DOLAR 35,2068 0.3%
EURO 36,7672 0.92%
ALTIN 2.968,331,32
BITCOIN 34546755.12609%
İzmir
16°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

189 okunma

Tasarım Temelli İnovasyonlar

ABONE OL
03/09/2020 00:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Her fikrî mülkiyet gibi tasarımlar da inovasyonun çok önemli bir parçasıdır. Çünkü üründe, tasarım müşterinin dikkatini çeker ve onda satın alma isteğini uyandırır. Dolayısıyla yeniliğin ticarileşmesinde tasarım doğrudan etkilidir. Bu nedenle tasarımın fikrî mülkiyet haklarıyla korunması gerekir. Tasarımın fikrî mülkiyetle korunmasının iki yolu vardır. Birincisi tasarımın Türk Patent Enstitüsü’ne başvurularak “tasarım tescil belgesi” alınmasıdır. İkinci yol tasarımın tıpkı bir sanat eseri gibi telif hakları (copyright) ile koruma altına alınmasıdır. Resmi bir başvuru yapılmadan, bir başka deyişle telif hakları ile yapılacak bir koruma, tasarımın hangi alanlarının korunduğunun net olarak belirlenmemesi, ispat zorluğu ve en önemlisi Türkiye’de henüz bu kültürün yaygın olmaması nedeniyle daha zayıf bir yoldur. Tasarım tescil başvurusu yapmadan önce piyasaya kendisi veya görüntüsü çıkmış ise üzerinden bir yıl geçirilmemelidir. Piyasaya sürülmesinden bir yıl sonra tasarımın yenilik kriteri ortadan kalkmıştır ve tasarım koruması sağlanamaz. Bu bir yıllık süre birçok ülkede geçerli olmasına karşın bazı ülkelerde altı ay olarak uygulanmaktadır.

Tasarım korumasında başvuru tarihi önemlidir, ama bundan daha önemlisi tasarım dosyasının iyi hazırlanması, süreçlerin ve hatta tescil sonrası işlemlerin takibidir. Dolayısı ile tasarım başvurularının ve süreçlerin takibinin, bilgi ve birikim sahibi patent ve marka vekilleri tarafından yapılmasını öneririm.

REKABET FİRMALARI YORUYOR

 

Bugün artık hızla şiddetini arttıran rekabetin, firmaları yormaya başladığı görülmektedir. Ancak bu yorgunluğun ilacının farklı tasarımlar olduğunun farkına varılması yorgunluğun artmasına engel olacak ve tekrar piyasaları canlandıracaktır. Farklı tasarım ve modeller yeni pazar ve müşteri kitlesini oluşturacağından çözüm olarak önerilmektedir. Ayrıca sanayicilerimiz kimlerin tasarım müracaatında bulunduğunu görmek ve eskiden beri var olan tasarımların tescilini engellemek amacıyla her ay yayınlanan tasarım bültenlerini incelemek zorundadır. Bu anlayışı geliştirmeyenler bundan ciddi anlamda zarar görecek ve yeni gelişmelerin gerisinde kalacaktır. Yine son gelişmeler Avrupa ülkelerine ihracat yapan sanayicilerimizi yeni atılımlar ve çalışmalar yapmaya zorlamıştır. Bu çalışmaların sonucunda özgün tasarımların oluşturulması ve oluşturulan bu tasarımların yurt dışında tescil ettirilmesi önem kazanmıştır. Tescilsiz veya taklit tasarımlar yurtdışına ihraç edildiğinde, gümrüklerde veya ilgili ülkelerde toplatılma riskini taşımaktadır. Bu sebeple ihracat yapan firmaların kendilerine ait ürettikleri özgün tasarımlar üzerinde hak iddia edebilmeleri için, öncelikle Türkiye’de, daha sonra da ihracat yaptıkları ülkelerde tescil ettirmeleri gerekmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde tek başvuruyla endüstriyel tasarımların korunması bu ülkelere ihracat yapan sanayicilerimize önemli avantajlar sağlamaktadır. Bu sistemin getirdiği en önemli avantajlar şunlardır:

 

1)     Tek bir müracaatla AB’ye üye ülkelerde de geçerli ve etkili tasarım tescil belgesi,

2)     Ayrı ayrı yapılan müracaatlara nispeten daha az maliyet,

3)     Hukuki ihtilaflarda tek uygulama, (üye ülkelerin herhangi birinde verilen mahkeme kararının tüm üye ülkelerde de geçerli olması),

4)     Üye ülkeden birinde kullanılan tasarımın diğer üye ülkelerde de kullanılıyor olarak kabul edilmesi ve tasarım tescil belgesinin yenileme işleminin 5’inci yılın sonunda tek bir müracaatla yapılması.

 

 

Ülkemizin gelişen dünya şartlarında sanayicimizin lehine pozisyon ortaya koyan bir yapıyı oluşturması yararlı olmuştur. Tabii ki, bunun yararını yurt dışı fuarlara katılan sanayicilerimiz görecektir. Tasarım tescilleri gerek yurt içinde gerek yurt dışında korunarak katma değer oluşturmak ve bu katma değeri ürünlere yansıtmak da ihracat rakamlarını olumlu etkileyecektir. Böylece gelecek yıllarda ihracatımızın 500 milyar doları aşması mümkün olacaktır. Bu da gerçekleştikten sonra, gerçek anlamda bir tasarım ülkesi, -örneğin İtalya gibi- olabilmek için bu dengenin sürdürülebilir hale gelmesi gereklidir. Bu konuda da özel sektöre, kamuya ve sivil toplum örgütlerine önemli görevler düşmektedir.

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP