Çağdaş Duman*
Uzun süredir büyük bir heyecanla beklediğim Sırbistan ziyaretini pandemi ve yoğun kış şartlarının gölgesinde gerçekleştirebildim. Böylece Balkanların en önemli ülkelerinden birisi olan Sırbistan’ı yerinden görme ve bölge halkını yakından tanıma fırsatım oldu. Öncelikle son derece politik bir toplum kitlesiyle karşılaştığımı belirtmek isterim. Başkent Belgrad’ı ikiye bölen Tuna Nehri’nin üzerindeki Banko köprüsünde “Kosova’sız Sırbistan düşünülemez” mealinde İngilizce pankartlarla karşılaştım. Gittiğim yerlerde görmüş olduğum Sırbistan haritalarında Kosova halen Sırbistan sınırları içerisinde gösterilmekte. Anlaşılan o ki aradan yıllar geçmesine rağmen Kosova meselesi Sırbistan iç politikasının bir enstrümanı olmaya devam etmekte. Ayrıca özellikle genç nüfusun mevcut hükümete yönelik eleştirileri artarak devam ediyor. Söz konusu toplumsal muhalefetin boyutunu kestiremesem de benim bulunduğum dönemde başta Belgrad ve Novi Sad gibi büyük şehitlerde kitlesel protesto eylemlerine şahit oldum. Göstericilerin en büyük şikayetleri hava kirliliği, yolsuzluk ve giderek ağırlaşan hayat şartları. Göstericilerin şu sloganı oldukça ilgi çekiciydi: “Çevresel ve politik çöpleri birlikte çöplüğe süpüreceğiz.” Anlaşılan o ki önümüzdeki yıl mevcut Cumhurbaşkanı Alexandra Vucic’i zor bir dönem bekliyor.
Genel olarak baktığımızda Sırbistan, Avrupa Birliği üyesi olmamasına rağmen Romanya ve Bulgaristan’a göre gelişmişlik ve refah seviyesi bakımından daha önde. Denize çıkışı olmamasına rağmen Balkan ülkelerindeki tecrübelerime dayanarak Karadağ dışında bölgenin en gelişmiş ülkesi diyebiliriz. Özellikle Tuna Nehri’nin ikiye böldüğü Belgrad, oldukça büyüleyici bir atmosfere sahip. Başta Kneza Mihaila Caddesi ve Kalemegdan’ı gezmenizi şiddetle tavsiye ederim. Şehrin en meşhur caddesi olan Kneza Mihaila caddesinde gezebileceğiniz pek çok sergi ve alış veriş yapabileceğiniz pek çok dükkân bulunmakta. Caddenin sonunda bulunan Kalemegdan ise içerisinde Savaş Müzesi ve kafelerin bulunduğu tarihi bir yapı. Kalenin üzerine çıktığınızda Tuna Nehri ile birleşen şehir merkezi sizi bütün güzelliği ile karşılayacak. Yine caddenin diğer tarafından bulunan Sırbistan Ulusal Müzesi benim için sanatsal açıdan oldukça doyurucu bir tecrübe oldu. Yine Nikola Tesla ve İlüzyon Müzeleri tavsiye edebileceğim diğer turistik mekanlar. Belgrad’ın diğer güzel parçasını ise Tuna Nehri’nin karşı tarafında bulunan Zemun bölgesi oluşturmakta. İzmir’in Alsancak bölgesini andıran bu bölge butik kafe ve restoranları ile ziyaretçilere hizmet vermekte. Buraya gittiğinizde Gardos Kulesi’ne çıkmayı ihmal etmeyin. Bütün şehri tepeden görmek ve Tuna Nehri’nin uçsuz bucaksız manzarasına şahitlik etmek istiyorsanız burası tam size göre.
Sırbistan’a kadar gitmişken Türkiye’nin bölgedeki diplomatları ile görüşmeden gelmek olmazdı. Bu çerçevede yaklaşık 3 yıl Dışişleri Bakanlığı Sözcülüğü yapan Belgrad Büyükelçimiz Sayın Hami Aksoy ile tanışma fırsatını yakaladık. Dışişleri Bakanlığı’nda geçmişte çok önemli görevlerde bulunan bir diplomatımızın Belgrad Büyükelçiliği yapması, Türkiye’nin Sırbistan ile olan ilişkilere vermiş olduğu önemin en somut göstergesi. Başta Sayın Büyükelçimiz Hami Aksoy olmak üzere bütün Büyükelçilik çalışanlarına misafirperverliklerinden dolayı sonsuz teşekkür ederim. Yeni yılda iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişerek devam etmesi dileğiyle…
Çağdaş Duman
Ph.D. / International Relations and Business
HABERLER
3 gün önceHABERLER
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
6 gün önceKÖŞE YAZARLARI
11 gün önceKÖŞE YAZARLARI
17 gün önce