BURSA’da Prof. Dr. Haluk Ertürk, halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen ‘glokom’un tedavi edilmez ise görme kaybına neden olduğunu söyledi.
Dünyanın en sinsi göz hastalıkları arasında 2’nci sırada bulunan, halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen ‘glokom’ ancak son evrelerde fark edilebiliyor. Teşhis ve tedavide gecikilmesi durumunda ciddi görme kaybına yol açan hastalık, kalıcı körlüğe de sebep olabiliyor.
Hastalığa dikkat çekmek amacıyla, Dünya Glokom Birliği tarafından her yıl Mart ayının 2’nci haftası, ‘Glokom Haftası’ olarak ilan edildi. Göz Nurunu Koruma Vakfı Yıldırım Göz Merkezi’nde görevli Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Haluk Ertürk, yaklaşan Glokom Haftası öncesinde uyarılarda bulunarak, her yaş grubunun glokom hastalığına karşı dikkatli olması gerektiğini belirtti.’ÇOK SİNSİ BİR HASTALIK’Kişinin göz tansiyonu olup olmadığını ancak uzmanların yaptığı tahlillerle belli olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Haluk Ertürk, “Çok sinsi bir hastalıktır. Kişinin gözünün tolere edebileceğinden daha yüksek olan göz içi basıncının, görme sinirinde ve görme alanında yaptığı hasardır. Rakamsal veriyle teşhis koymak hatadır. Kimine göre bazı basınçlar, normal sınırdadır. Bazılarına göre ise hastalıklı olabilir. Asıl önemli olan görme sinirinde bu hastalığın bir belirti verip vermediğidir. Teşhisi bu şekilde konur. Ailevi bir geçiş de gösterebilir. Göz yapısına da bağlıdır. Ailesinde olanların dikkat etmesi gerekir” dedi.’TEŞHİS KESİNLEŞTİKTEN SONRA TEDAVİ BAŞLAR’Hastalığın tanısından sonraki tedavi sürecini de anlatan Ertürk, “Teşhis doğruysa, görmenin analizleri yapılır. Kornea kalınlığı ile göz içi basınç ölçülür. Gerekirse görme alanı yapılır. Teşhis kesinleştikten sonra genellikle ilk tedaviye ilaçla başlanır. Yurt dışında olan tüm ilaçlar ülkemizde de var. Tekli, ikili, üçlü veya dörtlü ilaçlar kullanılarak, göz içi basıncı, görme sinirinin tolere edilebileceği bir hale getirilebilir. İlaçlar, etki ettiği sürece bu devam eder. İlaçlar etki etmediği zaman ise cerrahi müdahale gerekir” ifadelerini kullandı.’GECİKME GÖRME BOZUKLUĞUNA YOL AÇAR’Göz tansiyonuna karşı verilen ilaçların düzenli kullanılması gerektiğini hatırlatan Ertürk, aksi takdirde görme bozukluğunun kalıcı hale geleceğini söyledi. Hastaların en büyük sorunlarının unutkanlık olduğunu kaydeden Ertürk, “İlaçlarımızın düzenli kullanılması gerekir. Muntazam kullanılmayan, tedavisine özen göstermeyen kişilerde veya hastalığının farkında olmayanlarda görme kaybı, sinsice ilerler. Önce görme alanı daralır. Bir borudan bakıyormuş kadar küçük bir alandan görmeye başlar. Görmesi güzeldir; ama çevresel görüşü yoktur. Sonunda oda biter. Maalesef geri dönüşü olmayan bir görme bozukluğu ortaya çıkar” diye konuştu.’GÖZ VE BAŞ AĞRISI GİBİ HASTALIKLARA SEBEP OLUR’Hastalığın, ilerleyen evrelerde baş ağrısı, mide bulantısı gibi çeşitli rahatsızlıklara sebebiyet verebileceğini dile getiren Ertürk, “Göz tansiyonunun rakamsal değeri çok yüksek seviyelere çıkarsa, gözde ağrı meydana gelecektir. Bir de dar açılı göz tansiyonu dediğimiz tipler de şiddetli baş ağrısı, göz ağrısı, mide bulantısı, kusma gibi krizlerle ortaya çıkar. Dar açılı kişi uzun süre loş ortamda veya karanlıkta kalırsa, kriz tablosu oluşur. Göz tansiyonu, tedavi edilmezse, mutlak sonuç görmezliktir. Görmeyen bir göz, geri dönüşümü olmayan bir durumdur” dedi.’BEBEKLİTEKİ BELİRTİLERİNE DİKKAT EDİN’
Göz tansiyonunun çoğunlukla yaşlı kişilerde görüldüğünü belirten Ertürk, yeni doğan bebeklerde de göz tansiyonu olabileceğini hatırlattı. Bebeklerde göz tansiyonunun erken tanısının konulmasının öneminden bahseden Ertürk, “Burada bir bebekten bahsediyoruz. Bunun, çok erken tanısının konması lazım. Yoksa birkaç ay içerisinde o bebeğin, görme sinirleri harap olur, bebeklik yaşında gözlerini kaybetmesi söz konusu olabilir. Doğuştan göz tansiyonunun çok önemli belirtileri vardır. Bunlardan en önemlisi, normalden büyük gözdür. Karşıdan baktığınız zaman, görmüş olduğunuz renkli tabakanın çapının bebeklerde daha fazla olduğu dikkat çeker. Bazılarında, saat camı gibi olan kornea tabakası bulanıktır. Çocuklar için çok önemlidir. ‘Büyük gözlü çocuğum doğdu’ demek yerine, ‘Acaba bu çocukta bir göz hastalığı mı var?’ diyerek bir göz doktoruna göstermekte fayda var. Gençlerde göz tansiyonu daha seyrektir. Genellikle ileri yaş grubunun hastalığıdır” bilgisini verdi.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Semih ŞAHİN
Haberler.com
HABERLER
4 gün önceHABERLER
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
7 gün önceKÖŞE YAZARLARI
12 gün önceKÖŞE YAZARLARI
18 gün önce