Balkan Seyahatnamesi, Hasan Latif Sarıyüce’nin Balkan gezisini konu alan kitabı. (Etki Yayınları, Ekim 2003, İzmir) 2003 yılında bir turist grubu içinde yer alarak Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya, Arnavutluk ve Kosova’yı gezen Sarıyüce, bu gezi sırasında gördüklerini ve gördükleriyle ilgili izlenimlerini paylaşıyor kitapta. Ben sizlerle burada kitabın Arnavutluk bölümünde anlatılanları paylaşmak istiyorum. Kitabın 44-68. sayfaları Arnavutluk gezisine ve izlenimlerine ayrılmış. Sarıyüce’nin de içinde bulunduğu gezi grubu, Makedonya üzerenden, Quafe Tane kapısından Arnavutluk’a girmiş. Arnavutluk’a ilk defa giren herkesin dikkatini çeken şey, onun da dikkatini çekmiş: koruganlar! Şöyle yazıyor Sarıyüce: “Aman Tanrı’m, bu ne kadar çok korugan. Tepelerin yüzeyi sayılamayacak kadar beton koruganlarla doldurulmuş. Sorduğumuz kişiler insan başına birden fazla korugan düştüğünü söylediler.” Bana kalırsa koruganlar, Arnavutlar için dünden bugüne geçişin sembolü sayılarak tümden yok edilmemeli, en azından bazıları korunmalı. Hem Arnavutlar için hem de ülkeye gelen turistler için. Sarıyüce’nin içinde bulunduğu turist grubu, Arnavutluk’un Elbasan, Tiran, Durres ve İşkodra kentlerini gezmiş. Arnavutluk’u dikkatle gezen ve gözleyen Sarıyüce, Arnavutluk’la ilgili yazısında Arnavutluk’la ilgili tanıtıcı bilgiler vermeyi de ihmal etmiyor: “Arazinin ancak yüzde 10’u tarıma elverişli. Buğday, mısır, patates, şeker pancarı, üzüm yetiştiriliyor. Sosyalizm döneminde de Arnavutluk’ta büyük bir beslenme sorunu varmış. Komünist iktidar ayaklanma sonucu devrilince halk ilk önce kendilerine yeterince aş ve ekmek sağlayamayan Enver Hoca’nın heykellerini yıkmış.”
ELBASAN TAVA
Elbasan’a gitmiş Sarıyüce’nin içinde bulunduğu turist grubu. Gruptaki kırk kişi birden Elbasan tava yemek istediklerini söyleyince Arnavut lokantacı zor durumda kalmış. Anlattıklarıyla, Elbasan’ın tipik bir Osmanlı kenti olduğunun altını çiziyor Sarıyüce: “Biraz dolaştık eski Türk şehri Elbasan’da. Elbasan’ı Fatih Sultan Mehmet kurmuş. Buraya İlbasan adında bir kale yaptırmış. İçine asker yerleştirmiş. Kalenin bir iki yüz metrelik kısmı kentin ortasında görülüyor.”
Elbasan’dan sonra Tiran… Başkent Tiran’ı daha önce gördüğü Arnavut kenti olan Elbasan’la karşılaştırıyor Sarıyüce: “Tiran, Elbasan’a göre daha bir kent görünümlü ve oldukça da büyük. Bir milyona yakın insan (ülke nüfusunun üçte biri) burada yaşıyor. Burada çarşılar oldukça sönük. Büyük süpermarketler yok.” Sarıyüce’nin gezisinden yaklaşık 10 yıl önce dışa açılmış bir ülkede süpermarketler beklemek, süpermarketleri de gelişmişliğin ölçüsü saymak, pek adil bir değerlendirme olmasa gerek diye düşünüyorum. Sarıyüce Tiran’da Bektaşiliğin dipdiri yaşadığını, dünya Bektaşiliğinin merkezinin Arnavutluk olduğunu, her yıl Tiran’da Bektaşilikle ilgili seminerler, açık oturumlar, paneller düzenlendiğini okurlara aktarıyor. İskender Bey Meydanı’na yakın büyük bir camide kadın ve erkeklerin aynı safta namaz kılmalarına da çok şaşırdığını belirtiyor Sarıyüce. Sarıyüce’nin de içinde bulunduğu turist grubu, Tiran’ın ardından kıyı kenti Durres’a gitmiş, buranın tarihi ve turistik yerlerini gezmiş. Durres’tan tekrar Tiran’a dönüp oradan İşkodra’ya geçmişler. Tiran’a dönüşte İskender Bey Meydanı’yla ilgili bilgiler aktarıyor Sarıyüce. Şöyle diyor: “İskender Bey Meydanı çok büyük bir meydan. Tam anlamıyla düzenlenmiş değil. Sosyalizmin yıkılmasından sonra yapılmış anlaşılan. Meydanın ortasında İskender Bey’in atlı, büyük bir heykeli var. (…) Son yıllarda Arnavutlar ülkenin pek çok yerine İskender Bey anıtı dikmişler. Caddelere, okullara onun adını vermişler. Enver Hoca döneminde İskender Bey adı hiç anılmazmış.” Sarıyüce bu bilgileri kimden aldı bilmiyorum, ama bilgilerde yanlışlar var. İskender Bey Meydanı, sosyalizmin yıkılmasından sonra değil, çok önce yapılmış bir meydandır. Enver Hoca döneminde İskender Bey’in adının hiç anılmadığı da doğru bir bilgi değil. Sosyalizm döneminde de İskender Bey’in bir halk kahramanı olarak bilindiğini ve önemsendiğini bizzat biliyorum.
Bu yazıyı okuyan Balkanlılar, doğal olarak “Hep Arnavutluk mu?” diyecekler. Evet, Arnavutluk diyorum. Çünkü ben burada sizlerle, okuduğum Balkan kitaplarını paylaşıyorum. Tabii ki bu paylaşmada Arnavutluk ve Arnavutlarla ilgili bölümlere öncelik veriyorum. Elbette sıra Bulgaristan, Makedonya, Kosova ve Yunanistan’la ilgili kitaplara ve yazılara da gelecek.
HABERLER
16 saat önceHABERLER
16 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce