Rumeli sevdalılarından Fransa’ya sert tepki

27 Nisan 2024 - 19:39

Rumeli sevdalılarından Fransa’ya sert tepki

Rumeli sevdalılarından Fransa’ya sert tepki
Son Güncelleme :

26 Aralık 2011 - 22:00

133 okuma
(Last Updated On: 26/12/2011)

manet163Geçtiğimiz hafta Ermeni soykırımı tasarısını meclisten geçiren Fransa’ya Türkiye’den sonra Balkan ülkelerinde yaşayan Türkler ve Türkiye’de Balkan kökenli sivil toplum kuruluşlarından da tepki yağıyor. Fransa’nın Balkanlar’ın göbeğindeki ve Azerbaycan’daki katliamlarda kayıtsız kaldığını belirten kanaat önderleri Paris’teki Türk diasporasının eylemlerine destek vereceklerini söyledi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DERYA GÜLSOY/ İZMİR

Geçtiğimiz hafta Ermeni soykırımı tasarısını meclisten geçiren Fransa’ya Türkiye’den sonra Balkan ülkelerinde yaşayan Türkler ve Türkiye’de Balkan kökenli sivil toplum kuruluşlarından da tepki yağıyor. Fransa’nın Balkanlar’ın göbeğindeki ve Azerbaycan’daki katliamlarda kayıtsız kaldığını belirten kanaat önderleri Paris’teki Türk diasporasının eylemlerine destek vereceklerini söyledi. İşte kanaat önderlerinin sözleri:

Rifat Sait (İzmir Milletvekili,TBMM Dış işleri Komisyon üyesi, BASAM Başkanı)

 

Marsilya Milletvekili Valeria Boyer’in sunmuş olduğu Ermeni tasarısının reddini inkar eden yasa tasarısının Fransa meclisinde onaylanması bizleri ziyadesi ile üzmüştür. Bu kararın onaylandığı tarih; 22 Aralık 2011’in 32 sene önce Türkiye’nin Paris Turizm müşaviri Yılmaz Çolpan’ın şehit edilmesi tarihine denk gelmesi düşündürücüdür. Tarihimizde, hiçbir şekilde Ermenilere karşı yapılmış bir soykırım olmamıştır. Hatta Osmanlı zamanında Ermeniler millet-i sadıka olarak anılmışlardır. Ancak tarihimize baktığımızda Rusların fitneleri ile bu sadık milletin nasıl değiştiğini görmüş bulunmaktayız. Şimdi de bu fitneleri Fransa yapmakta ve Ermenileri bu anlamda kullanmaktadırlar. Ermeniler’in akıllarını başlarına almaları ve kendilerini kullandırmamaları gerekmektedir. Zira Ermenistan, Türkiye’nin doğu sınırında olan bir ülkedir ve önümüzdeki dönemlerde Türkiye ile ilişkilerini iyi tutması; milli menfaatlerine olacaktır. Bütün bu olaylar, Avrupa’da ve dünyada lobiciliğin, diasporanın ne kadar etkili olduğunu göstermiştir. Bu nedenle de Türkiye’nin diaspora ve lobicilik faaliyetlerine önem vermesi ve bu konuda çalışma yapması önemlidir. Başta Balkanlar olmak üzere; Almanya ve Orta Asya’da yaşayan milyonlarca Türk vatandaşı, dost ve kardeş ülkelerdeki akraba toplulukları bu konuda organize olmalı ve Fransa’ya karşı gerektiği yerde tepkilerini gösterebilmelidir.

 

 

Sadullah Sipahioğlu (Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı)

 

Balkan camiası, Balkan savaşından sonra baskılara maruz kalan bir topluluk olarak Fransa’nın getirdiği çağdışı ve antidemokratik bu yasayı kınamaktadır. Türkiye ile ilgili bir soykırımı bırakın ithamı bile Lozan Anlaşması ile sona ermiştir. Türkiye’ye karşı kimse böyle bir ithamda bulunamaz. Türkiye 1915–1930 dönemleri arasında bu konuda aklanmıştır. Aslında Avrupa’da birçok ülkenin parlamentosundan bu yasayı geçirmesinin zemininde; maalesef dolaylı olarak bizim tarihçilerimiz yer almakta. Bana göre bu konuda konuşması gereken ve otorite olan tarihçilerimiz susmakta; onların yerine STK ve siyasilerin demeçlerine rastlanmakta. Değerli tarihçilerimizin bu konuya daha fazla açıklık getirmeleri gerekmektedir. Bizler, devletimizin aldığı boykot kararlarını destekliyoruz. Kalabalık Türk diasporasının Fransa Meclisi önünde yapmış olduğu protestoların destekçisiyiz ve Türk toplumunun yaşadığı her yerde bu tepki ve boykotların artarak devam etmesini istiyoruz.

 

Prof. Dr. Bayram Bayraktar (9 Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bölüm Başkanı ve Dekanı)

Ermeni sorunu, emperyalist güçlerin istedikleri coğrafyada karışıklık çıkararak kendilerine pay elde etmeleri amacıyla üretilen bir sorundur. Türkiye tarihinde Ermeniler ile ilgili hiçbir problem yaşanmamıştır. Gündeme gelen konu; Ermenilerin geçmişlerini kendi kendilerine yorumlamaktan başka bir şey değildir. Bahsedilen soykırımın gerçekleştiği tarihinde 200 binin üzerinde olan Ermeni nüfusunun sadece 2 bin 300’ünün başka yere gönderilmesinin adının soykırım olduğu nerde görülmüştür? Bu tamamen, büyük güçlerin Türkiye’yi uluslararası arenada sıkıştırmak, zor duruma sokmak ve bu durumdan siyasi, politik rant elde etmek istemelerinden başka bir şey değildir. Tabii Türkiye’nin güçlü olması gerekir, daha çok demokrasi ile kalkınıp vatandaşını daha iyi eğitmesi gerekir. Bu konuda Türkiye, yeni bir strateji belirlemeli ve ona göre hareket etmelidir. 1915 olaylarının 2011’e taşınması, yeniden yorumlanması ve en önemlisi yoruma açık hale getirilmesi çok yanlıştır. Türkiye’nin kendi tarihindeki olayları Avrupa’daki çeşitli birimlerden check ettirmemesi gerekir. Bu konuda Türkiye’nin ödeyeceği bir diyet yoktur. Türkiye’nin tüm arşivleri, açıktır ve isteyen araştırmacı bu konuda araştırmasını yaparak şeffaf Türkiye tarihine ulaşabilir diye düşünüyorum.

 

Süheyl Çobanoğlu (Rumeli-Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkan Vekili)

Türkler, tüm tarihleri boyunca olduğu gibi 1915 döneminde de kesinlikle bir soykırıma imza atmamışlardır. Bu soykırım iddiaları tamamen Batı dünyasının Türkleri ve Türkiye’yi sıkıntıya sokmak için uydurduğu bir safsatadır. Fransız parlamentosundaki 42 milletvekilinin onayı Türkiye Cumhuriyetini suçlamak ve bu yasaya hayır diyenleri mahkûm etmeye kalkışmak son derece çirkin ve insanlığa, fikir özgürlüğüne vurulmuş büyük bir darbedir. 3-5 tane parlamenterin yüz sene önce iddia ettikleri gibi yaşanmamış bir olayı Türk milletini lekelemek amacı ile karalaması affedilemez. Biz tarihin her devrinde; herkese hoşgörü ve saygı ile davranan bir milletin mensuplarıyız. Eğer soykırım aramak gerekiyorsa başta Fransızlar olmak üzere tüm Batı Dünyası önce kendini sorgulamalıdır. Özellikle 1800’lü yılarda başlayıp 1918’e kadar olan süreçte Balkanlar’da yaşanan Türk ve Müslüman soykırımını tarih sahnesinden silmek mümkün değil. Kendilerine bu konuyu hatırlatmakta fayda var diye düşünüyorum. Şunu söyleyebiliriz ki; mazlum ve masum Türk milletine ne yaparlarsa yapsınlar, tarih er veya geç gerçekleri ortaya çıkaracaktır. Bizler merkezi İstanbul’da bulunan Rumeli-Balkan Federasyonu olarak geçtiğimiz Cumartesi günü yaklaşık 500 kişilik bir grup ile birlikte Fransız konsolosluğuna siyah çelenk bırakarak tepkilerimizi dile getirmeye başladık. Bundan sonrasında ise ithalatı Fransa’dan yapılan ürünlerin satın alınmaması ve başta Paris olmak üzere Fransa’nın hiçbir kentine turistik seyahat yapılmaması için tüm üye ve arkadaşlarımıza çağrıda bulunduk. Bunlar dışında halkımız aydınlatmak ve bilinçlendirmek amacıyla geçen hafta Çorlu’da konferanslar serisi başlatmış bulunmaktayız. Önümüzdeki günlerde de İstanbul, Amasya başta olmak üzere bu konferansların devamı geleceğini de bilmenizi isterim. Şunu da belirtmek gerekir ki; biz Ermeni, Yahudi, Mecusi fark etmez herkese saygılı ve insan hak ve hukukuna önem veren bir toplumuz. Kimsenin şahsına yönelik bir tepkimiz olamaz ve bu konuda özenli davranıyoruz. Toplumun galeyana gelmemesi adına dikkatli davranıyoruz.

 

KOSOVALI TÜRK GAZETECİLERDEN FRANSA’YA KINAMA

Kosova Türk Gazeteciler Derneği (KTGD) Fransa Parlamentosu’nun soykırım reddini  suç  sayan yasa tasarısının kabul edilmesini şiddetle kınadı. Fransa Parlamentosu’nun tarihi gerçekleri saptıran inkar yasa tasarısını onaylayarak, Kosova’daki Türk halkını yaraladığını vurgulayan gazeteciler, “İfade özgürlüğünü aldığı kararla engelleyen Fransa Parlamentosu, hatalı bir yaklaşım sergilemiştir. KTGD, parlamentoların tarih kurumları olamayacağı gibi, milletvekillerinin de tarihçilerin yerini alamayacağını düşünmekte, Fransa Parlamentosu’nun bu kararını son derece haksız bulmaktadır. Tarihe ve tarihçilere ihanet eden Fransa parlamentosu, inkar yasa tasarısını onaylamakla  halklar  arasındaki ilişkiilere de darbe vurmuştur. KTGD üyeleri Fransa Parlamentosu’nun soykırım reddeni suç  sayan yasa tasarısını onaylamasını ayıplamaktadır” açıklamasında bulundu.

CERİC’TEN MİTTERAND’A SUÇLAMA

Srebrenitsa’da Temmuz 1995 yılında 8 bin Boşnak’ın katledilmesi AB Parlamentosu ve BM tarafından soykırım olarak kabul edilmesine rağmen, Sırp partilerin karşı çıkması nedeniyle Bosna-Hersek, Srebrenitsa’da yaşananları hala ”soykırım” olarak parlamentoda onaylayamadı. Reis-Ul Uleması Dr. Mustafa Ceric’de yaptığı açıklamada Bosna-Hersek ‘in 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın en büyük soykırımını Srebrenitsa’da yaşadığını anımsatarak, bu soykırımda Fransa’nın eski lideri Francoıs Mıtterand’ın doğrudan sorumlu olduğunu kaydetti.

 

DODİK’TEN TAHRİK DOLU TEKLİF

 

Öte yandan Bosnalı Sırpların lideri Milorad Dodik, Fransa Meclisi’nde kabul edilen ”Ermeni teklifi”nin bir benzerinin Bosna-Hersek parlamentosunda kabul edilmesi için yasa tasarısı hazırlayacaklarını söyledi. Dodik, liderliğini yaptığı SNSD partisinin, bir yasa tasarısı hazırlayarak Bosna-Hersek parlamentosuna yılbaşı tatilinin ardından sunacağını ifade etti. Bosna Sırp Cumhuriyeti’nin Başkanı olan Milorad Dodik, ayrılıkçı ifadeleri nedeniyle de Boşnak liderlerle ve uluslararası toplumla sık sık karşı karşıya geliyor.

 

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.