Biz ‘Fast Fashion’ olarak adlandırılan hızlı tüketim serüveni ile beraber hareket ederek, sizce bu dünyada daha ne kadar var olabileceğiz?
Bize yiyecek, içecek, barınak, gezip eğlenecek imkânları sağlayan dünyaya güzel şeyler yapma görevimiz varken, biz kalkmış ona çok büyük zararlar veriyoruz. Üstelik bu duruma en büyük olumsuz katkıyı hepimizin sıkça kullandığı ve içerisinde bizzat bulunduğum moda sektörü ile yapıyoruz. Aslında uzağa gitmeye gerek yok. Moda, kelimesi bize her şeyi anlatıyor. Moda, Latince ‘hemen şimdi’ anlamına gelen ‘modo’ kelimesinden türetilmiş, İtalyancada ise ‘değişiklik gereksinimi ve geçici yenilik’ anlamlarını taşıyor.
Türk Dil Kurumu (TDK) ise bu kelimeyi ‘Değişiklik gereksinimi veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik’ olarak ne de güzel açıklamış. Bu minik kelime ile hayatımıza giren bir şey var : “ seri üretim”. Böylece tekstil ürünlerinden örneğin kot pantolon (Jean) gibi bir ürünü üretmek üzere gerekli olan pamuğun sulamasında 800 litre su harcanıyor. Ayrıca, hammaddesi, üretimi, satışı, kullanılması derken Tekstil’in petrol sektöründen sonra dünyayı en çok kirleten ve doğaya en büyük zararları veren ikinci sektör olduğunu biliyor musunuz?
Hayvan dostlarımıza verdiğimiz zararlar
Dünya’dan bahsetmişken içerisinde barındırdığı ekosistemin dengesini oluşturan ufak dostlarımız olan hayvanların her yıl 50 milyondan fazlasının kürkleri için katledildiğine değinmek istiyorum. Sadece kürkleri ile kalmıyor tabi, hayvanların dişleri, boynuzları diye devam ederken biz daha ne kadar fazla seri tüketip yenisine geçebiliriz kısmına odaklanıyoruz. Örneğin hiç haberimizin olmadığı ipek böcekleri, milyonlarcası belki de daha fazlası, o çok sevdiğimiz, karşılığında yüklü miktar para verdiğimiz İpek’in üretilmesi için öldürülüyorlar. Hem de hiç masumca değil. Kozadan çıkarken kozayı delmesi ve ipek ‘e zarar verebilme ihtimaline karşın ‘boğma’ denilen yöntem ile 80 derece kaynamakta olan kazanda haşlanıyorlar. Ayrıca Kürk’ü için, zarar verdiğimiz hayvanlar da var.
Çevreci moda
Maliyeti düşürmek amacı ile hem üreticilerin satışını kolaylaştıran hem de müşteriler için fiyatları düşük olan yapay, sentetik ürünleri tercih ediyoruz. Peki, nedir bu etiketinde yazan ama bizim hiç açıp okumadığınız zararlı ve bir o kadar kullanım ömrü kısa olan yeni teknoloji kumaşlar. Asetat, naylon, polyester, akrilik tipi kumaşlar elbette. Bu tip ürünler yerine Pamuk, keten, yün, kaşmir, kenevir bazlı kumaşlar tercih edilmeli ve bunun geçerli sebepleri olduğu da bilinmeli. Doğal lifler tercih edilirse sağlığınızı, yaşadığınız dünyayı korumak için adım atmış olursunuz. Ayrıca dolabınızda satın aldığınız ucuz polyester ürün ömrünü çok kısa sürede bitirirken, pamuklu bir ürün size yıllarca eşlik eder ve size konfor sağlar. Tıpkı anne ve ananelerimizde olduğu gibi, çoğumuz şahit olmuştur ‘bak bu benim gençlik döpiyesim ‘ dendiğini, ama şimdi bakıyorum da dolabımda bu yıl olan ürünler seneye atılmak zorundalar, yıpranıyorlar ve tabi bu arada moda değişiyor.
Peki, biz bu akıma hemen uymalı mıyız? Kesinlikle, hayır derim. Moda değişir ama stil senle kalır. Dolabına, moda gibi stiline uzak ürünleri koymak seni bir süre sonra sıkar ve ‘Fast Fashion’ denen hızlı tüket akımına ayak uydurtur, böylece doğaya da yapacağını yaparsın. Bunun yerine sevdiğin, tarzına uygun, daha klas ürünler ile kendi modanı oluştur. Başkasının modasını kullanma ki senin bir tarzın olsun.
Sürdürülebilir moda
Şimdi gelelim sürdürülebilir modaya. Eğer ille de moda olsun diyorsak, tamam ama dünyamız da bizimle kalmalı. Dünya’ya en az zarar ile bu işin içinden çıkmalıyız. İlk olarak müşteriler doğal kumaş tercih etmeli ki üreticiler doğala yönelsin. Böylece bu sayede ürünlerin fiyatları düşürülebilir. Geçenlerde Bursa’da bir kumaş üretim fabrikası ziyaret ettik. Fabrika sahibine neden doğal lif kullanmıyorsunuz diye sorduğumda, “tüketici ne talep ederse bizde onu üretiyoruz, çok üretilen ürünün maliyeti oldukça düşük oluyor” demişti. Kendi açılarından haklılar ancak tabi onlara da doğal kumaşlar üzerinde tarım ilacı ve zehir içeren materyaller den kaçınmak düşüyor. Sürdürülebilirlik için gereken diğer bir faktör ise geri dönüşüm. Eğer kıyafetler yıpranmamış ise başkalarının da kullanması sağlanmalı. İkinci el ürünlerin satışı revaçta hatta tercihte ediliyorlar. Sadece Amerika’da her yıl 12,8 milyon ton tekstil ürünü imha ediliyor ve buda kişi başı 37 kiloya denk geliyor.
Türkiye’de ise bu oran 40 kilo civarı. Ürünün yıpranmış olması da geri dönüşüme engel değil. Aslında ürünler mutlaka geri dönüşüme verilmeli. Böylece, tekrar iplik halini alarak farklı bir ürün için kullanılabiliyorlar. Böylece tekrar zararlı bir sürece girilmesine gerek kalmıyor. Bu nedenle geri dönüşüm oldukça önemli. Tabi üretim aşamasında çevresel etkiler ve karbon ayak izinin hesaplanması ve azaltılması çok önemli. Sonuçta, küresel ısınmanın en büyük suçlusu karbon ayak izi elbette. Birçok önemli firma sürdürülebilir modaya destek olmaya başlamışken hadi darısı bizim başımıza diyelim ve daha bilinçli hareket etmeye özen gösterelim.
Berka Sude Sait
Moda Tasarımcısı
sude.sait@bilgiedu.net
BALKAN YEMEKLERİ
21 saat önceHABERLER
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024
İnşaallah diyelim başarılar diliyorum