Gelin bugün sizlerle, Orta Afrika’ya bir yolculuk yapalım. Dünya gündeminin belki de en alt sıralarında yer alan bir ülkeye misafir olalım, yaşananları yakından öğrenelim. Çoğumuzun bilmediği ve hatta haritada da bile bulmakta zorlandığı bu sıkıntılı ülke, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde bulunan başkent Bangiu. Burada yaşayan insanların bir tek suçları var. Müslüman olmak…
Müslüman olmak diyorum. Çünkü yaşananlara baktığımızda, soy kırımın hız kesmeden sürdüğü Bangiu’da sergilenen vahşete hedef olan, bir avuç Müslüman Afrikalı. Bu insanlardan ne istiyorlar? Aslında bugün Bangiu’da yaşanan vahşeti, insanlık tarihinin her döneminde görmek mümkün. Her gün dünyanın her köşesinde sahneye konan veya konmaya çalışılan bir senaryo bulunuyor. Biri bitmeden diğeri sırada bekliyor. Ne büyük tesadüftür ki bu senaryonun her zaman aktörleri Müslümanlardan seçiliyor. Herkesi yeni filme, Bangiu’ya davet ediyorum… Yaklaşık beş milyonluk bir nüfusa sahip olan Bangiu’da halk, üç ayrı gruba ayrılmış durumda. Bunlar Yamyamlık geleneğini sürdüren Anti-Balakalar, Orta Afrika askeri güçleri ve savunmasız Müslümanlar. Bu iki grup arasında kalan Müslümanlar, canlarını demiyorum. Vücutlarını bu yamyam grupların ellerinden kurtarmaya çalışıyorlar.
ANTİ-BALAKALAR
Ne utanılasıdır ki, vahşi doğada bile aynı cins hayvanlar birbirlerine zarar vermez, birbirlerini yemezler. Anti-Balaka’lar bu hareketleriyle bunun aksini göstererek bir istisna oluşturuyorlar. Devlet yönetimini ele geçirme girişiminden başarısızlıkla çıkan bu grup, her gün Müslümanlara saldırıyor. Bunlar pusuya yatıp, Müslümanların en zayıf ve en savunmasız olanlarını öldürüp, bedenlerini ya yemek için ya da kendileri gibi canilere pazar yerinde satmak için parçalıyorlar. Bütün bunları dünyanın gözleri önünde, yabancı ülkelerin kameraları önünde yapıyorlar. Bu caniler, hayvani duygularla, Müslümanların etlerinin daha iyi olduğunu, çünkü Müslümanların daha zeki olduklarını söyleyecek kadar aşağılık hale geliyorlar. Yapılan bu sapkınlıklar insan zekâsının sınırlarını aşıyor. Cana kast etmeyi alışkanlık haline getiren bu nasipsizler, ülkenin batı bölgesindeki Müslüman nüfusu, etnik ve dini “temizlik” yöntemiyle önemli bir oranda yerlerinden ettiler. Sığır sürülerini, evlerini, mallarını olmak üzere, Müslümanların tüm varlıklarını yağmaladılar. Tüm ibadet yerlerini yakıp yıkıp, buraları had safhada içki tüketilen barlar haline getirdiler. Bölgedeki güvenliği ise, “dikkatinizi çekerim” ülkede 1600 askeri bulunan Fransa ve çoğunluğu Hıristiyanlardan oluşan Afrika Birliği askerleri sağlıyor. Peki yaşananlara karşı dünya ne diyor? Dünya, Birleşmiş Milletlerin bölgeden verdiği haberleri dinlemekle yetiniyor. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA)’dan yapılan açıklamaya göre, Bangui’de son iki haftada göç edenlerin sayısının 400 bine yaklaştı. Havaalanına sığınan yüz bin kişi bu göçlerin dışında. Beş milyon kadar olan ülkenin nüfusunun beşte biri, yani bir milyona yakın insan evlerinden olmuş durumda. Geriye kalan insanların iki milyondan fazlası da acil yardıma muhtaç. Hıristiyan çetelerinin saldırısı sonucu, binden fazla insan da katledildi. Tüm bu yaşananlar ve bundan sonra da yaşanacaklar Dünya’da zulmün tek hedefinin “İslam” olduğunu gösteriyor. Allah bizleri korusun…
ARAŞTIRMA-İNCELEME
4 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
6 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
6 gün önceHABERLER
8 gün önceHABERLER
13 gün önce