Bir ülkenin ne kadar hür ve başarılı olduğuna bakmak isterseniz o ülkede ki kadının bulunduğu konuma bir göz atmanız yeterli olacaktır. Çünkü ülkelerin bilim, kültür, sanat, spor, eğitim, sağlık, ticaret ve siyasi hayatında kadına ait göstergeler, o ülkenin tüm bu alanlardaki gelişiminin de hangi noktada olduğunu göstermektedir.
Tanzimat’tan cumhuriyetin kuruluşuna ve Türk devrimlerinden çok partili dönemlere nihayet, darbelerden günümüze kadar geçen süre içerisinde, Türk kadını birçok alanda gelişim sağlamıştır. Bu inkâr edilmesi mümkün olmayan gerçekliktir. Ülkemizi içte ve dışta her alanda yüz akı ile temsil eden ismini bildiğimiz veya bilmediğimiz gurur duyduğumuz kadınlarımız vardır. Bunların her biri ile ne kadar övünsek azdır. Ancak yine de az olan bir şey daha vardır ki ülkemizde kadınların elde ettikleri kazanımların, kadın yaşam ve tarzına yaptığı etkinin azlığıdır. Bundandır ki kadınlar yukarıda saydığım tüm alanlarda bulunmalarına rağmen bu alanlardaki varlıkları yeterli değildir. Türkiye’de kadınların yaşamın tüm alanlarında verebilecekleri katkılar potansiyel olarak bugün yapılanlar ile kıyaslanamayacak ölçüde fazladır. Bundan dolayı bugün kadınların elde ettikleri başarı bireysel çalışmaların ötesine geçmemektedir.
Ancak bu durum, tüm cumhuriyet tarihi boyunca kadınlar için yapılanları takdir edilmez olduğu sonucunu ortaya çıkarmamalıdır. Yine son sekiz yıllık dönem içinde de hükümetin konu hakkındaki yaptığı icraat ve yatırımlarda mutlaka takdire şayandır. Yine de gözden kaçan bir şeylerin varlığı içimizi bir kurt gibi kemirmektedir. Çünkü her ne olursa olsun, ülkemizde kadınlar için yapılan hiçbir şey, ülkemiz kadınları üzerinde gereken etkiyi doğurmamakta ve istenilen fayda sağlanamadığı gibi kadınlarımızdan yeteri kadar ilgi görmemektedir. Bu durum araştırıldığında ki kanımca konu ile ilgisi olan tüm kurumlar tarafından araştırılmaktadır, sayısız sebepler tespit edilebilir. Yinede çıkan sonuçlar iyice incelenip irdelendiğinde, kadınların kendilerine ait sorumlulukların yanında, hayatı paylaştıkları tüm aile bireyleri ve hatta çoğu zaman eşlerine ait sorumlulukları da yükleniyor olmaları hemen ortaya çıkacaktır. “Yuvayı dişi kuş yapar” yapar erdemli ibaresi, ülkemizin gelişimine paralel olarak şartlarında günden güne değişmesi, yuvanın yapımında ve devamında kadını taşıyabileceğinden daha fazla sorumluluk almaya ve ortaya çıkan açıkları tek başına kapatmaya zorlamaktadır. Ayrıca “ben senin yuvanı yapmaz mıyım?” demir yumruğu da, kadınlarımızın üzerinde Aile içi şiddet olarak sırtlarının ve gözlerinin üzerinde hala durmaktadır.
HİZMET DÜŞÜNCESİ
Bu sebeple özellikle sivil toplum kuruluşlarında ve demokrasinin vazgeçilmez unsuru diye nitelenen siyasi partilerimizde ve büyük milletin büyük meclisinde kadınlarımız daha fazla yer almalıdır. Sosyal alanda başarı kazanmış olan hiçbir kadın; makamı, mevkii, içinde bulunduğu sosyal alandaki konumu her ne olursa olsun, dert üstü ve murat üstü olabileceği düşünülmemeli ve olmamalıdır. Bir kadının çalışarak elde ettiği başarılarını, hemcinslerinin sorunlarını ortadan kaldırmak ve onları içinde bulundukları birçok sorundan kurtarmak içinde kullanması ancak bu ülkeye ve bu ülkenin geleceğinde var olacak sevgili yavrularına hizmetten başka bir şey olmayacaktır.
Kadınlar 2011 seçimlerinde başlarını mevcut sorunlarından bir an kaldırmalı ve bu ayrımı yapabilen siyasi partileri belirlemeli ve kendi sorunlarına, seçimlere seçmen veya seçilen olarak katılarak ülkenin geleceğinde kendilerine biraz olsun nefes aldıracak tedbirlerin ortaya çıkmasına katkı sağlamalıdır.
Kadınlar ile ilgili tüm sivil toplum kuruluşlarının ve diğer sivil toplum kuruluşların kadın kollarının bu durumun yakın takipçisi olmaları ve bu konudaki siyasi hareketleri rapor edercesine seçmenlerin yarısını oluşturan hemcinslerine bildirmeleri, adaylık sürecinin başladığı bu günlerde siyasi partileri bu konuda daha da duyarlı hale getirecektir.
BALKAN YEMEKLERİ
17 saat önceHABERLER
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024