25 Eylül 2021 günü saat 10.00’da, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin destekleriyle Bursa Sağlık Turizmi Derneği (BUSAT) tarafından düzenlenen ‘Pandemi Sonrası Türkiye Sağlık Turizmi Vizyonu Paneli, Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı.
Panel programına geçilmeden önce; aziz şehitlerimiz için 1 dakikalık saygı duruşunu müteakip İstiklal marşı okundu.BUSAT ve Bursa Sağlık Turizmin reklam filmi yayınlandı.
Yayınlanan filmde ; Busat Derneği, kısaca tanıtıldı.Bursa Sağlık Turizmi Derneği (BUSAT), 29 Eylül 2011 yılında Operatör Dr.Mustafa KESKİN,Uzman Dr.Metin YURDAKOŞ ve Uzman Dr Ceyhun İRGİL önderliğinde 16 kent gönüllüsü tarafından kurulmuştur. BUSAT, yükselen bir değer olarak Sağlık Turizmi alanında özelde Bursa’nın, genelde Türkiye’nin sahip olduğu altyapı, imkân ve potansiyellerin araştırılmasına, geliştirilmesine ve bunları yurtiçi ve yurtdışında tanıtımlarının yapılarak ülkemizin ve Bursa’nın uluslararası Sağlık Turizmi getirisinden daha çok pay almasına katkıda bulunmak için çalışmaktadır.
Bursa’nın artık sanayi kenti özelliğinin dışında bir sağlık ve turizm kenti olarak konumlanması gerektiğine inanan BUSAT, kentte sağlık turizmi sektöründe standartların belirlenmesinde, sağlık turizmi aktörlerinin bir araya getirilmesinde ve ulusal – uluslar arası bağlantıların sağlanması aşamasında önemli görevler üstlenmiş durumdadır.
BUSAT, sağlık turizminin gelişmesi için gerçekleştirilen faaliyetlerde ana destinasyon olarak öncelikle Balkan ülkeleri olmak üzere, Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetleri seçerken, yurtdışında açacağı ofislerinin hazırlıklarını sürdürüyor. Ulusal ve uluslararası resmi ve özel kurumlarla anlaşma ve protokol anlaşmaları aşamasına gelinmiştir.
Türkiye’nin pandemi sonrasında sağlık turizminde izleyeceği yol haritasının belirleneceği panele protokol olarak Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın yanı sıra AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Efkan Ala, Sağlık Bakanı Yardımcısı Halil Eldemir, Bursa Milletvekili Mustafa Esgin, BUSAT Başkanı Uzman Dr. Metin Yurdakoş, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan katılmıştır.
Panelin açılış konuşmasını yapan Uzm.Dr.Metin YURDAKOŞ ; Bilindiği gibi Covid 19 salgını, 11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (“DSÖ”) tarafından “PANDEMİ” olarak ilan edildi. İnsanlar daha önce hiç karşılaşmadıkları ve tedavisi bilinmeyen bu hastalık sebebiyle çevrelerindeki hastaları ve vefatları gördüğünü söyledi.
Bu durum tüm Dünya’da belirsizlik, panik ve korku ortamı oluşturdu. Salgın ile birlikte insanlar, kendi ülkelerinde korunma ve hayatlarını idame ettirme telaşına girdi. Tüm seyahatler gibi, tedavi amaçlı seyahatler de ya iptal edildi ya da ertelendi. Bu süreçte Covid bulaşma riski vb. nedenlerle sağlık kurumlarına gitmekten imtina edilerek acil ve hayati öneme sahip olmayan sağlık problemlerinin tedavileri de ertelendi.
Sonuçta sağlık turizmi faaliyetleri ani ve dramatik bir şekilde durma noktasına geldi. Alınan tedbirler ve Covid-19 için yapılan aşı uygulamaları sonucu belirsizlik azaldıkça, ertelenen tedaviler tekrar gündeme alınmaya başlandı.
ANCAK : Pandemi ile birlikte hasta, hasta yakınları ve profesyonellerin sağlık turizmi destinasyonunu belirlerken öncelikleri değişti, farklı bazı parametreler öne çıktı.
Türkiye, Covid-19 ile mücadelede başta sağlık sektörü olmak üzere, genel olarak birçok Avrupa ülkesini geride bırakan başarılı bir performans sergilemiştir. Bu süreçte fedakar sağlık çalışanları başta olmak üzere, pandemi yönetimi ve mevcut potansiyeli ile gücünü kanıtlamıştır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen “Güvenli Turizm Sertifikası” ile gelen turist için güvenli alan duygusu oluşturdu.
Tesislerimizde enfeksiyon bulaşma riskini belirgin azaltan, Laminer akım benzeri üstten temiz hava, zeminden deşarj temeline dayanan, özel havalandırma sistemlerinin tamamlanması rekabet gücümüzü arttıracaktır.
Sağlık turisti; Maksimum hijyen, minimum bulaş riski ve özenli tedavi beklemektedir.
Dünya tarihi boyunca krizler ve bu krizlerden doğan riskler ülkeler için hem tehdit, hem de fırsat unsurları sunmuştur. Pandemide şuan geldiğimiz noktada, doğru planlama ve stratejilerin belirlenmesi Türkiye için sağlık turizminde yeni fırsatlar doğuracaktır
Son yıllarda yapılan sayısız iyileştirmenin yanında, mevzuatta halen bazı düzenlemelere ihtiyaç vardır. Örneğin; Konaklama tesisi , sağlık kurumu birlikteliği neredeyse imkansız haldedir. Mevcut yönetmeliğe göre; Hastane ve Tıp Merkezleri bağımsız ve müstakil binalarda açılabilmektedir.
Sağlık kurumunun Otel ile koridor, ara kapı vb. herhangi bir fiziki bağlantısı yasaktır ve ruhsat alamaz.
Yani Kaplıcadan çıkan bir kişi, tedavisinin devamı amacıyla tıp merkezine girebilmek için, mutlaka dış mekana çıkıp başka bir binaya girmek zorundadır.
Otel içindeki tesisler ise otelde konaklamayan hiçbir hastaya hizmet vermesi yasaktır. Bu durumda Modern tıbbi cihaz yatırımları ve kalifiye sağlık personeli isdihdamı rantabl olmamaktadır. Cılız küçük işletmeler olarak kalmaktadırlar dedi.
*Bursa Sağlık Turizmi Derneği (BUSAT) ve Bursa Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile “Pandemi Sonrası Türkiye Sağlık Turizmi Vizyonu”nu ortaya koymak,
*İlgili bakanlıklar ve özel sektör temsilcilerini davet ederek yapılan ve planlanan çalışmaları sektöre duyurmak,
*Sağlık turizmi hizmet sunucularının öneri ve sorunlarını dile getirmek,
*İlgili akademisyen, STK ve tüm katılımcılarda farkındalık oluşturmak ve ivedilik ile pandemi sonrası sağlık turizmi stratejisine katkı sağlamak amacı ile planlanmıştır diye sözlerine son verdi.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, özellikle termalle ilgili yeni yatırım alanları oluşturduklarını ve bu konuda her türlü işbirliğine açık olduklarını söyledi.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, etkilerini hala sürdüren pandeminin her sektörünü etkilediğini ancak en fazla etkilenen sektörün ise turizm olduğunu söyledi. Pandeminin en az hazarla atlatılması noktasında belediyeler olarak önemli çaba harcadıklarını ifade eden Başkan Aktaş, Bursa’nın turizmin tüm parametreleriyle alakalı önemli bir potansiyeli olduğunu ve bu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmek istediklerini kaydetti.
Özellikle pandemi sürecinde turizmle ilgili duraklama ve gerileme sürecine düşen rakamların kısa sürede yeniden yükselişe geçeceğine inandıklarını ifade eden Başkan Aktaş, “Özellikle sağlık turizmiyle alakalı hem kamu hem de özel sektör yatırımları anlamında ciddi bir altyapımız var. Bu altyapıyı en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz.
Özellikle termal turizm yatırımlarıyla alakalı alanlarımız var. Farklı arsalar ürettik. Bu konuda daha kurumsal adımlar atabilmek için her türlü işbirliğine hazırız. Aşılanma onarların artması ve tedavi olanaklarıyla sürecin normalleşmesiyle birlikte rakamların da toparlanacağına inanıyorum. Konuyla alakalı her türlü işbirliğine açık olduğumuzu yeniden ifade etmek istiyorum” dedi.
Sağlık Bakanı Yardımcısı Halil Eldemir de özellikle pandemi sürecinde büyük bir özveriyle çalışan sağlık çalışanlarına övgüler yağdırdı. Eldemir, “10 bin hastaya düşen yatak sayısı, kişi başına düşen hekim sayısı gibi bir takım istatistiki verilere bakıldığında gelişmiş ülkelerin gerisinde gibi görünebiliriz. Ancak pandemi süreci de gösterdi ki dünyanın hiçbir yerinde olmayan büyük bir özveri ve gayretle çalışan sağlıkçılarına sahibiz. Yerüstü kaynağı olarak bu konuda dünyanın en zengin ülkelerinden biriyiz. Büyük bir gayret gösteren tüm sağlık çalışanlarımızı şükranla anıyorum. Allah hepsinden razı olsun” dedi.
Sınırların kapanması, seyahat kısıtlamaları gibi nedenlerle çıkış trendinde olan turizm rakamlarının durağan bir sürece girdiğini hatırlatan Erdemir, buna rağmen pandemi sürecinde de sağlık turizmine yönelik çalışmaların kesintisiz devam ettiğini söyledi. Bakanlıktan sağlık turizmi hizmeti sunmaya yönelik yetki belgesi alan sağlık tesisi ve aracı kurum sayısının giderek arttığını ifade eden Eldemir, “2019’da 762 sağlık tesisi ve 87 aracı kurum, 2020’de 315 sağlık tesisi ve 76 aracı kurum, 2021’de ise 262 sağlık tesisi ve 71 aracı kurum bakanlığımızdan bu yetkiyi aldı.
Yani pandemi sürecinde de çalışmalarımız devam etti. İyi yetişmiş nitelikli sağlık profesyonelleri ve güçlü sağlık altyapımızla kaliteli sağlık hizmeti sunmaya devam ediyoruz. Ben bu panelin de pandemi sonrası izlenecek yol haritasının belirlenmesi noktasında çok yararlı olacağını düşünüyorum” dedi.
AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Efkan Ala, turizm sektörünün bu alandaki yatırımların başladığı 1980’lerden beri diğer sektörlere oranla 2 kat büyüyen bir sektör olduğunu söyledi. Özellikle gelişmiş ülkelerin bile önemli sıkıntılar yaşadığı pandemi sürecinde Türkiye’nin yakından izlenmeye başlandığını dile getiren Ala, “Neler oldu da Türkiye bu süreci en az hazarla atlattı diye bizi izliyorlar. Vizyonun belliyle ve potansiyeliniz varsa gelişme kaçınılmaz. Bakın Avrupa nüfusu yaşlanıyor. Bu sağlık hizmeti talebinin artması demek. Buna sağlık turizmini de eklediğinizde bu talebe en iyi cevap verecek ülke Türkiye. Bursa’nın konumu da bu konuda tartışılmaz. Devlet, millet, sivil toplum kuruluşları ve sektör temsilcileri bu meselenin farkında. Vizyonumuz belli, potansiyeliz de var. Kısa zamanda bu konuda önemli mesafe alacağımıza inanıyorum” diye konuştu.
Bursa Milletvekili Mustafa Esgin de dünyada 500 milyar dolarlık ticari hacmi olan bir sektörün göz ardı edilemeyeceğini hatırlatarak, “Öyle şehir düşünün ki kış turizmi yapabiliyorsunuz, doğa turizmi, inanç, kültür, tarih turizmi yapabiliyorsunuz. Aynı şehirde termal sağlık turizmi yapıyorsunuz. O şehrin adı Bursa. Biz Bursa’nın dinamiklerine güveniyoruz. Büyük hedefler, büyük idealler büyük vizyonların ürünüdür ve çaba ister. Biz Bursa olarak bu konuda kazanan tarafta olmak istiyoruz” dedi.
Açılış konuşmalarından sonra; panelin ilk oturumunda “Sağlık Turizminde Nereden Nereye” konuyu BUSAT Eski Dönem Başkanı Prof.Dr.Sedat DEMİR’in yöneticiliğinde;
USHAŞ Genel Müdürü Mehmet Ali KILIÇKAYA, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdür Yardımcısı Onur GÖZET, Ticaret Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Alpenen KAÇAR,Sağlık Bakanlığı Sağılık Turizmi Dairesi Başkanlığından Dr.Ebru AYDIN konuşmalar yaptılar.
USHAŞ Genel Müdürü Mehmet Ali KILIÇKAYA ; yaptığı konuşma da ,kaiteli hizmet sunuyoruz.Kalite ülkesiyiz.Bütün hizmet sektörlerinde başarılıyız.Gastronomi de,diğer turizm sektörün de ve de sağlık turiziminde de başarılıyız.Kaliteli hizmet sunumuyla bir avantaj oluşturuyoruz.Turizm destinasyonuyuz. Dünyanın en önemli turizm ülkelerinden birisiyiz.Dolayısıyla; Ülkemizi her anlamda ön plana çıkartıyor.Rakamlara baktığımız zaman 2019’a kadar bir büyüme var dedi.
2020 yılında ise pandemi nedeniyle bir azalma var.Turizmdeki TÜİK sayılarına baltığımızda sağlık turizm sektörünün daha az etkilendiğini görüyoruz.Bu durum da sağlık turizmin farkındalığını ortaya koyuyor.
Sağlık ihtiyacını ne kadara kadar erteleyebiliyoruz.Sonuçta karşılamak zorunda kalıyoruz.
2021 yılına baktığımızda; gerek turist sayında gerekse gelirde hissedilir bir artış var.Bu toparlanmanın bir göstergesidir.İnşallah 2021’in sonuna kadar devam ederse,2019 yılını yakalayamasak da büyümeyi belli bir ölçüde gerçekleştirebiliriz.
Pandemi sonunda,ülkemizin geçirdiği başarılı sınavı da etkisiyle bu rakamın daha da büyük rakamlara ulaşacağız.
Etrafımızdan gelen hastaların ülkelerine bakacak olursak ; Azerbeycan ,Irak ,Türkmenistan,Gürcistan var. Farklı branştan gelen hastalara da rastlıyoruz.Ençok tercih edilen branşlara baktığımız da; estetik,kısırlık tedavisi,Ortopedi,Kardiyoloji,Onkoloj,Noroloji,Diş.Organ nakli v.b.hastalar geldiğini biliyoruz.Avrupadan estetik ,diş gibi hastalar gelirken kuzey bölgesinden onkoloji,diğer ülkelerden: organ nakli gibi temel branşların tercih edildiğini biliyoruz.Özel ve Kamu alanında başarılı sonuçlar alıyoruz.Özel sektör de estetik ve parfümeri,kamu alanında ise organ naki ve diğer hayati branşlarda alt yapısı bulunmaktadır.
Tesislere baktığımız zaman ; Sağlık Bakanlığımızın hastaneler,sağlık merkezlerine verdiği 1298 tane yetki belgelerinin illere dağılımında başta İstanbul ve Bursa’yı görüyoruz.Doğal destinasyon alanı olması bir avantajdır.
Akreditasyon da çok önemlidir.Yetki belgesi bir bazdır.Uluslararası akreditasyon özellikle zengin hastaların tercih ettikleri birargümandır.
Sağlık turizminde karşılaştığımız sorun hemşirelerin dil bilmemesidir.Bu coğrafya da İsrail bizim rakibimiz. Rakiplerimizi bilmemiz gerekiyor ki oyunu buna göre oynıyalım.
Bu noktada USHAŞ; Bütün bu çerceve de,ortaya konulan bir vizyon var.Yani ülkemizin geldiği noktayı daha ileri taşımak için Sağlık Bakanlığımızın ortaya koyduğu bir vizyon var.Bu vizyon çercevesinde baktığımızda 3 Ağustos 2018 tarihinde kanunla kurulan bir iştirak.%100 Sağlık Bakanlığımızın sahip olduğu,yönetim haklarını Sağlık Bakanlığına devredilen bir özel sektör kabiliyeti olan kamu kuruluşu.
USHAŞ’ın sağlık turizmi ile ilgili birçok faaliyet alanı ve stratejik hedefleri vardır.Bu hedefler arasında en önemlisi ülkemizi,hem dijital alanda da sağlık turizmi alanında marka değer olarak tanıtmaktır.Bazı ülkelerde ofis açmanın önemini yaptığımız ziyaretlerde gördük.
Komplikasyon sigortası bizim pazarlama da çok önemli destek olacaktır. Komlikasyon sigortası; Türkiye’ye gelen veya Türkiye’de ikamet eden sigortalıların Türkiye’de sağlık turizmi için akredite hastane ve kliniklerde yaptırdığı ameliyat, girişim ve işlemlerden sonra oluşabilecek komplikasyonların tedavisi için gerekli olan masrafların aşağıda yazılan şartlar ve poliçede belirtilen limitler dahilinde ödenmesi olmaktadır.Biz bu konuda Türkiye Sigorta ile çok ciddi gayretler içinde olduk. Çok yakın çalışma mesaisi yaptık.Ushaş olarak sektörün lehine taşın altına elimizi koyacağız.
Başka bir konu da kamu hastanelerinin yurtdışında pazarlanmasıdır.Çelitli platformlarda eleştri konusu olabiliyor.Şehir hastanesi gibi elimizde büyüyen bir kapasite var.Farklı hasta gruplarına bunu anlatmak lazım.Bizim burada stratejimiz,diğer pazarlardan alamadığımız payları almaktır.
Yurtdışı çalışmalarımızda gerek Bakanlık nezninde gerekse konsolosluk kanalıyla ikli görüşmeler yurt dışında yaptık.Pandemiden önce 2-3 ay gibi süre de 15 ülkenin sağlık kuruluşlarıyla görüşmelerde bulunduk. Protokoller imzaladık.Her ülkeye farklı dinamikle farklı strateji ile gitmek gerekiyor.USHAŞ Kamu yararına ihracaat yaparak ihracaat şampiyonu da olmuştur.
Sağlık Bakanlığı Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı Dr.Ebru AYDIN : Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sağlık Turizmi Daire Başkanlığından Dr. Ebru AYDIN, paneldeki “Sağlık Turizminde Nereden Nereye” konulu oturumda son konuşmacı olarak sağlık turizminin dünyada ve ülkemizdeki gelişim sürecinden ve Sağlık Bakanlığı bünyesindeki yapılanmasından bahsetmiştir. Sağlık Turizminin çok paydaşlılığına ve çok farklı alanlardaki uzmanlıkların katkısına ihtiyaç duyulduğu hususuna vurgu yapmıştır.
Türkiye’nin sağlık turizmi hedefleri, politika ve tedbirlerinden bahseden Dr. Aydın, uluslararası sağlık turizmi ile ilgili hizmet sunumunun yetkilendirmeye tabi olduğunu ve 13.07.2017 ve 30123 sayılı “Uluslararası Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı Hakkında Yönetmelik”te gerek sağlık tesisleri gerekse de aracı kuruluşlarla ilgili yetkilendirmelerin detaylarının yer aldığına işaret etmiştir.
Sunumda ayrıca uluslararası sağlık turizmi yetki belgesi verilen sağlık tesislerinin kalite standartlarına önem verildiği ve bu standartların Sağlık Bakanlığı tarafından izlendiğinin de altını çizmiştir. Ayrıca sağlık turizmi ve turistin sağlığı ile ilgili dil desteği konusunda Sağlık Bakanlığı’nın Uluslararası Hasta Destek Birimi Tercümanlık ve Çağrı Merkezi (UHDB)’ne, 7/24 ve 6 dilde (Almanca, Arapça, Rusça, İngilizce, Farsça, Fransızca) +90 850 288 38 38 numarasından ve support.ht@saglik.gov.tr e-posta adresinden ulaşım sağlanabileceğini ifade etmiştir.
MEF Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayfer Uyanık:
Globelleşme ve teknolojik gelişmeler, insanların sağlıklarına gösterdikleri özenin artması, nitelikli sağlık hizmetine çabuk ve görece daha uygun fiyata ulaşma arayışı, yüksek teknoloji ile donatılmış özel sağlık sektörünün hızlı gelişmesi, şehir hastanelerin yapımı ve faaliyete geçmeye başlamaları, yabancı sağlık çalışanlarına özel sektörde çalışma yasağının kaldırılması, Türkiye’nin coğrafi konumu bakımından çok sayıda ülkeye kısa uçuş mesafesinde bulunması gibi pek çok etken göz önünde bulundurulduğunda Türkiye, dünya sağlık sektörü ile rekabet edebilecek potansiyeline sahip olduğu fark edilmiştir. Dünya sağlık turizmine paydaş olabilmek amacıyla hükümet politikası olarak benimsenen sağlık turizmi, hükümetin stratejik girişimleri ile ivme kazanmıştır. Sağlık turizmi sektörü, çeşitli hukuksal sorunlar ile boğuşmaktadır.
Sağlık turizmi, bir kişinin sağlık hizmeti almak amacıyla yabancı bir ülkeye seyahat etmesini ifade eder. Sağlık turizminin baş aktörü, sağlık hizmeti almak amacıyla sınırötesi seyahati planlayarak yapan veya herhangi bir sebeple bulunduğu ülkede sağlık hizmeti almak zorunda kalan kişidir. Sağlık hizmeti sunumunda destinasyon ülkesi Türkiye (incoming medical tourism) olabileceği gibi, özellikle Türk vatandaşları bakımından yabancı bir ülke de olabilir (outgoing medical tourism). Türkiye’de sağlık turizmi politikası gereği, sadece incoming sağlık turizm öne çıkmıştır.
Ekonomik gerekçeler ve devletin sağlık turizmi politikası gereği, sağlık turizminin kapsamına termal turizm, ikinci yaş turizmi ve spa turizmi ile birlikte özellikle medikal turizm ve turistin sağlığını girmektedir. Buna karşılık, sağlık turizmi hukukunun kapsamına, sağlık hizmeti alan yabancı ülkede ikamet eden her yabancı veya yabancı ülkede ikamet eden her Türk vatandaşı ile doğrudan veya dolaylı tüm ilgili olay ve ilişkiler girmektedir.
Sağlık turizmi, interdisipliner hukuki yaklaşımı zorunlu kılmaktadır. Sağlık turizminin örneğin yabancılar hukuku boyutunda, sağlık alanında uluslararası yatırımlar yer almaktadır. Türkiye’de özel hastanelerin yabancı ortak paylarına bakıldığında, konunun özel bir öneme sahip olduğunu görebiliriz. Yabancılar hukukuna yabancı hastaların ülkeye girişi, vize ve ikameti sorunu da dahildir.
Diğer taraftan konusu uluslararası hastalar ile akdedilen sözleşmeler, tıbbi malpraktis gibi uyuşmazlıkları içeren milletlerarası özel hukuk, borçlar ve ticaret hukuku, ceza kanununun yer yönünden uygulanması ile ilgili olarak ceza hukuku, sağlık turistlerin kamu hastaneleri ile ilgili hukuksal sorunları bakımından idare hukuku, önem arz eden hukuk dallarıdır. Görüldüğü üzere sağlık turizmi, birçok hukuk dalının ilgi alanına giren, çok geniş bir kavramdır. Bu alandaki hukuksal sorunlar, uzman kişinin hukuk bilgi ve becerisini gerektirmektedir.
Tedavi amacıyla Türkiye’ye gelen hastalar gibi, herhangi bir sebeple Türkiye’de bulunduğu sırada sağlık hizmeti almak durumunda kalan hastaların yasal olarak korunması gerekmektedir. Korunmaları gerekiyor, zira bu yabancı hastaların uyuşmazlık durumunda haklarının peşinden gitmesi kolay olmuyor. Bazı yasal düzenlemeler ile belirli standarta sahip sağlık kuruluşların ve aracı kuruluşların sağlık turizm bakımından yetkili görülmesi sevindirici olsa da yeterli değildir.
Sağlık turizminin tarafları diyebileceğimiz örneğin uluslararası hasta ile hastane, aracı kurum ile hasta, iştigal konusu sağlık turizmi olan aracı kurum ile hastane/hekim arasındaki hukuksal ilişkileri doğrudan düzenleyen ne bir milletlerarası sözleşme ne de şekli anlamda bir kanun mevcuttur. Gerçi Türkiye, sağlık alanında birçok ülke ile ikili milletlerarası sözleşme imzalamıştır. Ne yazık ki, bu sözleşmelerin tamamı işbirliği sözleşmeleri olup, sağlık turizmi aktörleri arasındaki ilişkiyi düzenlemekten yoksundur. Ancak sağlık turizminin son yıllarda ulaştığı boyut dikkate alındığında, sağlık turizmi yapan ülkelerin katılımına açık çok taraflı bir milletlerarası sözleşmenin hazırlanması kaçınılmaz olmuştur.
Konuyu spesifik olarak düzenleyen “Uluslararası Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı Hakkında Yönetmelik”, 13 Temmuz 2017 tarihli ve 30123 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı. Sağlık turizm asgari hizmet sunum standartlarının belirlenmesi, sağlık turizmi faaliyetini yürütecek sağlık kuruluşları ve aracı kuruluşların yetkilendirilmesi ve bu faaliyetlerin denetlenmesi amacıyla yürürlüğe giren bu Yönetmelik, bazı eksikliklerine rağmen standart ilkeler ve denetim konusundaki mevzuat eksikliğinin giderilmesi noktasında umut verici bir adım olarak görülmelidir. İlgili Yönetmeliğin yanı sıra yürürlükte olan Sağlık Turizmi Yönergesi, Ticaret Bakanlığı’nın 2015/8 sayılı Karar, USHAŞ’ın kuruluşuyla ilgili 663 sayılı KHK’nın Ek madde 2 bulunmaktadır.
Bu düzenlemeler bazı konularda çelişik hükümler içermektedirler. Anayasa’nın 2. Maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri “belirlilik”tir. Bu ilkeye göre, kanun düzenlemelerinin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması gerekmektedir. Hukuk güvenliği açısından bu çelişkilerin bir an önce açıklığa kavuşturulmasına ihtiyacı var. Diğer taraftan Sağlık turizm ile ilgili olarak örneğin Seyahat Acentaları Kanunu ve Yönetmeliği, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmelik gibi bazı mevzuatlar ek maddeler ile desteklenmesi gerekmektedir.
Uygulamada özellikle aracı kurumlar ile uluslararası hasta ve hastalarını yönlendirme potansiyeli olan hastaneler arasında yazılı sözleşmelerin bulunmamasından dolayı sorunlar ile karşılaşılmaktadır. Sözleşmenin yazılı olarak akdedilmesi, aracı kurumun, gerek uluslararası hastaya gerekse hastanelere karşı sorumluluklarının ve haklarının sınırını şeffaf hale getirecektir; uyuşmazlık durumunda da ispat vasıtası olarak kullanılacaktır. Aracı kurumlar ile hastaneler arasında “protokol” adı altında yazılı metin imzalanmıyor değil, ancak bu metinler genellikle hastane tarafından aracı kurumun katılımına sunulan metinlerdir.
Bu protokoller, genellikle hastane lehine hükümler içermekte olup, bazı sorumluluklar ve haklar yeterli açıklıkta değildir. En vahimi ise, aracı kurum ile hasta arasında güven sarsıcı algılanması sebebiyle yazılı sözleşmelerin yapılmıyor olmasıdır. Özellikle sağlık turizmde taraflar arasındaki sözleşmelerin yazılı yapılması, tarafların hak ve sorumluluklarının sınırının bilinmesi, uyuşmazlık durumunda da ispat kolaylığı açısından bana kalırsa yasal olarak şart kılınmalıdır.
Hukuki ilişkinin tarafı yabancı bir ülke vatandaşı olunca, davanın hangi ülkede açılacağı, uyuşmazlığa hangi ülke hukukunun uygulanması gerektiği bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Davanın Türkiye’de açıldığı durumlarda, Türk hakiminin uyuşmazlığı yabancı ülke hukukuna göre çözüme kavuşturması gerektiği de genellikle sağlık turizm alanında faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlar tarafından bilinmemektedir.
Netice itibariyle; sağlık turizminin yurt içi ve yurt dışı tanıtımlarında, Türkiye sadece sayısal olarak hizmet verdiği hasta sayısı ile değil, sektördeki etik anlayış ve evrensel hukuk ilkeleri gözeterek güçlü hukuki düzenlemeleri ve içtihatları ile de öne çıkmalıdır, diğer ülkelere örnek olmalıdır.
Bunun için sağlık turizminin aktörlerinin hizmetlerini sunarlarken; bağlı kalacakları etik ilkeler için bir çerçeve oluşturulması, sektörün doğru yönetilmesi açısından da önemlidir. Uluslararası hastalara hizmet veren sağlık personeli, hastane işleteni, aracı kişi ve kuruluşlar, uluslararası hastalara hizmet satan diğer kuruluşlar, mevzuata uygunluk, dürüstlük, tarafsızlık, güvenirlik, şeffaflık, hasta mahremiyeti gibi pek çok etik değerleri gözetmeleri gerekmektedir.
Panel yöneticisi BUSAT Eski Dönem Başkanı Prof.Dr.Sedat DEMİR ; USHAŞ; Sektör de büyük bir boşluğu doldurmaktadır dedi.
Panelin ikinci ve son oturumunda;”Pandemi sonrası Sağlık Turizm “ konuyu,BUSAT Eski Dönem Başkanı ,Op.Dr.Serbülent ORHANER’İN yöneticiliğinde;
Özel Medicabil Hastanesinden Prof.Dr.Ömer Faruk BİLGEN,THTC Kurucu Başkanı Emin ÇAKMAK,B2B Medical Encounters-Sağlık Turizmi Danışmanı ve Eğitmeni Mert AKKÖK,MEF.ün.Sağlık Turizmi Hukuku konularında özel sektör ve Akademisyenler konu hakkında görüşlerini dile getirdiler.
Her oturumun sonunda konuşmacılara, BUSAT Dernek BaşkanınUzm.Dr.Metin YURDAKOŞ ile Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş birlikte konuşmacılara günün anısı olarak şilt taktim ettiler.Oturumların sonunda toplu fotoğraf çekimi yapıldı.
Pandemi sonrası Sağlık Turizm vizyonu panelinde,konuşmacılar tarafından sektörün sorunları dile getirilerek farkındalık yaratılmış olup çok faydalı bir panel olmuştur.
Panelin sonunda BUSAT Dernek Başkanı Uzm.Dr.Metin YURDAKOŞ,Derneğin 10 ncu yıl dönümü nedeniyle katılanlarla birlikte pasta kestiler.
HABERLER
6 saat önceHABERLER
6 saat önceKÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önce