlerde Demografik yapıya göre adaylar belirlenseydi. Mesela İzmir ve İstanbul’da Balkan kökenliler bu seçimde çok önemliydiler. Keşke defalarca eksik olduğunu söylediğimiz kurumsal hafıza kaydedilse ve ondan istifade edilseydi. Kıyamet seçim dediğimiz bu son derece önemli seçimde CHP’nin ısrarla, istemiyorum diyerek büyük hatalar yaptığı ve bize hediye etmek istediği başta İzmir olmak üzere bazı belediyeleri güle oynaya alsaydık yani iğneyi kendimize biraz dokundursaydık fena mı olurdu?
Olsun bakalım bunda da bir hayır vardır. Biz yine sıkı bir şekilde çalışıp bu seçimleri almak için gerekeni yapacağız. Ama daha zaman varken, iğnenin ucunu biraz dokundurup, küskünlerimizi kazansak, ahde vefayı hatırlasak, meclis üyelerini sadece sadakatle değil liyakat ve demografik yapıya göre seçsek, sadece projelerin kazanmak için yetmediğini ayrıca samimiyetin de mutlaka gerektiğini bilsek, istişareye önem versek fena mı olur.
* RİFAT SAİT
24.Dönem AK Parti İzmir milletvekili (http://www.akparti.org.tr/tbmm/ozgecmis/23653 )
Balkan Günlüğü Gazetesi Başyazarı (www.balkangunlugu.com )
İzmir ATİK İstişare Konseyi Başkanı (http://www.izmir.atikuemp.com/btkb.php?bl=2 )
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı (http://www.basam.org.tr/ )
Mail: rifatsait@gmail.com
Linkedin: www.linkedin.com/in/rifat-sait-b54b0980/ Twitter https://twitter.com/saitrifat
Facebook : www.facebook.com/rifat.sait İnstagram : https://www.instagram.com/rifat.sait/
HABERLER
21 saat önceHABERLER
21 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce
Yazıkki balkan insanları açık ve net dikkate alınmamış bu camiada sabır taşmıştır.adaylarda dikkate alınmamıştır.mevcut gösterilen kadrolar arasında metal yorgunları halen ön planda durmakta ısrar edip hizmete zarar vermekteler bu durumlar değerlenmediğinden sıkıntı yaratabilir.tepki gösterip kızgınlıklarını bazı yerlerde gösterebilirler.
Inşallah şehrimize Sayın Zeybekçi başkanlık eder de bizi refaha kavuşturur