Eşimle birlikte Kıbrıs Rum kesimine geçtik. Niyetimiz biraz araştırma yapmak, siyasi havayı koklamaktı. Lokmacı Barikatı’ndan ara bölgeye, oradan da Uzun yola girdik. Uzun yol beni çok etkiler. En azından bir asırdan fazla bir dönem boyunca Kıbrıs adasının ticaret ve ekonomi dünyasının kalbinin attığı yer olmuştur. Ünlü Rum şirketlerinin merkezleri ve satış yerleri hep bu “Uzun Yol”da ve bitişik sokaklarda yer almıştır. 1821 isyanının hazırlığı da hemen iki arka sokaktaki Fenorameni Kilisesinde yapılmıştı. Uzun Yol’a adımımı atınca aklıma hep EOKA’nın tetikçisi Nikos Sampson gelir. EOKA’nın adada terör eylemlerine başladığı vakit, Uzun Yol’da alış verişe çıkan masum İngiliz ailelerinin arkalarından sinsice yaklaşır, enselerine kurşun sıkarak öldürürdü. Sonra da hemen koşarak yanına gelen Fenorameno kilisesi kız lisesinde okuyan rahibe kılıklı bir kıza silahını verirdi. Kız silahla olay yerinden uzaklaşıp kaçarken, boynundaki fotoğraf makinesini çıkarır yerde yatanların resmini çektikten sonra ertesi gün sahibi olduğu Mahi gazetesinde olayı hem anlatır hem de resmini basardı. Uzun Yol’a adımımı atınca bu olaylardan bir tanesini, sanki de göz şahidi olmuşum gibi gözümün önünde canlandırmaya çalışırım hep. İşte burada yaklaşltı İngiliz kadın ile çocuğuna ve arkadan enselerine kurşunu sıktı. Şu köşeden rahibe kılıklı kız öğrenci koşarak geldi, silahı aldı ve kaçtı. Nikos Sampson’da yerde yatanları şöyle çekti diye. 23 Aralık 1963 gecesi Nikos Sampson emrindeki silahlı EOKA’cılarla masum ve silahsız Türklerin yaşadığı Küçük Kaymaklı bölgesine saldırmış, evleri talan ederek yakıp yıkmış, birçok kardeşimizi de şehit etmişti. Zaferini de eline büyük boyda bir Türk bayrağı alarak arkadaşları ile birlikte adeta bir kahraman pozunda Küçük Kaymaklı sokaklarında çektiği resimle ilan etmişti. Çekilen resimde Nikos Sampson’un yüzünde mağrur, zafer kazanmış muzaffer bir komutan ifadesi vardı.
ÇOK DEĞİL 11 YIL SONRA
Çok değil 11 yıl sonra, 20 Temmuz 1974 günü adaya ayak basan Mehmetçiklerin önünde kahramanlığı sökmeyince, ayaklarını kıçına vura vura kaçmayı yeğlemişti sahte kahraman. Silahsız insanların karşısında kendini aslan zanneden Nikos Sampson, Türk askerinin karşısında korkak bir tavşana dönüştü anında. Bunlar böyle insanla işte. Uzun Yol’un tenhalığı, dükkanların neredeyse tümünün vitrinlerinde “Sale” yani “İndirim” yazması, buna ilaveten hepsinde “OLA MISI TIMH” yani “HEPSİ YARI FİYATINA” yazması beni çok şaşırttı gerçekten. Korkunç bir ekonomik sıkıntı içinde oldukları bariz bir şekilde ortada.
24 Nisan 2004 tarihinde gerçekleştirilen Annan Planı Referandumu döneminde, Kıbrıslı Rumlar refah düzeyi bakımından bizden çok yukarıdaydılar. Yerel Türkçe tabirimizle “bıyıklarını balta kesmiyordu” ve hepsinin de ağzından adeta sakız gibi olmuş “Bizim Rum Kurucu Devletimiz zengin, Türklerin Kurucu Devleti ise fakir. Asla Türklerin maaşlarını ödemeyiz, refahımızı paylaşmayız, onların gelişmeleri için hiçbir şey yapmayızi bir kuruş da vermeyiz” sözleri çıkıyordu her fırsatta ağızlarından…“Düşmez kalkmaz bir Allah’tır” sözü hiçte boşuna söylenmiş bir deyim değil…..
HABERLER
Az önceHABERLER
Az önceKÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önce