DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 0%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

06:24

SABAHA KALAN SÜRE

193 okunma

“Bir Nefes Balkan”

ABONE OL
03/09/2010 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir Nefes Balkan, Murat Küçük’ün “Tarihten Günümüze Makedonya ve Arnavutluk’ta Bektaşîlik” üst başlığıyla yayımlanan (Horasan Yayınları, İstanbul 2006)  gezi-röportaj kitabının adı. Murat Küçük, Makedonya ve Arnavutluk’u gezerek buralarda Beştaşilik hakkında araştırma ve röportajlar yapmış. Kitabın önsözünde yazar, Balkanlara bakışta hamaset ve milliyetçiğin ön planda olduğunu, ancak bunun da bir “Balkan tarzı” olduğunu belirterek şöyle diyor: “Ne yazık ki  -burada sadece modern bir tasarım aracı olarak ele almadığımız-  kavmiyet, türab olmayı bilen insanlığa kapısını her daim açık tutmuş inancın sihrini epey zamandır bozdu ve son iki yüzyılın milliyetçi akımlarıyla gönüllerdeki sınırları bir hayli daralttı. Komita savaşlarının hazırladığı büyük hesaplaşmaların ardından; acımasızca çizilen sınırların getirdiği bölünmüşlükten, insanlığın tümüne seslenen başka evrensel öğretiler gibi Bektaşilik de payına düşeni aldı.” (s. 9)

 

Bir Nefes Balkan, “Bektaşilik ve Sınırlar”, “Makedonya” ve “Arnavutluk” olmak üzere üç ana başlıktan meydana geliyor. Birinci bölümde genel bir Balkan tablosu çizen yazar, Bektaşiliğin Balkanlara gelişi ve burada yerleşmesini, milliyetçiliğin dine ve özellikle Bektaşiliğe etkisini anlatıyor. Milliyetçileşen Bektaşiliğin, ulus ve dille sınırlanmak istendiğinin altını çiziyor. Bunu da tarihsel olaylarla örtüştürerek Bektaşiliğin siyasallaştırılmasına bağlıyor: “Bağımsız Arnavutluk için çalışan Arnavut Bektaşiler karşısında, Osmanlı’nın bütünlüğünü savunan Türk Bektaşiler geri dönülmez biçimde siyasal tartışmaların içindeydiler ve bu halleriyle bir arada durabilmeleri artık imkânsız görünüyordu.” (s.13)

 

Bir Nefes Balkan’ın ikinci bölümünde, Makedonya’yı dolaşıyor yazar. “Kimi hâlâ yaşatılan, çoğu yitirilmiş dergâhların izini sürüyor.” Osmanlı’nın 1912’de Balkanlardan çekilmesiyle tarikat dünyasının büyük bir gerileme yaşadığını, 1990’ların başında Makedonya’da konuyu araştıran ve envanter çıkaran N. Clayer ve A. Popoviç’e dayanarak aktarıyor. II. Dünya Savaşı sonrası kurulan Yugoslayva’nın ilk yıllarındaki katı uygulamanın da Makedonya’dan Türkiye’ye göçü hızlandırdığını, böyle olunca da köylerin ve tekkelerin boşalıverdiğini belirtiyor. Öyle ki Pirlepe’nin Kanatlar köyü, göçle beş yüz haneden kırk haneye düşmüş. Ancak yazarın konuştuğu Mehdi Ruşit, Tito’nun din konusunda katı olmadığını söylüyor: “Enver Hoca gibi değildi. Kiliseler, camiler, tekkeler hep açıktı.” (s.41)

 

Yazar, Makedonya’nın Brod kasabasındaki Bektaşi tekkesine uğruyor. Orada kendisine anlatılanlar, Balkanlarda dinlerin ya da tarikatlerin kuşatıcı gücünün, dil ve ırk yaklaşımındaki daraltıcılığın önüne geçemediğini gösteriyor: “1912 yılında bölgeyi işgal eden Sırp Krallığı, dervişleri kovup Hıdır Baba Tekkesi’ni kapattı.” (s.66)

 

Yazarın Balkanlarda “nefes”lendiği ikinci ülke Arnavutluk olmuş. Arnavutluk gezisi ve röportajları, kitabın üçüncü bölümünü oluşturuyor. Yazar, bu bölüme Evliye Çelebi’nin Arnavutlardan bahseden sözleriyle giriyor.  Tiran’da Arnavut dedebabası Reşat Bardi ile görüşen yazar, en azından benim için, ilginç notlar ve bilgiler aktarıyor. Bunları aktarmadan önce de Bektaşiliğin Arnavutluk’ta yayılma sürecine değiniyor. Sarı Saltuk’tan Reşat Bardi’ye uzanan uzun zaman dilimini, bu konuda çalışmış olan N. Clayer’den alıntılarla destekleyerek okuyucuya sunuyor. Bektaşilik-Arnavut milliyetçiliği ilişkisine vurgu yapan yazar, şunları söylüyor: “Arnavutluk’ta bulunan tekkelerin 1878 yılı ile bağımsızlık tarihi olan 1912 yılları arasında 20’den 50’ye yükselmesi, bağımsızlığa uzanan zaman dilimi içerisinde Arnavut milliyetçiliği ile Bektaşiliğin iç içeliğini anlatan nicel bir gösterge.” (s.103)

 

Türkiye’de 1925 yılında tekke ve zaviyelerin yasaklanmasıyla, Hacıbektaş’taki Bektaşi tekkesinin kapatılması, burada dedebaba olan Salih Niyazi’nin Arnavutluk’a dönüşü, bundan sonra dedebabalık konusunda Türk ve Arnavut Bektaşilerin çekişmesi, bu çekişmenin hâlâ sürmesi… Ayrıntıları merak edenler, Bir Nefes Balkan’ı okusunlar.

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP