“Dünyanın muhtelif yerlerinde Anavatan’dan ayrı düşmek bedbahtlığına uğrayanlar arasında bulunan Kıbrıs Türk’ü olarak başımız dik söyleyebiliriz ki bütün meziyet ve hasletlerimizi koruyabilmiş, onları incitmeye kalkışan her eli kırmaya muvaffak olmuşuzdur.” 1976
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Yunanistan’ın Türkiye’ye Ege sorununun Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’na götürmesi çağrısında bulunduğu biliniyor. Burada dava açılabilmesi için her iki tarafında ayrı ayrı veya ortak başvuru yapmaları gerekiyor. Aynı ülke komşusu Makedonya ile yaşadığı isim sorunu konusunda anılan mahkemenin verdiği kararı uygulamamak için her türlü oyunbozanlığı sergiliyor. Adı geçen mahkeme 05 Aralık 2011 gününde verdiği kararla Yunanistan’ın Makedonya’nın uluslararası örgütlere üyeliğiyle ilgili olarak kullandığı vetonun haksız olduğunu kaydediyordu. Yunanistan’ın bu kararı tartışma konusu olmaya devam ediyor. Ele talkım verip salkımı yemeyi bir süre daha devam ettirecekleri anlaşılıyor. Benzer bir durumu ülke Münhasır Ekonomik Bölge konusunda uyguluyor. Bölgenin güvenliğinin sağlanması için uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayıp Deniz Gözetleme Merkezi’ni kurdu. Adı geçen merkezin Savunma Bakanlığının eş güdümünde ilgili bakanlıklarla ortak olarak çalışmalar yapacakları duyuruluyor. Bu kural tanımazlığı garantici olan Türkiye ile Kıbrıs Türklerine karşı yapılan bir saldırı olarak okuduğumuzun bilinmesini istiyoruz.
MARAŞ BÖLGESİ
Diğer yandan Maraş Bölgesini sürekli olarak gündemde tuttukları biliniyor. Bir yandan bölgenin Türk yönetimi altında açılmasını kabul edebileceklerini söylüyorlar. Diğer yandan konuyu Avrupa ile Birleşik Amerika Devletlerinin gündeminde canlı tutmaya çalışıyorlar. Rum basınındaki haberlere göre AB’nin genişlemeden sorunlu üyesi Bay Stephan Füle’nin Maraş’ın açılmasına karşılık Ercan Havaalanının uluslararası uçuşlara açılması gerektiğini yazıyorlar. Konuya ilişkin olarak komisyon kurularak çalışma yapılacağının yararlı olacağını söylüyor. Genel bir kanı, bir sorunu çözmek istemiyorsanız hemen bir komisyon kurun şeklindedir. Maraş konusunun da gündemde tutulmasına karşın çözülmek istenmediğini kaydetmek istiyoruz. Maraş’ın eski sahiplerine verilmesi tezini ortalık yerlere çıkaranların tapu kayıtlarını inceleyerek başlaması gerekiyor. 1878 yılından sonra İngiliz yöneticilerinin yaptıkları tahsislerin yok sayılması sonrasında Maraş’ın gerçek sahibinin Türk Vakıfları olduğu gerçeği ile yüzleşmiş olacaklardır. Böylece yapılmış olan yağmalamanın ortalık yerlere çıkması da sağlanmış olacaktır. Bay Stephan Füle’nin Ercan Havaalanı’nın uluslararası uçuşlara açılması önerisi üzerine karşı saldırılar da başladı. Böyle bir açılışın Uluslararası Hukuku ve Avrupa Hukuku’nun çiğnendiğini söyleyerek saldıranların uzlaşmadan ve çözümden yana olmadıklarının bir başka göstergesidir. Rumların yöneticileri ne kadar değişirse değişsinler mantıklı yaklaşımdan uzak olduklarını sürekli olarak sergiliyorlar. Bu yaklaşımla çözüm de olmaz ortaklıkta kurulamaz. Bir yıl içinde anlaşma olacağının düşünü görenlere duyuruyoruz. Dışişleri Bakanı Bay Yannakis Kasulides; Simerini gazetesindeki söyleşisinde, “Maraş önerisi hakkında güven yaratıcı önlemleri tartışmak için henüz çok erken olduğunu” kaydediyordu. Görünen odur ki Ulusal Konseyleri ne zaman izin verirse o zaman masaya oturarak görüşmelere başlar gibi yapacaklardır. Aksi duruşun beklenilmemesi gerekiyor. Belirli zaman aralıklarında uluslararası toplumun bir anlamda temsilcisi olan Bay Aleksandr Dovner’i tartışma konusu yaptıkları biliniyor. Bu yöntemi sıklıkla uyguluyorlar. Tazıya kaç tavşana tut demek istiyorlar mı ne…
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce