DOLAR 34,5409 0.17%
EURO 36,0426 -0.55%
ALTIN 3.007,171,54
BITCOIN 34226561.13868%
İzmir
18°

PARÇALI BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Putin, jeopolitik yakınlaşmayı sürdürmek üzere Çin’i ziyaret edecek
199 okunma

Putin, jeopolitik yakınlaşmayı sürdürmek üzere Çin’i ziyaret edecek

ABONE OL
16/05/2024 04:20
Putin, jeopolitik yakınlaşmayı sürdürmek üzere Çin’i ziyaret edecek
0

BEĞENDİM

ABONE OL

PEKIN (AA) – Rus lider yeniden devlet başkanı seçilmesinden sonra ilk yurt dışı ziyaretini, 16-17 Mayıs tarihlerinde Çin’e yapacak. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping de geçen yıl devlet başkanlığında yeni döneme başlamasının ardından ilk yurt dışı ziyareti için Rusya’yı tercih etmişti.

Putin’in ziyareti, uluslararası ve bölgesel gerilimlerin arttığı bir dönemde, iki ülke arasında “kapsamlı stratejik ortaklık koordinasyonu” olarak tanımlanan jeopolitik yakınlaşmayı güçlendirmeyi amaçlıyor ancak Batı’nın Ukrayna Savaşı nedeniyle uyguladığı ekonomik ve mali yaptırımların Çin şirketlerine kadar uzanması, ekonomik işbirliğinin hangi yollarla sürdürüleceği konusunda soru işaretleri oluşturuyor.

Putin, en son 7 ay önce, Ekim 2023’te Pekin’de düzenlenen 3. Kuşak ve Yol Forumu’na katılmak üzere Çin’i ziyaret etmişti. Bu, Rus liderin, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasının ardından Çin’e yaptığı ilk ziyaret olmuştu.

“Çok kutuplu dünya düzenine katkı sağlıyoruz”

Rusya Devlet Başkanı, ziyareti öncesinde Çin ajansı Xinhua’ya verdiği yazılı mülakatta, Rusya ve Çin’in ekonomik işbirliğini ve dış politika koordinasyonunu geliştirmesinin, iki ülkenin kalkınması ve refahının yanı sıra “adil ve çok kutuplu bir dünyanın” inşasına katkı sağlayacağını vurguladı.

Putin, “Daha geniş anlamda eşit ve karşılıklı faydaya dayalı ekonomik ve insani işbirliğini geliştirerek Rusya ve Çin’in kalkınma ve refahına, dış politikada koordinasyonumuzu güçlendirerek de adil bir çok kutuplu dünya düzenine katkı sağlıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Ekonomik ve ticari işbirliğinin son yıllarda büyük gelişme gösterdiğini, iki ülke arasındaki ticaret hacminin son 5 yılda ikiye katlandığını, Çin’in 13 yıldır Rusya’nın en büyük ticari ortağı konumunda olduğunu ifade eden Putin, bunun, “dış zorluklara ve krizlere karşı bağışıklığa” işaret ettiğini belirtti.

Rus lider, Rusya ve Çin’in enerji alanında büyük ölçekli yeni projelerle stratejik işbirliğini geliştirdiğini, iki ülke şirketlerinin para alışverişlerinin yüzde 90’ını yerel para birimlerinden gerçekleştirdiğini kaydetti.

“Batı’nın düzen empoze etme girişimine karşı çıkıyoruz”

Rusya ve Çin’in uluslararası alanda kilit sorunlarda aynı veya benzer yaklaşımlara sahip olduğunu vurgulayan Putin, “Rusya ve Çin, Batı’nın yalanlara ve iki yüzlülüğe, kimin yaptığı belli olmayan mitik kurallara dayalı bir düzeni empoze etme girişimine karşı çıkıyor.” ifadesini kullandı.

Putin, Rusya ve Çin’in öncülük ettiği Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS Topluluğu gibi çok taraflı mekanizmaların “Küresel Güney” ülkelerini birleştirdiğini vurgulayarak, “Rusya ve Çin’in aktif katılımı, Batı’dan bağımsız çok taraflı örgütlerin ve organizasyonların başarısını sağlıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Rus lider, Ukrayna krizinin siyasi çözümüne ilişkin Çin’in getirdiği önerilerin, Pekin’in krizin kökenini ve küresel jeopolitik etkisinin farkında olduğunu gösterdiğini ve Çin’in durumu istikrara kavuşturmaya yönelik samimi arzusunu yansıttığını ifade etti.

Rusya’nın “Soğuk Savaş mantığının” reddedilmesi, güvenliğin bölünmezliği, uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler Şartı’na bütünlük içinde uyulması konusunda Çin ile hemfikir olduğunu vurgulayan Putin, “Biz hiçbir zaman müzakereyi reddetmedik, çatışmaya kapsamlı, sürdürülebilir ve adil çözüm bulmayı istiyoruz. Ukrayna ile diyaloğa hazırız fakat böyle bir müzakere biz dahil çatışmaya dahil olan tüm ülkelerin çıkarlarını hesaba katmalı.” değerlendirmesinde bulundu.

Batı yaptırımları, ekonomik ilişkilere engel

Son bir yılda ABD ve Avrupa’nın, Ukrayna Savaşı nedeniyle yaptırım uyguladığı şirketlere Çinli şirketleri de eklemesi, Rusya ile Çin arasındaki ekonomik işbirliğini olumsuz etkileyebilir.

ABD, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasının ikinci yıl dönümü öncesinde, 23 Şubat’ta, Rusya’ya Ukrayna Savaşı’nda askeri destek sağlayabilecek ürünlerin ticaretini yaptıkları gerekçesiyle 9 Çinli şirketi yaptırım listesine alırken 8 Çinli şirkete ihracat kısıtlamaları getirdi.

Avrupa Birliği de 24 Şubat’ta Rusya’ya yönelik 13’üncü yaptırım paketine ilk kez Çinli şirketleri dahil etti.

Yatırım uygulanan Çinli şirketlerin askeri ve sivil ikili kullanıma sahip ürünleri, Rusya’ya tedarik ederek savaşta yararlanacağı savunma sanayi temelinin güçlendirilmesine katkı sağladıkları iddia ediliyor.

Rusya’ya mali yaptırımlar ikili ticareti de olumsuz etkiliyor. Çin’in Renmin Üniversitesine bağlı Çongyang Mali Çalışmalar Enstitüsünün yayımladığı rapora göre, mart ayı itibarıyla iki ülke şirketleri arasındaki para transferlerinin yüzde 80’i askıya alınmış durumda. Enstitü, Rusya ile ticarete aracılık eden finans kurumlarının ikincil yaptırımlardan etkilenebileceği uyarısında bulunuyor.

Rusya ile ilişkiler, Çin’in küresel siyasetinin köşe taşı

Ukrayna Savaşı’nın yarattığı belirsizliklere rağmen, ABD ile rekabet halindeki Çin, Rusya ile stratejik ortaklığını sürdürmeyi ve geliştirmeyi kritik görüyor.

Çin Devlet Başkanı Şi, martta düzenlenen Ulusal Halk Kongresi’nde yeniden devlet başkanı seçilerek iktidarını üçüncü döneme taşımasının ardından ilk yurt dışı ziyaretini Rusya’ya yapmıştı.

Şi, ziyarette, Putin’e hitaben, “Şu anda dünya yüzyılda bir görülecek bir değişimden geçiyor ve bu değişime biz yön veriyoruz.” ifadelerini kullanmıştı.

Ziyarette iki lider, ilişkilerin yeni bir boyuta yükseltilmesine dair anlayış birliğine varmış, Pekin ile Moskova arasında stratejik işbirliğinin küresel boyutta genişletilmesini vurgulamıştı.

