DOLAR 34,3552 0.02%
EURO 37,4233 0.05%
ALTIN 3.020,24-0,07
BITCOIN 2344946-1.2597%
İzmir
14°

AÇIK

12:53

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

144 okunma

SAATİN TARİHİNE BİR YOLCULUK: 1300–1700

ABONE OL
31/05/2010 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oğuzhan Saygılı[*]

“Dünya Nüfusunun İktisat Tarihi”, “Yelken ve Top”, “Fatihler, Korsanlar ve Tüccarlar”, “Akdeniz Dünyasında Para, Fiyatlar ve Medeniyet”, “Silahlar ve Avrupa Sömürgeciliği” gibi Türkçeye çevrilen eserleriyle tanıdığımız, dünyaca ünlü, İtalyan iktisat tarihçisi Prof. Carlo M. Cipolla’nın önemli bir eseri hakkında bir şeyler yazmak istiyorum. Türkçeye çevrilen eserlerinin çoğunluğu gibi “Zaman Makinesi: Saat ve Toplum (1300–1700)” eseri de kendisi öldükten sonra Türk okurunun karşısına çıkabilmiştir.[1]

 

Yazar, bahse konu olan zaman diliminde saatin hem “Doğu” hem de

“Batı”daki seyri hakkında doyurucu bilgi vermektedir. Saat üreticilerinin asıl mesleklerinden, kullanım alanlarına, hangi tarihlerde hangi ülkelere saat ihraç edilmesinden, her zaman yenilenen, geliştirilen saatlerin fiziksel özelliklerine kadar ayrıntılı malumat içermektedir. Cipolla, bunun dışında daha çok olgular üzerine kafa yorar. Bu mealde birçok soruyu irdelemeye çalışır. Örneğin “Saat neden doğuda değil de Avrupa’da gelişti?”, “Çinde saate neden oyuncak gözüyle bakılmıştır?”, “Japonlar neden kendilerine özgü saat yapmıştır?” gibi sorulara cevap aramaya çalışır. Özellikle sanayi devrimine giden süreçte saat gibi onlarca teknik aletin gün yüzüne çıkması, bunların her geçen geliştirilmesi gibi birçok olgunun sanayi devrimine etkisinin göz ardı edildiğini vurgular. Zamanı daha verimli kullanmaya yönelik batı insanın rahatsızlığının daha iyi saatler yapmaya ittiğini belirtir satır aralarında.

 

Bugün envai çeşit özelliklere sahip saatleri istediğimiz gibi kullanıyoruz. Oysaki kitap boyunca anlatıldığı gibi saatin kullanım alanın oldukça dar bir zümreden halka ulaşması, saatlerin kullanılması ve tamirinde kalifiye eleman yetersizlikleri, saatin fiyatının orta halli bireylerce alabilecek duruma gelmesi yüzyıllar almıştır.

 

96 sayfalık kitabın yaklaşık üçte ikisini kitabın dipnot ve kaynakçası oluşturuyor. Dipnotların kitabın sonuna konulmasını oldum olası anlamış değilim. Bu eserde de dipnotlar Kitabın sonuna konulmuş. Etkin bir okurun dipnotları es geçme gibi bir lüksü yoktur. Haliyle sık sık dipnotlara bakmak durumunda kalınca kitabın daha iyi anlaşılmasına yönelik etki yaptığını düşünüyorum.

 

Bu kitapta dipnotlarda altını çizdiğim satır ve bölümler kitabın diğer bölümleri gibi yoğun olması dikkatimi çekti. Batı âleminin günümüzdeki ekonomik, siyasi, kültürel ve teknik gelişmişliğinin temellerinin birkaç asır önce atıldığına dair, bir yanılgıya ülkemizde birçok insan sahiptir. Saatin gelişmesine yönelik kronolojisini okurken Batı’nın zihniyet devrimine çok uzun bir dönemden itibaren hazırlandığını fark ediyoruz. Son olarak beni etkileyen dipnotlardan kısa bir bölüm aktararak satırlarıma son veriyorum:

 

*Varlıklı kentliler meydan saatlerinin yapımı ya da var olanların en iyi şekilde korunması için vasiyetlerinde bağış yapıyorlardı.(dipnot no: 18, s. 67)

 

* 1356’da Bologna’daki Podesta sarayına yerleştirilecek saat için yirmi yaş ve üstündeki bütün kentlilerden on sekiz dinar vergi kesildi.(dipnot no: 39, s.68)

 

*Cep saatleri 15. yüzyılın sonlarına ya da 16. yüzyılın başlarına doğru ortaya çıktı.( dipnot no:49, s.69)

 

*Büyük olasılıkla doğduğu kentteki katedralin saatini de yapmış olan Basel’li Heinrich Hadler 1370’i izleyen yıllarda Strasbourg Katedrali’nin saati için ve Luzern’deki ilk meydan saatini yaptı. (dipnot no:74, s.71)

 

* 1544 Temmuzunda ‘Paris’te ikamet eden 7 saat ustası’ Paris’te saatçiler loncasını kurma iznini elde ettiler.(dipnot no:76, s.71)

 

*1590’a doğru bir İtalyan gezgin Paris’te yirmi iki saatçi dükkanı bulunduğuna işaret etmişti.(dipnot no76, s.72)

 

* Aberdeen’de (İskoçya) 1618’de meydan saatleriyle ‘ilgilenecek yetenekte insan kıtlığı vardı.’ 17. yüzyılın sonunda bile Besançon, Avignon, Broc ve Mayer’de uzman yokluğu nedeniyle, çilingirler, hatta noterler okul öğretmeleri bile meydan saatlerinin yöneticisi olarak atandı.(dipnot no:85, s.72)

 

*…Yukarıdaki metinde, 16. ve 17. yüzyıllarda Lyon ve Blois’da çalışan saatçilerin çoğunun babasının da saatçi olduğunu söyledim. Burada 16.,17. ve 18. yüzyıllarda karşımıza sık sık saatçi hanedanların çıktığını belirtmeliyim.(dipnot no:108, s.75)

 

*…İngiltere’de yapılan saatler iki nedenle Fransa’da yasaklandı, birincisi kralın cemaat yararına verdiği bir emir, ikincisi de bu saatler Cenevre saatleri kadar Fransızların zevkine uymadıkları için satılmıyordu. (dipnot no: 157, s.78)

 

*18. yüzyılın ilk yıllarında Christopher Polhem Stjarnsund’da (İsveç) bir saat fabrikası açtı(dipnot no:166, s.78)

 

* Fransız Devriminden önce Paris’te büyük olasılıkla dört yüzden fazla saat ustası çalışıyordu… O dönemde Londra ihracat için yılda ortalama yaklaşık seksen bin saat ve iç Pazar için de yaklaşık elli bin saat imal ediyordu. (dipnot no:186,189, sayfa.40)

 

* Paris’te 1544, Blois’te 1597, Cenevre’de 1601, Toulouse’da 1608, Londra’da 1631, Lyon’da 1658-60, Aia’da 1688, Stokholm’de 1695, Kopenhag’da 1755 yılında saatçiler loncalarını kurdular.(dipnot no:83, sayfa, 25)

 

[*] Eğitimci, e-posta adresi: ikizkuyu@yahoo.com

[1] Carlo M. Cipolla, Zaman Makinesi: Saat ve Toplum 1300-1700, Çeviren: Tülin Altınova, 96 sayfa, 2002, İstanbul, Kitap Yayınevi

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP