DOLAR 35,2068 0.3%
EURO 36,7672 0.92%
ALTIN 2.968,331,32
BITCOIN 34546755.12609%
İzmir
16°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

241 okunma

Türkiye-Romanya ilişkileri…

ABONE OL
29/06/2010 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sınırlarının toplam uzunluğu 3 bin 181 kilometre olan Romanya’nın sınırlarının üçte ikisini nehirler(Tuna, Prut ve Tızsa) ile Karadeniz (234 kilometre) çizmektedir. Doğuda ve kuzeyde Ukrayna ve Moldova (1.327,3 kilometre), Batı’da Macaristan (444 kilometre), güneybatıda Yugoslavya  (544.3 kilometre), güneyde ise Bulgaristan (631.3 kilometre) ile komşudur. Karadeniz ve Tuna bağlantıları ile Avrupa ve Ortadoğu arasında önemli bir coğrafi konuma sahip olan Romanya; petrol, doğal gaz kömür gibi önemli yeraltı zenginliklerinin yanı sıra ekilebilir tarım arazileri ile de avantajlara sahiptir.

Bugünkü Romen halkının aslını oluşturan Dak Kavmi, ilk kez M.Ö. 500 yıllarında adını duyurmuştur. Daha sonra Roma istilası ve göçler yoluyla Latin dil ve kültürünü benimseyen bu kavim, M.S. 1000 yıllarına kadar süren Slav, Avar, Hun ve Tatar istilalarına karşı kimliğini koruyabilmiş, 15. yüzyıla gelindiğinde dört feodal beylik tarafından yönetilir hale gelmiştir. Bu yüzyıldan başlayarak, Osmanlı nüfuzu kendini hissettirmiş, Besarabya ve Transilvanya Osmanlı himayesine girmiştir. 18. ve 19. yüzyıllarda zayıflayan Osmanlı hâkimiyetine karşılık, Romen toprakları Rusya ile Avusturya-Macaristan imparatorluklarının eline geçmeye başlamıştır. 1878 Osmanlı-Rus Harbi sonucunda Romanya bağımsızlığını ilan etmiş ve krallıkla yönetilmeye başlamıştır. I. Dünya Savaşı’na kadar Romanya komşu ülkelerde kalan topraklarını geri almaya yönelik çabalarını sürdürmüştür. 1914’de savaşın başlamasından sonra iki yıl tarafsız kalmış, daha sonra İtilaf devletleriyle ittifaka giderek, 1918-1919’da Besarabya, Bukovina ve Transilvanya’yı topraklarına katmıştır.

İKİ SAVAŞ ARASINDAKİ DÖNEM

İki savaş arasındaki dönem Büyük Romanya’nın ulusal kimliğini güçlendirmek ve ekonomisini kalkındırmak çabalarıyla geçmiştir. II. Dünya Savaşı’nın ilk yılında yine tarafsız kalan Romanya daha sonra Almanya safında savaşa girmiştir. Romanya, savaştan yenik çıkarılmasının sonucu olarak Sovyet işgaline maruz kalmış ve Besarabya’yı Sovyetler Birliği’ne bırakmak zorunda kalmıştır. Ülkede sosyalist rejimin kurulmasıyla Krallık ilga edilmiş ve Aralık 1989 Devrimi’ne kadar sürecek tek parti yönetimi devrine girilmiştir.

1989 Devrimi’ni müteakip, demokrasi ve serbest piyasa ekonomisi giderek Romanya’ya yerleşmeye başlamıştır. Romanya Parlamentosu; Milletvekilleri Meclisi ve Senato olmak üzere iki meclisten oluşmaktadır. Çift meclisli parlamentonun 140 üyeli senatosu ve 345 üyeli Millet Meclisi bulunmaktadır. Her iki kamara da 41 çok üyeli seçim bölgesinden doğrudan seçilmektedir. Her bir seçim bölgesi 40 vilayet ve Bükreş belediyesini içermektedir.

 

Romanya Siyasi partiler ve Seçim Yasaları’na göre siyasi partilerin Parlamento’da temsil edilebilmeleri için, ülke genelinde oyların en az yüzde 3’ünü almaları gerekmektedir. Bu baraj, birden fazla siyasi partinin bir araya gelerek oluşturduğu konvansiyon, birlik veya ittifaklar için yüzde 8’dir İki turlu gerçekleştirilen seçimlerde seçilme yaşı, milletvekili Meclisi ve yerel Yönetimler için 23, senato ve Cumhurbaşkanlığı içinse 35’tir.

TOPRAKLARIN TAPULARI

Ülkede, devrimin ardından tarım topraklarının yüzde 75’i halka dağıtılmış olmakla beraber, bu toprakların tapuları verilmemiştir. Diğer taraftan, ülkede yabancıların arazi sahibi olması yasaktır. Yabancılar, ancak belirli bir faaliyet gösterdikleri sürece arazi kullanma hakkına sahiptir ve ilgili faaliyetin sona ermesini izleyen 1 yıl içinde kullanılan arazi satılmak zorundadır.
Romanya’da, yem sıkıntısı dolayısıyla hayvancılık sektörü büyük zarar görmüştür. Buna bağlı olarak, ülke, net hayvansal ürün ithalatçısı haline gelmiştir. Bunun yanı sıra seracılık ve balıkçılık da gelecek vaad eden, gelişen sektörler arasında bulunmaktadır.

Günümüzde gıda işleme ve paketleme, telekomünikasyon ekipmanları, petrol ve doğalgaz çıkarma ve diğer ekipmanlar ile ofis, depo ve konut inşası, restoran işletmeciliği, otelcilik, turizm, bankacılık, sigortacılık, reklamcılık gibi hizmetler sektörünün her alanı da ülkede gelişmekte olan diğer cazip sektörlerdir.

