Konuya benim ve çevremdeki kişilerin maruz kaldığı bir kaç örnekle giriş yapmak istiyorum. Zaman zaman çoğu kişinin mağdur olduğu gibi bizlerinde mağdur olduğu doğrudur. Örneğin kimimiz elbise siparişi veririz, mutfak dolabı siparişi veririz, aracımızı bakıma veririz ve ya evimizin tadilat işini mimara veririz. Buraya kadar her şey doğal ve normal fakat ilk yapılan görüşme ile yapılan işçilik arasında genellikle sonuç hep hüsranla biter.
Neden mi? Ticaretle uğraşan kişi veya kişiler (istisnalar kaideyi bozmaz)
ilk görüşmede bal kaymak vaatlerini sunuyorlar işte böyle yapacağız bu şekilde olursa daha güzel olur gibi yani kısaca hayaller Havai sahilleri gerçekler Missisipi nehri gibi. Haydi Bismillah diyerekten işler başlar ve yavaş yavaş hayallerden uzaklaşılır ve ardından müşteri esnaf arasında uyuşmazlıklardan dolayı münakaşalar başlar.
İŞE ODAKLANMAK
Aslında bu kişilerin vaatlerini yerine getirmemesi için bir neden yok. Sadece işlerine odaklanmaları yeterli. Amma velakin bir işi bitirmeden başka bir işe (elindeki siparişi bitirmeden) yelken açma sevdaları başka bir iş(sipariş) almaları bu kişilerin ticari unvan ve ahlakına ve kişiliklerine ne kadar zarar verdiklerinin farkında değiller. Hem kendilerine zara vermekteler hem de tüketicileri mağdur etmekteler. Bunun başlıca tanımı halk arasında aç gözlülük sanırım. Bu mağduriyeti bizzat kendim yaşayanlar arasında olduğumdan dolayı bu hafta bu konuyu kaleme almak istedim.
Ticaretle uğraşan bireylerden bizlerin vatandaş olarak ısrarla ricamız ve beklentimiz lütfen vaat ettiğiniz hayaller doğrultusunda ticaretinizi icra ediniz. Zira farkında olmadan üç kuruş fazla para kazanma hırsıyla kaybetmiş olduğunuz ticari ahlaki unvanınızı ve güvenirliliğinizi yitirdiğinizin farkında olmalısınız. ‘Güven kaybetmektense, para kaybetmeyi yeğlerim’ mantığını en azından zaman zaman da olsa hatırlayıp uygulamaya çalışsalar zannedersem biz tüketiciler bu tarz mağduriyetlere maruz kalmayız.
Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem, buğday satan bir adama rastladı. Satıcıya:
“Nasıl satıyorsun?” diye sordu.
Adam da kendince anlattı. O esnada Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Selleme:
“Elini onun (buğdayın) içine daldır!” diye vahy (işaret) edildi.
Allâh Rasûlü -Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem de elini daldırdı ve buğdayın ıslak olduğunu gördü. Bunun üzerine,
“İnsanların görmesi için ıslak olanı üst tarafına koysaydın ya! Aldatan bizden değildir.”
Olay kısaca bundan ibaret…
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce