Paris Antlaşması Yunanistan’da büyük bir memnuniyetle karşılanır. Atina’da günler süren şaşalı gösteriler birbirini izler. Hatta Yunan uçakları On iki Ada üzerinde uçarak Yunan bayraklarını adalar üzerine atar. Tüm Yunanistan’ da adeta bir bayram havası yaşanmaktadır artık. Dönemin Yunan Başbakanı Çaldaris, gelişmeler üzerine Paris’teki 4 dışişleri bakanına birer telgraf göndererek, adaların kendilerine terk edilmesinden duydukları minnet ve şükranlarını sunar. Otuz- kırk yıllık zaman diliminde Alman işgalinden İngiliz işgaline oradan da İtalyan işgaline konu olan On iki Ada şimdide üzerinde çok eskiden beri yaşayan halklardan birinin de Rumlar olmasının dışında hiçbir bağı bulunmayan Yunanistan’a terk edilmiştir. Her işgalci güç adalar üzerinde yaşayan Müslüman Türk halkına çeşitli eza ve cefa çektirirler. Unutulan soydaşlarımız bu kısa süreçte üç dört kez sahip değiştiren adada İsa’ya mı? Musa’ya mı? Yaranacaklarını bir türlü kestiremezler. Bu süreç özlerinden çok şeyi de beraberinde alıp götürür. Peki, böylesi önemli gelişmeler olurken biz neredeydik. Genç Türkiye Cumhuriyetinin basiretli yöneticileri uyuyor muydu? Ülkemizin burnunun dibinde ve bekamız için oldukça stratejik konumda bulunan adalar için bunlar yaşanırken, bizde neler oluyordu? Hadi gelin biraz da bizimkiler ne yapmış ona bir bakalım.
YÜNANİSTAN’IN YÜZ YILLIK AMACI
İkinci Dünya Savaşı öncesi ve esnasında büyük devletlerin Türkiye’ye verdiği sıkıntılardan ötürü, adaların zayıf Yunanistan’a bırakılması o günün ülkemiz yöneticilerinde olumsuz bir hava uyandırmadı. Bilakis gelişen olaylardan dolayı duyulan hoşnutluk havası hâkimdi. Kararı ayakta alkışlayanlar bile olmuştu. Nitekim İtalyan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından sonra, Rodos, İstanköy ve On iki Ada’daki İngiliz askerî yönetimi 1 Nisan 1947’de yerini Yunan askerî yönetimine bırakır. Antlaşmanın onayını müteakip Yunanistan bu adaları “On İki Ada / “Dodecanese” adını verdiği yönetim biçimiyle kendi topraklarına katar. Yunanistan’ın yüzyıllık amacı tek bir mermi atmadan, güçlü sahiplerinin yardımlarıyla gerçekleşmişti. Asırlardır adaların sahibi ve sırasıyla İngiliz, Alman ya da İtalyan tebaası olarak yaşamış olan sahipsiz ve unutulan soydaşlarımız, yeniden tâbiiyet değiştirmek ya da öz topraklarını bırakmak gibi biri diğerinden daha vahim sonuçlara varan bir yol kavşağına gelmiş bulunurlar. O günlerden bugünlere adalarda unuttuğumuz soydaşlarımız gelenek, görenek ve inanç bağlamında birçok değerini ve bir o kadar önemli olan dillerini kaybetmekle yüz yüze gelmişlerdir. İşin garibi Ulu Önder Atatürk’ten sonra onların haklarını savunacak tek bir babayiğit çıkmamıştır. Zira Atatürk, daha Lozan antlaşmasında konunun önemine dikkat çekmişti. Lozan’a gidecek olan heyete önemli gördüğü hususları 12 madde halinde bildirmişti. Bu maddelerden biri de Ege denizinde Türkiye’ye yakın olan adaların, güvenlik açısından ülkemize bırakılmalarının mutlak sağlanması olmuştu. Türkiye’de kalması için çaba gösterilecek adaların başında On iki Ada’nın geldiği açıktı. Buna rağmen, İsmet İnönü ve Recep Peker tarafından takınılan muhalif ve anlamsız tavırla olağan üstü bir fırsat kaçırılmıştır. Atatürk’ün Ülküleri de vefatından sonra İsmet İnönü eliyle rafa kaldırılmış olur.
İLGİNÇ MAKALELER
Yaşananlara dair o günkü basınımızda yer alan bazı anekdotlara yer vermek istiyorum yazımın bu bölümünde. O günlerin Yeni Asır’ı gelişmeleri “Paris Konferansı Dün Mesut Bir Sürprizle Karşılaştı. On iki Adalar Meselesi Halledildi” başlığıyla verdi. Haber gazetesinin, 1 Temmuz ki sayısında da H.Cahit Yalçın “On İki Ada” başlıklı makalesinde, bu hoşnutluğa katılır ve “Bundan 25 yıl önce On İki Ada’nın Yunanistan’a verilmesi söz konusu olsaydı Türkiye’de büyük fırtına kopardı. Bugün ise fırtına değil memnuniyet dalgalanıyor…” diyordu. Yine 14 Temmuz’daki bir başka yazısında da “… Türk-Yunan milletleri arasında birbirlerini anlamaktan ve tecrübeden geçirmekten doğmuş hakiki bir dostluk hüküm sürmektedir. Yunanistan’la siyasî ve iktisadî bütün menfaatlerimiz müşterektir. Bundan dolayı On İki Ada’nın Yunanistan’a terki, Türkiye’de ancak memnuniyet uyandırmıştır.” ifadeleri yer almıştır.
BALKAN YEMEKLERİ
1 gün önceHABERLER
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024