Köstence’de bir Romanya Müslümanları Müftülüğü bulunmaktadır. Bu Müftülüğe bağlı hizmet veren soydaş din adamlarına ilaveten Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından görevlendirilen din adamlarımız da Müftülük gözetiminde soydaşlarımıza yönelik din hizmetleri vermektedir.

Romanya’da 59’u Köstence ve civarında bulunan 72 faal cami mevcuttur. Bu camilerden 37’si minarelidir. Romanya’da 1850 yılında 238 olan cami sayısı, 1939 yılında 151’e, 1976 yılında ise 85’e düşmüştür. Önemli faal camilerin Osmanlı döneminden kalan isimleri halen kullanılmaktadır. Romanya bugün Türkiye’nin, Balkanlar’daki en büyük ticari ortağı konumunda bulunuyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 7 milyar dolara yaklaşıyor. 2010 yılında bu rakamın 10 milyar dolara ulaşması bekleniyordu ve öyle de oldu. Türkiye’nin balkanlardaki en büyük ticari ortağı olan Romanya, Karadeniz Bölgesi’nde de Rusya Federasyonu’ndan sonra ikinci sırada yer alıyor. Avrupa Birliği’ne en son katılan iki ülkeden biri olan Romanya’nın Türkiye ile ticareti 2008 yılının ilk 8 ayında 5,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. İki ülke arasındaki ticaret hacminin 2.6 milyar dolarını Romanya’nın Türkiye’ye yaptığı ihracat, 2,9 milyar dolarını ise Romanya’nın Türkiye’den yaptığı ithalat oluşturdu. Türk iş adamlarının Romanya’daki yatırımları 2 milyar dolara yaklaşıyor. Türk ekonomisinin bel kemiğini oluşturan KOBİ’lerin dışa açılma politikalarında da, Romanya’nın hedef pazarlar arasında yer alıyor. Romanya, özellikle bulunduğu coğrafya itibariyle Orta Avrupa, Baltık ülkeleri ve Ortadoğu pazarlarına açılımı sağlayacak bir avantajı beraberinde getiriyor. Polonya’dan sonra Orta Avrupa’nın ikinci en büyük piyasası olan Romanya, AB üyeliğinin
yanı sıra, yaklaşık bin kilometrekarelik bir alanda 200 milyon tüketiciye ulaşan ticaret yolları ve merkezlerinin kavşağında bulunması bakımından yatırımcılar için Avrupa’nın en cazip ülkelerinden biri konumunda. Farklı doğal kaynakları, verimli tarım alanları, kalifiye ve ucuz işgücü ve sahip olduğu turizm potansiyeli Romanya’yı çekici bir Pazar yapan öncelikli unsurlar arasında sıralanıyor. Pazara girmek ve ticaret yapmak için herhangi bir kısıtlama bulunmaması ve kar transferlerine sağlanan kolaylıklar da hem ihracatçılar, hem de yatırımcılar için uygun fırsatlar sunuyor. Yatırımların Karşılıklı Teşvikine İlişkin Anlaşmanın 1996 yılından bu yana yürürlükte olması Türk-Romen ekonomik ilişkilerinin gelişmesi için uygun zemini oluşturmuştur. Ocak 2003 tarihi itibariyle Romanya’da toplam sermayesi 227 milyon dolara ulaşan 8025 tescilli Türk firması bulunmaktadır.

DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR

Türkiye Romanya’ya yapılan doğrudan yabancı yatırımlar içinde onuncu, firma sayısı açısından ise dördüncü sırada yer almaktadır. Romanya’da Bayındır Holding’in Banco Turco-Romana, Bayraktar Holding’in Robank’ının yanı sıra, Demir-Romanya, United Garanti, Sümerbank ve Finansbank mevcuttur. Ayrıca Global Menkul Kıymetlere ait bir ofis faaliyet göstermektedir. Türkiye-Romanya ilişkilerinde 1990’dan itibaren kendisini hissettiren gelişme çizgisi günümüzde ileri boyutlara taşınmıştır. İki ülkenin iyi ilişkiler içerisinde bulunması şüphesiz ki, her iki tarafın da menfaatinedir. Türk-Rumen ilişkileri ikili ve bölgesel ilişkiler bağlamında gün geçtikçe ivme kazanmıştır. Ticaret hacminin artırılmasıyla iki ülke arasındaki ilişkilerde daha da ileri gidilebilir. AB üyesi bir Romanya ile Balkan coğrafyasının önemli bir güç unsuru olan Türkiye, bölgede istikrarı koruma yönünde aktif görev üstlenebilirler, ikili ilişkiler bağlamında model teşkil edebilirler. Böylece bu zor coğrafyada meydana gelebilecek Ortodoks-Müslüman kutuplaşmasının önü engellenebilir. Türkiye’nin de AB üyelik perspektifinin bulunması, Türk-Rumen münasebetlerinin SEECP, NATO, KEİ gibi örgütlenmelerin yanı sıra AB bazında da ayrı bir platform kazanacağını göstermektedir. Son olarak, Romanya’daki Türk azınlığa ilişkin Türkiye’nin daha ilgili ve girişimci olması gerektiğinin altı çizilmelidir. Görüldüğü üzere Romanya ile aramızda ilişki şimdiye kadar yara almamış ve iki tarafında iş birliği oldukça sağlam bir şekilde ilerlemektedir. Bu konuda görev tabi ki devlete düşmektedir. Mutlaka tıpkı diğer Balkan ülkelerinde ki Türk azınlıklarımıza olduğu gibi burada ki Türklerle de yakından ilgilenilmelidir… En azında olması gereken budur…

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP