Son günlerde, Güney Kıbrıs’ta Maraş yine gündemde. Güney Kıbrıs’ın, Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekillerinden Elenil Theoharos’un bir Rum gazetesine verdiği demeçte “Maraş Türkiye tarafından Rumlara iade edilmemesi halinde, 22 numaralı müzakere başlığının 5 Kasım’da Brüksel’de yapılacak hükümetler arası toplantıda, oybirliğiyle alınacak kolektif bir kararla Rum kesimi tarafından veto edilebileceğini söyledi. Elen Theoharos devamla Maraş’ın iadesinin Kıbrıs sorununun çözümü için “ilk” iyi niyet adımı olması gerektiğini ileri sürdü. Dikkat edilirse, Bayan Eleni Theoharos’a göre, Kıbrıs sorununun çözümü için Maraş’ın iade edilmesi “İlk iyi niyet adımı olacakmış”!!! Eeeee sonrasında ne olacak Sayın Eleni Theoharos Hanım??? Acaba iyi niyet’in devamında sıra Güzelyurt’ta mıdır???

Bu bitmez tükenmez Rum taleplerine karşı, eğer kocaman Asya kıtası Kıbrıs Türkleri’nin elinde olsaydı o bile Rum – Yunan isteklerine kâfi gelmezdi. Rum ve Yunanlıların lügatlerinde al kelimesi yoktur, yalnızca ver de ver “Agoma” kelimesi mevcuttur. Elenie Theoharos gibilerine, KKTC’de biz ve bizim gibi düşünenlerin cevabı HAYIRDIR yani “OHİ”dir. Ne ilk ne de son, ne Maraş ne de Güzelyurt verilmeyecektir.

KARDAK HORTLADI

Geçtiğimiz günlerde bildik “Kardak” kayalıklarında yine hücumbot dalaşı yapılmış! Ege’de üzerinde insan yaşayan ve/veya yaşamayan ada ve kayalık sayısı 2000 civarındadır. Özellikle bu kayalıklarda insan yaşamamaktadır. Ancak, kayalıklar üzerinde insan yaşayıp, yaşamaması bir yana bu kayalıkların egemenliğinin kimde olması önemlidir. Bugün kayalıklar kimdeyse, kayalığın Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB) de ondadır. Tansu Çiller döneminde Kardak kayalıklarında gösterilen kararlılık, önem ve hassasiyet keşke Osmanlı’nın son döneminde ve tek parti iktidarlarında da Ege Denizi, Adaları ve Kayalıkları için de gösterilebilseydi!!! Güney Kıbrıs’tan verilen haberlere göre, üçlü çete “Rum – İsrail – Yunanistan” tarafından yapılacak olan askeri ortak tatbikattan söz ediliyor. Rum Savunma Bakanı Fotiu’ya göre planlanan askeri tatbikat bölgesel enerji güvenliğini kapsamakta imiş!!! Buna paralel olarak önümüzdeki günlerde Güney Kıbrıs ve Almanya arasında da ortak bir arama – kurtarma tatbikatı yapılmasının beklendiği açıklanmıştır. Geçmişte de bu gibi küçük çaplı tatbikatlar Fransa ve Güney Kıbrıs arasında olmuştu. Güney Kıbrıs’ın durmadan uyguladığı bu sözde askeri tatbikatlarının esas amacı Doğu Akdeniz’de KKTC ve Türkiye’nin önünü tıkamaktır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Doğu Akdeniz’in büyük bir bölümünü “Münhasır Ekonomik Bölgem” diye diye bir oldubitti yaratmak istemektedir. Daha önce de çoğu kez belirttiğimiz gibi, Türkiye bu bölgelerde Deniz Kurdu Askeri Tatbikatları’nı sıkça yapmalıdır. Bunlara ek olarak KKTC ve Türkiye MEB’lerinin her santimetre karesinde egemenliklerini göstererek petrol – gaz arama ve sondajlarına başlamalı, yabancı şirketlere Ruhsat ve arama izinleri vermelidir. Bu hususlar hiç zaman kaybedilmeden ivedilikle yapılmalıdır. Eğer bunlar yapılmaz ise Rum ve Yunanlılar şeytan ortakları İsrail ile “atı alıp Üsküdar’ı” çoktan geçmiş olacaklardır. Sayın Bakanımız Egemen Bağış, şu bitmez tükenmez Rum – Yunan isteklerine karşı gerekli şamarı lütfen patlatınız. Onlar sizin dilinizden çok iyi anlamaktadırlar.