Günümüzde, çalışmadan üretmeden, bir takım yasal hakların arkasına saklanarak yan gelip yatarak para kazanmak sevdasında olan birçok kişinin ağzının suları akarak kurulmasını bekledikleri bir kurum bu SUDAK. Ya bu kuruma önce kendileri kapak atmak için elden geleni yapacaklar, ya da evladı, torunu veya yakınlarını sokmak için elden geleni artlarına koymayacaklar. Buna karşın akıllarına da “bu işi en iyi yapabilecek olan işe alınsın” demek ya da düşünmek bir türlü gelmeyecek. “Devlet malı deniz, yemeyen keriz” mantığından yola çıkarak önce bu kurumun devlet tarafından kurulması için, “Ezen, ezilen, sömürü, sermaye, emperyalist, kapitalist, işçi, çalışan, emek” gibi geçen yüzyılın ortalarında üretilmiş ve yanlış ellerde sık sık kötü amaçlarla kullanıldığı için cılkı çıkmış, halkımızda da artık nefret duyguları u yandırmaya başlamış çağdışı sloganları ısıtıp ısıtıp piyasaya sürmekle işe başlayacaklar. Özel sektör enine boyuna çekiştirilerek iyice kötülenecek ve Türkiye’den bin bir emek ve milyonlarca TL karşılığı Kıbrıs adasına getirilmesi başarılacak olan hayat suyunun- yaşam suyunun dağıtımı için devlet eli ile SUDAK’ın yani “Su Dağıtım Kurumu”nun kurulması için her yol denenecek, her oyun sahnelenecek.
İKİNCİ ÖLÜMCÜL ADIM
İkinci ölümcül adım olarak, bu işte uzman olan kişilerin istihdamı yerine akraba, dost, evlat, torun veya da yakın tanıdıkların hiç hak etmedikleri yüksek yüksek maaşlarla işe alınmaları sağlanacak. SUDAK, ehil ellerde işini iki haneli sayılarla ifade edilebilecek kişilerle hizmet verebilecekken, 400-500 kişi istihdam edilecek. Hemen bir sendika kurularak, diğer kurumlarımızda olduğu gibi ilave ücretler, tazminatlar, beleş kullanım hakları, bayram harçlıkları, yıllık elbise ve gıda yardımlarının verilmesi için halkın en doğal hakkı olan suyu kesilerek grevler başlatılacak ve mevcut 1987 tarihli “Grev ve Referandum Yasası” içeriğince de tüm talepleri karşılanacak. Elbiselerinin ıslanması olasılığı yüksek olan bir SUDAK çalışanları, aynen KTHY’de çalışanların “gürültü tazminatı” veya KIB-TEK’de çalışanların “tehlike tazminatı” adı altındaki aldıkları ek gelir benzeri, “ıslanmadan dolayı üşütüp hasta olma” tazminatı olarak ayda maaşlarına ek olarak 800 TL talep edecekler. Tabii SUDAK’da çalışmalarından ötürü, aynen KIB-TEK’te olduğu gibi “K Değeri” yerine “S Değeri” adı altında evinde beleş su kullanım hakkı için ayda 700 TL ek ödeme yapılması istekleri de -ister istemez- kabul edilecek. Aksi takdirde, kurulmasında ve hayata geçirilmesinde on paralık katkıları olmayan çalışanların, istedikleri verilmezse suyu kesmek tehdidiyle suyu kesmeleri, vatandaş ile su kullanan sağlık, akademi, sanayi ve tarım tesislerini cezalandırmaları kaçınılmaz olacak. Zira, bu çirkin mantığı gerek elektrik enerjisini eline geçirmiş olan, gerekse de dünya ile bağımızı sağlayan Ercan Havaalanı’nda uçuşların kontrolünü eline geçirmiş olan sendikanın, kendi çıkarları ve ihtirasları uğruna vatandaşı cezalandırmak için acımasızca sık sık uygulamaya koyduklarını geçmiş yıllarda acı acı yaşadık ve gördük. En sonunda da Türkiye’nin neredeyse kuruş talep etmeden göndereceği, adanın yaşam kalitesini arttıracak, doğanın zenginleşmesini sağlayacak ve ekonomik kaderini değiştirecek olan suyu, bir sürü işe yaramaz asalağın yüksek yüksek maaş almaları ve yan gelirler elde etmeleri uğruna aynen elektrik enerjisinde olduğu gibi fahiş bir fiyatla satın almak zorunda kalacağımız kesin, eğer suyun dağıtımını devlet eliyle yapmak yoluna gidilirse. Artık bazı ehil olmayan kişiler, çalışmadan, yorulmadan ve hak etmeden, yüksek maaşlar alsınlar, yan gelirler elde etsinler diye vatandaşın zorla soyulmasına ve sömürülmesine bir son verilmesi gerekiyor….
HABERLER
Az önceHABERLER
Az önceKÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önce