Çin’in Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki tutumu

Çin ile ABD arasında jeostratejik rekabetin ve bölgesel gerilimlerin arttığı bir dönemde başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı, benzer meydan okumalarla karşı karşıya olan Moskova ile Pekin’i yakınlaştırmıştı.

Çin ve Rus liderlerin, savaşın başlamasında hemen önce, 4 Şubat 2022’de, Putin’in Pekin Kış Olimpiyatları için Çin’e yaptığı ziyaretteki görüşmede, “iki ülke arasındaki dostluğun limiti olmadığını” vurgulayan ortak açıklaması, Pekin yönetiminin kısa süre sonra başlayacak savaştan haberdar olduğu ve örtülü onay verdiğinin işareti olarak yorumlanmıştı.

Çin, her ne kadar savaşın ardından Rusya’ya yönelik uluslararası yaptırımlara katılmasa da ABD ve Avrupa ile ekonomik ilişkilerine zarar vermemek için yaptırımların çerçevesine büyük ölçüde uymuştu.

Öte yandan Pekin, yaptırımların Avrupa ile Rusya arasındaki alışverişleri kısıtlamasıyla yön değiştiren ticaretten de kazanç sağlamış, savaşın ardından iki ülke arasındaki ticaret hacminin, özellikle enerji alanında arttığı gözlenmişti.

ABD ve Avrupa, Rusya’ya savaşta silah desteği sağlamaması yönünde Çin’i uyarırken, Pekin doğrudan silah satışı yapmasa da Moskova ile ortak askeri tatbikatlar dahil askeri ve sanayi işbirliğini sürdürmüştü.

Barış önerilerinden arabuluculuğa

Çin, savaşın yıl dönümü olan 24 Şubat 2023’te krizin siyasi çözümü için önerilerini içeren 12 maddelik “tutum belgesi” açıklamış, belgede, gerginliklerin aşamalı azaltılarak ateşkesin sağlanması gerektiği vurgulanmıştı.

Ateşkes önerisi, ABD ve Avrupa Birliği’nin yanı sıra öneriyi fiili durumun resmiyete dökülmesi olarak algılayan Ukrayna tarafından da kabul görmemişti. Kiev yönetimi, bu koşullardaki bir barışın “savaşın dondurulması” anlamına geleceğini dile getirmişti.

Rusya da Çin’in görüşüne önem verdiğini ancak mevcut koşullarda Ukrayna meselesinin çözümünde barış yoluna geçişin sağlanması için gerekli koşulların oluşmadığını bildirmişti.

Devlet Başkanı Şi, marttaki Moskova ziyaretinde Ukrayna sorununa siyasi çözüm çağrısında bulunsa da ziyarette stratejik işbirliğinin küresel boyutta genişletilmesine yapılan vurgu, Çin’in Rusya’ya desteğini sürdürdüğünün işareti olarak yorumlanmıştı.

Şi, Çin’in Avrasya İşlerinden Sorumlu Özel Temsilcisi Li Hui’yi, Rusya, Ukrayna ve diğer ülkelere göndererek bir arabuluculuk zemini arasa da şu ana dek üç tur yürütülen “mekik diplomasisinden” somut sonuç alınabilmiş değil.

“Kapsamlı stratejik koordinasyon ortaklığı”

Çin ve Rusya, ikili ilişkilerini, “yeni dönemde kapsamlı stratejik koordinasyon ortaklığı” olarak tanımlıyor. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin daimi üyesi olan iki ülke, ABD ve Batılı müttefiklerinin ağırlığına karşı küresel sorunlarda çoğu zaman birbirini destekleyen politika tercihlerini ortaya koyuyor.

İki ülke, kuruluşuna öncülük ettikleri Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve BRICS çok taraflı platformlarda da işbirliğini sürdürüyor.

Muhabir: Emre Aytekin

AA

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP