“Bay Mihalidis, ‘geçmişi unutalım’ çağrınızla siz, Türk halkına, geçmişte silah zoru ile sizi ortaklık Hükümetinden ihraç ettiğimizi ve meşru ortaklık Hükümetinin yerine sadece Rum kanadını yerinde bırakarak dünyayı 16 yıldır aldattığımızı ve aldatmaya devam etmekte olduğumuzu da unutunuz’ dediğinizin farkında değilsiniz.” 1979
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Çıkar ortaklığına dayalı olarak kurulmuş bulunan AB’nin çatısı iyice çatırdamaya başladı. İngiltere’nin elde ettiği kazanımlara karşın şu ana dek yerlerinden oynayan taşların yerine oturmadığı görülüyor. Birlik içinde imparatorluk geleneğinden gelen Almanya ve İngiltere’nin mücadelesine dönüşen kazanım çabalarının birliği bitirme noktasına doğru hızla taşınmakta olduğunu kaydetmek istiyoruz. Yunanistan’ın birlikten ayrılırım tehdidi ile başlayan süreç İngiltere’nin birlikten ayrılma noktasına doğru hızla evriliyor. Aralarındaki fark Yunanistan ekonomisinin teklemesi buna karşın İngiliz ekonomisinin düzgün olduğu gerçeğidir. 23 Haziran’a doğru geri sayım devam ederken G 20 ülkelerinin Maliye Bakanlarından İngiltere’ye uyarı geldi. Adı geçen grubun yalnızca 5 adedinin AB üyesi olduğunu da anımsatmak istiyoruz. Adı geçen grup, uyarısının hafife alınmamasını istiyor. İngiltere’nin birlikten ayrılması durumunda ekonomik dengelerin bozulacağı ve adeta deprem yaşanabileceğine vurgu yapılıyor. AB yapısı içinde İmparatorluk düşlerinin temelinin biraz eskilere dayandığını belirtmek istiyoruz. 1999 Helsinki toplantıları sırasında alınan genişleme pazarlıkları bu çatışmanın son örneği olmadığı gibi sonuncusu da olmayacaktır. Çetin pazarlıklar sonrasında Batlık ülkeleri Almanya’nın baskısı ile Malta ile Kıbrıs’ında İngiltere’nin baskısı sonucu üyeliğe kabul edildikleri biliniyor. İngiltere’nin ayrılması sonrasında bu ülkelerin konumları da tartışmalı hale gelebilir. Kıbrıs’ta bulunan İngiliz üsleri AB müktesebatı dışında tutulmuştu. Bu uygulamanın adanın taksimi demek olduğu gerçeği o dönemde bilinçli olarak tartıştırılmamıştı.
ABD SEÇİMLERİ
Amerika’da Kasım ayında yapılacak olan Başkanlık seçimleri öncesinde Cumhuriyetçi Parti adına Bay Trump’un seçime katılacağına kesin gözü ile bakılıyor. Seçimi kazanması durumunda dünya dengelerinin yerinden oynayacağı kuşkusu ağırlık kazanıyor. Adı geçen kişinin belirlenen devlet politikalarının dışına çıkmayacağı düşüncesi teselli kaynağı oluyor. Yapılacak olası bir çılgınlık kan deryası içinde olan dünyanın beter günleri yaşayacağını kaydetmek istiyoruz. Bu kuşkular nedeniyle parti içinde propaganda çalışmalarının yapılıp yapılmaması konusunda bile ikircikli bir yaklaşım içinde bulunuyorlar. İsrail’in bölgede kendisini güvencede hissetmediği biliniyor. Bu nedenle de sıklıkla Filistinlilerle çatışıyor. Her savaş sonrasında ölüler ordusu ile birlikte yas tutanlar ordusu kuruluyor. Bundan yararlanan fırsatçılar ordusu da kendiliğinden oluşur. Bunları fırsata çevirmekte usta olduğu bilinen Bibi lakaplı Neden Yahu, ihale açmadan devletin olanaklarını yandaşlarına dağıttığı belirtiliyor. Bir önceki Başbakan Ehud Olmert’in de benzer işlemleri yaptığı için yargılanıp mahkûm olduğunu belirtmek gerekiyor. Bu yöndeki suçlarını bastırmak veya dikkatleri başka noktaya çekmek için Filistinlilere saldırmayı bu nedenle alışkanlık haline getirdiler. Bibi efendi bu pislikleri Neden yaptın Yahu?… Mendil büyüklüğündeki ülkenin önde gideni Bay Nikos Anastasiyadis, genel içinde boş durmadan konuşuyor. Associated Press’e yaptığı ilginç açıklamasında, “adada yeniden birleşmenin faturasının yüksek olacağını” söylüyordu. O zaman sormak gerekiyor. Mademki birleşmenin faturasının yüksek olacağı biliniyorsa birleşmek için neden bu kadar ısrar ediyor? Bay Nikos efendiye İsmet Paşa’nın bir sözü ile yanıt vermek gerektiğini düşünüyoruz. “Devlet adamı değdiğin kişi sözüne güvenilir adam olmalıdır”…
Bununla yetinmeyen Bay Nikos Anastasiyadis, “Türkçe AB dili olsun” diyerek ortalıklara yeniden çıkıverdi. Şu anda temsil ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Anayasasının 3. maddesine göre Türkçe, adı geçen Cumhuriyetin resmi dilidir. Bu önerisini yaparken hem Türkiye’ye hem de Kıbrıs Türklerine şirinlik yapmaya çalıştığını özellikle belirtmek istiyoruz. Benzer öneri 2002 yılında yapılmış ve 24 olan resmi dil sayısı 25 çıkacağı ve maliyeti yüksek olacağı gerekçesi ile kabul edilmemişti. Bu gerçek karşısında yapılmış olan bu öneriyi Türkiye ve Kıbrıs Türklerini ikna edebilmek için kurgulanan bir oyun olarak okumak gerekiyor mu ne?
KÖŞE YAZARLARI
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
7 gün önceKÖŞE YAZARLARI
13 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
21 gün önceKÖŞE YAZARLARI
22 gün önce