İZMİR Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, nisan ve mayıs aylarında gözüken müsilajın eylül- ekimde de görülebileceğini belirtti. Müsilaja neden olan fitoplanktonların bu aylarda uygun ortamı bulduğunu kaydeden Yaşar, nisan ve mayıs ayları kadar etkili olmayacağını söyledi.
Marmara Denizi’ni aylardır etkisi altına alan müsilaj, deniz yaşamını olumsuz etkiledi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca ‘Marmara Denizi Eylem Planı’ kapsamında başlatılan yoğun temizlik çalışması ise sürüyor. DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, eylül ve ekim aylarında da müsilajın etkili olabileceğini belirtti. Müsilaja neden olan fitoplanktonların bu aylarda uygun ortamı bulduğunu belirten Prof. Dr. Yaşar, “Son dönem müsilajda çok ciddi bir azalış var. Bu durumu zaten bekliyorduk. Müsilaj dediğimiz olay. Fitoplankton patlamalarıyla ortaya çıkıyor. En çok nisan ve mayıs ayında gerçekleşir bu olay. Haziran ayından itibaren bu durum yavaşlar, eylül ayına kadar. Nisan ve mayıs ayları kadar şiddetli olmasa da eylül ve ekim aylarında da hafif olarak plankton patlamaları yaşanır” dedi.
‘EYLÜLDE TABAKA TEKRAR OLUŞUR’Denizlerin kirletilmesinin müsilajın temel nedeni olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yaşar, “Denizlere foseptik gibi davranıyoruz. Bu nedenle müsilajdan kurtulmamız çok zor çünkü her ısınmada müsilaj patlayacaktır. Hazırlıklı olalım. Şu an ortamdaki azot fosfor olayı bitti. Ortam dengelendi. Deniz suyu yukarıdan aşağı kış aylarında homojenleşir. Nisan ayında su ısındığı için yukarıda bir tabaka oluşur. İşte bu tabakada oluyor her ne oluyorsa. Mayıstan sonra tekrar su homojenleşmeye başlar. Yüzeydeki tabaka incelir. Eylül ayında bu tabaka tekrar oluşur. Bu her sene oluşur. Müsilajdan kurtulmak bu kadar kolay değil. Nüfusun 4’te 1’i neredeyse orada. Sanayinin büyük bölümü orada. Termik, doğal gaz çevrim santralleri ile petrokimya tesisleri orada. Bütün bu durumlar Marmara’yı gıda zenginliği açısından zengin ortam haline getiriyor. Soğutma suları da etkiliyor. Bu fabrikalar, soğutmak için denizden soğuk suyu alıp sıcak suyu veriyor. Çok ciddi anlamda ekosistem değişiyor. Bütün bunların önüne geçebilmek kolay değil” diye konuştu. Önlemler için yapılması gerekenleri de anlatan Prof. Dr. Yaşar, “Mutlaka süspanse etmek durumundayız arıtmaları. Bir an önce biyolojik arıtmaya geçilmeli. Trakya mesela; 2 bin 400’e yakın fabrika bulunuyor. Yer altı sularını kullanıyorlar. Bunların doğuya, suyun olduğu yere götürmek gerekiyor çünkü yer altındaki suları kullanıyorlar. Nehirleri kirletiyor bu fabrikalar. Bu kirlenen su ise Marmara’ya geliyor” dedi.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Kadir Özen
Haberler.com
BALKAN YEMEKLERİ
18 saat önceHABERLER
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024