Sayın okurlarımız; bu günkü yazımızda size Makedonya hakkında bazı tarihsel bilgiler aktarmak istiyorum. Aşağıdaki bilgileri, Manastır Askeri İdadisi’nde Atatürk’ün de hocası olan tarihçi Binbaşı Tevfik Bey’in, Makedonca’ya çevrilmiş 1911 tarihli kitabından aktarıyorum. Manastır kenti şimdiki adı Bitola 1382 yılında Birinci Murat Han (4. Padişah) zamanında Timurtaş Bey’in kumanda ettiği birlik tarafından savaşmadan teslim alınmış ve Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1385 yılında ise Manastır’ın 73 kilometre kuzeyinde bulunan Ohri fethedilmiştir. O tarihte Manastır’ın adı Kriva Vodenitsa’dır. (Eğri Değirmen) Osmanlı ise bu kente Kiliselerin çokluğu nedeniyle Manastır adını vermiştir. Manastır, 1831 yılından 1912 yılına (Yani Osmanlı egemenliğinin sonuna kadar) Rumeli’nin başkenti ve Üçüncü Ordu Komutanlığı’nın merkezi’dir. Manastır’da 13 adet konsolosluk vardır. Bu yüzden Manastır’a Makedonlar, “Gradot Na Konzulite” yani “Konsolosluklar şehri ” derler. Üçüncü Ordu komutanlarından biri olan merhum Müşir İbrahim Paşa’nın kızı Feride Hanım benim büyükannemdir. Yani Paşa benim büyük dedemdir. Müşir İbrahim Paşa’nın bende bir fotoğrafı da mevcuttur. Kendisi Üçüncü Ordu Komutanlığı’na hayli ileri bir yaşta tayin edilmiş olup Plevne Savaşı’nda Gazi Osman Paşa’nın birinci yardımcısıdır. Ancak babam ve annem arasında yaş farkı olduğu için, annem babamla evlendiğinde Feride Hanım hayatta değilmiş. Manastır Via İgnatia yani İpek Yolu üzerinde olduğu için cazip bir ticaret merkezidir ve bu yüzden birçok kez yağmalanmıştır. 1382 yılında Sırp Çarı Duşan’ın hâkimiyetindedir. Timurtaş Bey, ordusuyla Manastır’ın kuzeyine gelmiş ve Manastır’ın kuzeyinde bugünkü Sv. Nedela Kilisesi’nin bulunduğu yerde ordugâhını kurmuştur. Bundan tedirgin olan Manastır halkı, Osmanlı’nın şehri alacağını bildiği için, kentin Papazları aracılığıyla, Timurtaş Bey’e elçi olarak ellerinde sepetler ve bu sepetlerde şarap ve yiyecekler bulunan 10 kadar genç kızı göndererek, şehrin yağmalanıp yıkılmamasını rica etmişlerdir. Timurtaş Bey; bu kızlar aracılığıyla papazlara haber gönderir ” Kimsenin kılına dokunulmayacaktır” diye. Ayrıca bu kızların sepetlerine de 10’ar adet altın koyar. Ancak hava kararmak üzeredir. Timurtaş Bey tedbirlidir. Bu kızların güvenliğini düşünerek, onların orada gecelemelerine karar verir. Bu meyanda ise kızlar için o gece 3 çadır tahsis eder ve çadırlara nöbetçi olarak güvendiği 10 kadar yeniçeri askerini görevlendirir. Tedirgin olan Manastır halkı o geceyi uykusuz geçirir, ancak sabahın erken saatlerinde bu genç kızların sağ salim ve memnun bir şekilde dönmeleri üzerine Manastır Halkı, kenti Osmanlı ‘ya direnmeden teslim etmiştir. Osmanlı’nın gelişiyle kent imar edilmiş, el sanatları geliştirilmiş, susam, tütün, pirinç ve pamuk tarımına başlanmıştır. Osmanlı’nın o büyük gücüyle Ohri’yi 3 yıl sonra ve Manastır’a sadece 170 kilometre uzaklıkta bulunan Üsküp’ü tam 10 yıl sonra 1392 yılında Sultan Yıldırım Beyazıt Han tarafından fethetmesinin nedeni elbette anlaşılmaktadır. Osmanlı bu yerleri kan dökmeden ve ikna yoluyla fethetmeyi tercih etmiştir.
1400 TAŞINMAZ ESER
Osmanlı’nın Manastır’da 530 yıl Ohri’de 527 yıl ve Üsküp’te ise 520 yıl süren hâkimiyeti sırasında, şu an için 25 bin metre kare büyüklüğünde olan bu küçücük Balkan ülkesinden Birinci Balkan Savaşı’nın kaybedilmesiyle, 1912 yılı Kasım Ayı sonunda ayrılırken 1400 dolayında taşınmaz eser bırakmıştır. Bu yapılar; İdari Binalar-Hanlar-Hamamlar-Köprüler-Medreseler-Çarşılar-Bedestenler-Camiler-Türbeler-Çeşmeler-Şadırvanlar, İmaretler-Hastaneler v.s. taşınmazlardan ibarettir. Bu gün için ise bu yapıların takriben 237 si ayaktadır.
Osmanlı Padişahlarından, Yıldırım Beyazıt Han, Fatih Sultan Mehmet ve Beşinci Mehmet unvanıyla Sultan Reşat, Makedonya’ya gelmiştir. Sultan Reşat’ın 1911 yılındaki Manastır ziyaretinde ikamet ettiği rezidans, bugünkü Sveti Kliment Üniversitesi’nin Rektörlük Binası’dır. Sultan Reşat’ın bu ziyareti Balkanlar’da Sinema Kamerası (İngiltere’de satın alınan Bioscop marka) kullanan Manaki kardeşler tarafından elbette sessiz olarak çekilmiştir. Elde kalan ve 17 dakikalık bu kaydın bir kopyası Makedon makamlarınca, ülkemize verilmiştir. Üsküp için Büyük Şairimiz Yahya Kemal Beyatlı ” Kaybolan Şehir” adlı şiirindeki ilk mısrası aşağıdaki gibidir.
” Üsküp ki Yıldırım Beyazıt Han diyarıdır
Evlad-ı Fatihan onun yadigârıdır”
Bilindiği gibi Yahya Kemal Beyatlı 1884 yılında Üsküp’te doğmuş ve 1902 yılında 18 yaşındayken ailesiyle İstanbul’a göç etmiştir.
BALKAN YEMEKLERİ
16 saat önceHABERLER
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024